Jacqueline Bisset Büyük Oynuyor



Uzun boylu, zayıf, açık mavi gözlü mahcup tavırlı sevimli bir genç kız... Bugünlerde herkes ondan bahsediyor, onun bulunduğu yerde herkes sadece bu zarif genç kızı seyrediyor! Adı Jacqueline Bissett... Hollywood'da ilk filmini çeviriyor.

Jacqueline Bissett film çevirmese de Hollywood'da gene herkes onunla ilgilenecek, gene girdiği her toplantıda bütün bakışlar üzerinde toplanacak. Başka türlü olmasına da imkan yok! Zira Jacqueline bugünlerde Frank Sinatra'nın kalbinde Mia'nın yerini almaya çalışıyor.





Mia Farrow'un kocası Frank Sinatra'yla bir film çevirmeyi vaat ettiği halde bu sözünü yerine getiremeyişi karı - kocanın arasını açmış, öyle ki iş ayrılmaya kadar varmıştı. Daha sonra Frank Sinatra'nın büyük kızı Nancy'nin araya girmesiyle karı - koca barışmışlar fakat Frank Sinatra, filminde karısının yerine adı sanı duyulmamış bir genç kıza şans tanımayı aklına koymuştu. Bir düzineden fazla aday arasından Jacqueline'nin seçilmesi tesadüften başka bir şey değildi. Fakat genç yıldız adayı bu tesadüften en iyi şekilde faydalanmasını bildi.





Film çevirmeye başlamadan önce Jacqueline sormuş soruşturmuş Frank Sinatra'nın bütün huylarını iyiden iyiye öğrenmişti. Nelerden hoşlanırdı, nelerden hoşlanmazdı, bir kadında neleri arardı... Sinatra'nın dedikodudan hoşlanmadığı da öğrendiklerinin arasındaydı. Bu yüzden Jacqueline film setinde, rol arkadaşının karısı hakkında sorulan sorulara, «Ben Frank Sinatra'nın özel «hayatıyla hiç ilgili değilim. Karisiyle barışır veya barışmaz, bu beni ilgilendirmez,» cevabını vererek, daha ilk günlerde Frank Sinatra'nın gözüne girmişti.





Genç kız, Frank Sinatra'yı memnun etmek için uzun saçlarını da kökünden 'Mia' stilinde kestirmiş, böylece aktörün kendisiyle daha fazla ilgilenmesini sağlamıştı. Her şey, Jacqueline' in istediği gibi oldu. Film setindeki çekingen davranışları, uysal hareketleri kısa zamanda Sinatra'nın ilgisini uyandırdı. Böylece kurt aktörle tecrübesiz Jacqueline kısa zamanda dost oluverdiler.



Frank Sinatra, Jacqueline'nin sinemada şöhrete ulaşmasını istiyor ve bu isteğini her önüne gelene açıklamakta da bir mahzur görmüyordu. Nitekim, genç kızın Sinatra'yla çevirdiği film daha tamamlanmadan, Jacqueline hemen ikinci bir film teklifi aldı. Steve McQueen'in karcısında başrol oynayacaktı... Ayrıca Sinatra'nın sahibi olduğu film şirketi de Jacqueline Bissett ile uzun vadeli bir anlaşma imzalamıştı.



Sinemada Mia'nın yerini alan bu masum tavırlı genç kızın kısa zamanda elde ettiği imkanlar, birçok yıldız adayının gözlerini kamaştıracak güzelliktedir. Fakat bütün bunlar Jacqueline Bissett'i nedense memnun etmiyor. Zira onun gözleri ne şöhrette, ne servette... Sadece Sinatra'nın kalbinde Mia'dan boşalan yerde.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 11. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir