Eli Baltalı Fatma Girik




Dünyada gelini en bol sinema yerli sinemadır. Hemen her filmde karşınıza telleri, duvakları, çiçekleri içinde beyaz bir gelin çıkar. Mutlu sonlarda daima bir evlenme töreni vardır. Biz «gelin» ile «mutluluğu» daima beraber görmeye o kadar alışmışız ki geçenlerde bir film setinde damadı balta ile öldüren gelini görünce tüylerimiz diken diken oldu. O canım beyaz gelinliğin kana bulandığını şöyle bir gözlerinizin önüne getirin? Mideniz bulanmaz veya tiksinme ile karışık bir ürperme geçirmezseniz çok soğukkanlısınız demektir!





«Katil gelin» de kim? Mavi gözlü, beyaz tenli, elma yanaklı Fatma Girik... O gün onu arkadaşları, akrabaları köşkün yukarı odasında hazırladılar. Ellerine kına yakmadılar, ama ojelerini tazelediler, saçlarını taradılar, rujunu sürüp allığını da yanaklarına yaydılar. «Damadın gelini önceden görmesi uğursuzluktur» diyerek gelini gizlediler. Nikah daha önce yapılmış, Fatma bu zengin eve gelmişti. Ama, damat tuhaf bir adamdı. Pantolon askılarından birine, sol tarafına bir tabanca asmıştı. Sanki damat değil, bir gangster, bir hayduttu. Durmadan tabanca ile oynuyordu. Aşağı katta sabırsızlıkla bekleyen damat ceketini giydi. Böylece gömleğinin üstünde duran tabancasını da saklamış oluyordu. Gelinin yardımcıları ve yakınları Fatma'yı aşağı indirip zifaf odasının kapısından içeri bıraktılar. Gelin içeri girer girmez, damada garip garip baktı. İkisi de bir şey söylemediler. Sonra Fatma mırıldandı:





- «Çok üşüyorum. Sobaya birkaç odun atabilir misiniz?»

Siyah elbiseli damat Kuzey Vargın, başını salladı ve arkasını geline dönüp yerden bir odun aldı. Bu sırada Fatma etrafına bakındı. Duvarda tabancalar, tüfekler arasında duran antika bir baltayı aldı ve damadın kafasına vurmak üzere havaya kaldırdı... Ve olanca gücüyle baltayı Kuzey'in kafasına indirdi.



İlk vuruşta yere düşen Kuzey'e birkaç defa daha vurdu. Sonra eğilip baktı. Damat ölmüştü: «intikamımı aldım!» diye deliler gibi çığlık atmaya başladı. Koştular, kapıyı açtılar. Gelin Fatma çıldırmıştı...

Bu sahne çekildikten sonra, «Ya Sev Ya Öldür» filminin gelini ile konuştuk. «Rol icabı bile olsa, adam öldürmek çok kötü bir şey... Sinirlerim bozuldu. Gelin olmayı severim, ama katil olmayı sevmedim,» dedi. Bu sırada, kırmızı boya ile boyanan gelinliğini çıkarmak için ağır ağır, biraz da dalgın makyaj odasına geçiyordu.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 45. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir