Özdemir Erdoğan Kendini Anlatıyor

«Merhaba. Bendeniz Özdemir Erdoğan. 17 Haziran 1940 yılında İstanbul’da dünyaya gelmişim. Babam memurdu. Ailenin en küçüğüydüm. Babam, işi icabı Anadolu’da çalıştığı için aylar boyunca eve uğramazdı. Bu yüzden de beni yetiştirme işini dedem ile babaannem üzerlerine aldılar. Çocukluk yıllarım Göztepe’de, büyük bir bahçesi olan üç katlı ahşap bir evde geçti. Üzüm bağlan, meyve ağaçlan ve ılık yaz akşamlarında kulaklarımda çınlayan bülbül seslerini dinleyerek büyüdüm. Romantik oluşumun sebebi her halde bu olsa gerek. Ama gene de mahalle arkadaşlarımla kılıç oynamaktan da geri kalmazdım. En büyük zevklerimden birisi de, leylak dallarından yaptığım kılıçlarla yerdeki otlara savaş açmaktı. Ihlamur ağaçlan benim korsan gemilerimdi. Böylesine hareketli harpler esnasında ağaçtan düşüp şehit olmayışım bana daima mucize gibi gelir.





«Zamanla birçok arkadaş edindim. Tabii her çocuğun yaptığı gibi biz de bir çete kurduk. Komşu bağlan talan edip soyuyorduk! Çaldığımız üzümleri avuç avuç yemek doğrusu büyük zevkti. Evden gizlice aldığım beyazpeynirle, bu üzümleri yemenin zevkine doyum olmuyordu. Fakat bir süre sonra bütün bağ, bahçe sahipleri bizim çeteden yaka silkmeye başladı. Çok geçmeden ailem de bu şikayetlere katıldı. Çete dağıldı. Evdekiler benim için: 'Adam olmazsın sen,' diyorlar da başka bir şey demiyordu.

«Ailemin benim hakkımdaki bu düşünceleri lise öğrenciliğim yıllarına kadar pek değişmedi. O zamana kadar sınıflarımı iyi derece ile geçmiştim. Beni lise tahsili yapmam için bir koleje yatılı olarak verdiler. En sevdiğim ders tarihti. Çünkü tarih öğretmenime deliler gibi aşıktım. Ne var ki, sevgilimin evleneceği haberi beni çılgına çevirdi. O yıl olmayacak şeyler yaptım ve bunların sonucu sınıfta kaldım.





«Müzik çalışmalarım işte sınıfta kaldığım bu yıl başladı. Rock ’n' Roll dansı her yerde kol geziyor, bizleri çılgına çeviriyordu. Teneffüs aralarında sıra kapaklan ile tempo tutup tepinir dururduk. Saatlerce bağırmaktan sesim kısılırdı. Bir gün onun da çaresini buldum. Little Richard ve Louis Armstrong'un şarkılarını söylemeye başladım.

«1960 yılı benim için ayrı bir önem taşır. Gitar sahibi olmuştum. Önceleri birkaç akortla ritim vaziyetini idare ediyorduk. Hayatımın altın yılım yaşıyordum. Ama bu uzun sürmedi. Askere alındım. Ve tam iki yıl sevgili gitarımdan uzak kaldım. Askerliğimi tamamladığım gün Zekâi Apaydın orkestrasında buldum kendimi. Gitarımı sadece ritim tutmak için ara sıra kullanıyordum. Gitara ciddi olarak başlamam, 1965 yılında İsmet Sıral orkestrasına girmemden sonraya rastlar. Ve o gün bugündür de en çok sevdiğim bu enstrümanı elimden hiç bırakmadım.



«İsmet Sıral orkestrasında çalışırken çıktığımız bir İsveç yolculuğu, bana on yılda öğrenemeyeceğim şeyleri öğretti. Kendi kendimi tahlil etmek fırsatını buldum. Neden bazı konularda geri kalmış olduğumu öğrendim. Bunun nedeni fiziki ve ruhi bunalımlardı! İyi anlaştığım bir kız arkadaşımla geçirdiğim güzel bir günün sabahında, işime o kadar iyi bağlanıyordum ki! Gitarımı elime alıp saatlerce çalışabiliyordum. Yani karşı cins benim için bir dinamo vazifesi görüyordu. Bana çalışma zevkini, azmini ve yaşama gücünü veren hep onlardı. Bu düşünceler içinde Türkiye'me döndüğüm zaman ilk işim uzun bir süredir flört ettiğim kızla evlenmek oldu. Ayşen’le evlendikten sonra tam manasıyla hayatım düzene girdi. Kendimi yalnız müziğe verdim.





«Bana sorarsanız, hayat bir alış - verişten ibarettir. İnsan ancak verdiğinin karşılığım alır. Daha fazlasını beklemek ise ancak bir hayaldir. Hayatta, insanlara, aileme ve sevgili müzikseverlere karşı olan görevlerimi, karınca kararınca yerine getirmeye çalışıyorum. Yaptıklarımı hiç bir zaman yeterli bulmadım ve bulmuyorum da. Daima ileriye, daima iyiye yönelmek benim en büyük idealim.»



«Bu sezon sonunda iki yıldan beri çalıştığım İsmet Sıral orkestrasından ayrılıyorum. Bu ayrılığın herhangi bir fikri çatışma ile asla ilgisi yok. Hepsi de çok sevdiğim, hürmet ettiğim arkadaşlarım. Onlardan ayrılmayı ben de istemezdim, ama ne var ki, her insanın olduğu gibi benim de birtakım maddi kaygılarım var. Aileme karşı olan sorumluluklarımı yerine getirebilmem için daha çok para kazanmam gerekiyor. Fakat şunu da belirteyim ki, kalbim daima İsmet Sıral topluluğu ile beraberdir.»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 6. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir