Salim Dündar’ın İspanyol Stili




Bugünlerde isminden çok bahsedilen ve bir hayli takdir toplayan şarkıcı, muhakkak ki Salim Dündar’dır. Tek bir tarzda, İspanyolca söylemesine rağmen Salim, çalışma gücü, buğulu sesine yaraşan şarkıları sahnede terden sırılsıklam kalacak kadar kendini vererek söylemesiyle bir anda parlamıştır. Halk ve meslektaşlar» onu «İspanyol Salim» diye çağırırlar. Fakat müzikseverler, o şarkı söylerken «Seni dinlerken kendimizden geçiyoruz» şeklinde tezahürat yapmalarına rağmen, müzisyenlerin birçoğu bu her zaman yardıma hazır, mütevazı ve kimseyi kırmamak için adeta çırpınan Salim’in kısa zamandaki büyük başarısını, «Sahneye çıkmadan kim suratına gliserin sürse, onun gibi terler,» veya «Biz değişik şarkılar söylerken o, tek tiple işini yürüteceğini sanıyor. Kısa zamanda söner» gibi laflarla Salim’in başarısını küçümsemeye çalışırlar. Buna karşılık Salim, kendini küçük gören diğer showculara en güzel cevabı, onların da repertuvarlarına bir, iki İspanyolca şarkı aldırtacak veya stillerini tamamıyla İspanyolcaya çevirtecek kadar bu tarzı Türkiye’de sevilir hale getirmekle vermiştir.






Küçüklüğü, Avrupalı birçok ünlü isim gibi yokluk içinde geçen Dündar, yıllarca sadece karnını doyurabilmek için en ucuz fiyatlarla barlarda pavyonlarda davulculuk yapmıştı. Şerif Yüzbaşıoğlu orkestrasına girdikten sonra şarkıcılığa başladı, kısa bir süre içinde sivrildikten sonra showda şansını denedi. Tek parolası çalışmak olduğu için geceleri birçok arkadaşı içki kadehi ile oyalanırken, o bin bir zorlukla getirttiği plaklardan yeni parçalar çıkartmaya çalıştı, yolda giderken bile şarkılarını söylediği memleketin lisanını daima cebinde taşıdığı bir rehberden öğrenmeye gayret etmişti. Böylece hem İspanyolca şarkıları aynı anda öğrendi. Tertemiz bir aksan ve pırıl pırıl bir repertuvarla halkın karşısına çıktığı zaman ise bu özelliklerine büyük sahne hakimiyetinin de katarak bir anda parladı.






Geçen yıl İspanya’ya giderek hem konserler verdi, hem de hususi kıyafet ve aksesuar alarak komple bir showcu hüviyetine büründü. Şimdi sahnede kendisine çiçek atan, tezahürat yapan halka her seferinde terden ıslanmış vücudu ve çoğu zaman yaşlı gözleriyle selam verir. Küçüklüğü ve gençliği mutsuzluk içinde geçen Salim Kendi ifadesine göre şöhretini yaptığı sahnede kendini çok mesut hissetmekte, bu hissin devamı ve kendisini takdir edenleri mahcup etmemek için de var gücüyle çalışmaktadır.






İçki ve sigara kullanmayan, yorulmak bilmeyen, tek işi ve eğlencesi müzik olan Salim Dündar’ın bugün değeri, onun barlardan gelip böylesine yükselmesini kıskanan birçoklarından daha fazladır. Hem çekilememek, kıskanılmak da bir nevi değer ölçüsü değil midir?

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 31. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir