Muazzez Arçay’ın Zor Günleri




Türk sinemasındaki artistlerin bütün garantilerden mahrum olduklarının son örneğini, bir zamanların ünlü kadın karakter oyuncusu Muazzez Arçay verdi. Bundan on yıl öncesinin «Mualla Sürer»i olan Arçay, birbirini takip eden hastalıklarla setten uzaklaşmış ve bu şekilde bir taraftan ekmek parasından olurken, bir taraftan da etrafındaki eş, dosttan olmuştu.

«Sanat aşkını tatmin etmek» için, şimdi ilerlemiş yaşı ve tutmayan ayaklarına rağmen, karış karış Anadolu’yu dolaşan Muazzez Arçay, 4 eylül 1964 günü Aksaray polis karakolunda dayak yediğini ve ayaklarının o günden sonra tutmaz hale geldiğini söyledikten sonra:






– «Allah Cemal Gürsel Paşa’ya gani gani rahmet eylesin» diyor ve ilave ediyor. «Onun delaletiyle Bursa Askeri Hastanesinde ve Gülhane Tıp Akademisinde tedavi edildim de bu hale gelebildim. Yoksa yataktan bile çıkamıyordum.» Muazzez Arçay’ı Gülhane Tıp Akademisinden «İyi olmaz» diye taburcu etmişler. Doktorların kanaati ayağının Avrupa’da iyileşebileceği yolundaymış. Muzaffer Arçay da hükümete müracaat ederek:

– «Ben tam 34 sene bu memleketin sanat hayatına hizmet ettim. Bugün beş parasız ve alil bir vaziyetteyim. Geçimimi bu halimde yine sahneden çıkarmaya çalışıyorum. Kimseye yük olduğum yok. Ama kazandığım, ancak boğazıma yetiyor. Hastalığım böyle böyle… Ya beni dışarıya gönderin, ya da ‘böyle sürün’ deyin, sürünebildiğim kadar bu hayatı devam ettireyim, sonra da öleyim» demiş.






– «Allah devlete, millete zeval vermesin» diye devam eden Arçay, Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu ile Sağlık Bakanı Vedat Ali Özkan’ın kendisini Avrupa’ya göndermek için formül aradıklarını sözlerine ilave ediyor.

Adana’da sahneye, diğer sanatçıların yardımı ve koltuk değnekleri ile çıkabilen Muazzez Arçay, bahçeyi «lebalep» dolduran seyircilere:



– «Sayın sanatseverler, düşünün bir defa, tam 34 yıl bu memleketin sanatına hizmet et, sonra kimse arayıp, sormasın. Bu acı değil mi? Ama yine de yılmıyorum. İçimdeki sanat aşkını sizlerin arasında tatmin ediyorum. Yine sanatseverlerle birlikteyim. Benim ekmek param, velinimetimsiniz. Sağ olun» dedi ve bu sözleri seyirciler tarafından çılgınca alkışlandı.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 31. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir