Necip Tekçe Ağabeyinin İzinde
1964’te bir filminin galasına giderken uğradığı araba kazası sonucu ölen, beyazperdemizin «en popüler kötü adamı» Ahmet Tarık Tekçe’nin kardeşi Necip Tekçe ile konuşuyoruz:
– «İşin aslına bakarsanız, ağabeyimin sağlığında sinema oyuncusu olmak, aklımdan geçmezdi. Ağabeyimin ölümünden sonra da afişlerden «Tekçe» adı silinmesin, diye sinema oyunculuğuna geçtim.
Necip Tekçe’ye ağabeyinin sağlığında «müdavimi» olduğu kahvede rastlamıştık. Ağabeyinin büyük boy bir portresinin altında, bir zamanlar ağabeyinin de oynadığı masadaki «hızlı» okey partisini seyrediyordu.
Kahveden birlikte çıktık ve Taksim’e doğru yürümeye başladık. Necip Tekçe, ağabeyinin ölümünden evvel bir tek filmde oynamış. «Sabah Olmasın» adlı filmin bir sahnesi için polis lazım olunca rahmetli Ahmet Tarık’ın aklına kardeşi Necip gelmiş. Rejisör de kabul edince Ahmet Tarık karakola gelip Necip Tekçe’yi sete götürmüş.
– «İlk filmimde ne yapıyordum, biliyor musunuz? Ağabeyimle, Danyal Topatan’ı tevkif edip götürüyordum.»
O sırada Taksim’e gelmiştik. Taksim Sinemasında iki eski Türk filmi oynuyordu. Bunlardan başrollerini Mesiha Yelda ile Ayhan Işık’ın oynadığı «Vahşi Arzu» da Ahmet Tarık Tekçe’nin de rolü vardı.
– «Hadi, hep beraber girelim» dedik.
Gişedeki adam, Necip Tekçe’yi tanıdı.
– «Gene mi Necip Bey?»
Meğer, ağabeyinin filmi oynamaya başlayınca Necip Tekçe her gün muhakkak bir seans gelip ağabeyinin filmini seyrediyormuş.
Salona girdiğimiz zaman ışıklar kararmıştı. Film başladı. Geçmiş senelerin Mesiha Yelda’sı, günümüzde de «kral» lığını sürdüren Ayhan Işık hafifçe, soluk görüntüler halinde perdede «arz-ı endam» ettiler. Nihayet, vakası kürklü uzun bir palto giymiş Ahmet Tarık görününce seyirciler arasında bir alkış patladı. Hemen yanımızda oturan Necip Tekçe’ye gözümüz takıldı. Yaşlı gözlerle baktığı perdeye dalıp gitmişti.
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 37. SAYISI