Alpay İstanbul’da




Şöhretini Ankara’da yapan Alpay, bu yaz sezonunu Emirgan’da kendi adına açtığı kulüpte geçiriyor. Müziğe başladığından beri kendisine eşlik eden orkestra şefi Şanar Yurdatapan, Ankara’daki kışlık lokallerinde sezonu kapatırken Alpay’dan ayrılmış. Onun yerine yine bas gitar çalan Sergio Rijavec’i almışlar, orkestra şefliğini de elektro gitarist Tarık Öcal yüklenmiş. Topluluğun iki elemanı daha var: Baterist Tekin Yaldır ve piyanist Kamuran Gültekin… Kamuran Gültekin’in adı bugüne kadar Ateş Yener olarak biliniyordu. Ankara Devlet Konservatuarının ‘Keman – Piyano’ Bölümünde öğrenci olan Kamuran, son sınıfa geçmiş. Son sınıf öğrencilerinin profesyonel gruplarda çalışmalarına ‘ses çıkarılmadığı’ için artık asıl adım saklamaya lüzum görmüyor.



Alpay ‘müthiş müzik yapıyorlar’ dediği orkestrasından memnun. ‘Patron’ olarak da kulübün işleyişinden ‘çok iyi’ diye bahsediyor. Tek derdi mikrofon tertibatından… Mikrofon tertibatı rutubetten dolayı sık sık bozuluyormuş:

– «Medeniyetin insanların rahatını kaçırdığını, onları bozduğunu söyleyen Rousseau haklı mı dersiniz Alpay bey?» diyoruz. Gülüyor ve:

– «Galiba» diyor «Bilirsiniz bir zamanlar — mikrofon daha icat edilmeden — şarkıcılar sahneye megafonla çıkarlarmış.






‘Megafonlu döneme’ yetişenlerden bahsediyoruz. Ünlü Glenn Miller ilk akla gelen isim oluyor. Listeyi Frank Sinatra‘ya kadar uzatıyoruz.

Karisiyle resim çektirmekten, salgın bir hastalıktan korkarmışçasına kaçman bazı artist ve şarkıcıları hatırlayıp korka korka eşiyle bir resmini çekmemize izin verip vermeyeceğini soruyoruz.

– «Aa. Neden olmasın. Gayet tabii, buyurun.» diyor.

Bu arada Alpay’ın en enteresan bir yanı ortaya çıkıyor. Gazetelerde, dergilerde yapılan anketlerde en çok sevilen şarkıcı seçilen Alpay, müzik kadar ‘kadın’ konusuna da eğilmiş, bu konuda etütler yapmış. Kadınlar hakkında enteresan fikirleri var… İşte bunlardan bazıları:



«Evliliği saklamak çok ayıp bir şey, garip bir tutum. Ben evliyim. Bir çocuğum var, mesudum. Peki, ne olacak yani? Bana hayranlarımın verdikleri oylar azalacak mı? Azalır diyenlere, bu konuda bu sebepten çekinenlere bir tavsiyem var. Benim evlenmeden önce ve evlendikten sonra aldığım oylan zahmet edip saysınlar bakalım?»

«Bir erkek dünyanın en basit kadınıyla bile münasebet kursa sonradan onu ‘afişe’ etmemelidir. O kadın, erkeğin hayatına hiç değilse bir an girmiştir. O anda, kadının bir kıymeti vardır erkek için. Hayatınızın en küçük bir anını verdiğiniz insan, şahsiyeti ne olursa olsun, sizin için bir kıymet taşımalıdır. Sonradan bunu sağa, sola yaymak, ayıp bir şeydir. Şahsen ben böyle bir davranışı nefretle karşılarım, bunu zül addederim.






«Kadınsız bir dünya düşünülebilir mi? Evde kendini bekleyen bir ‘kadını’ olduğunu bilen erkek kendinden emindir, rahattır. Bir kadın erkek için, sadece bir eş demek değildir, isminin devamıdır, daha doğrusu ‘aile’dir.»

«Seven bir kadın, çok seven bir erkekten daha sadıktır.»

«Her kadında anne olmak duygusu vardır. Bazıları çeşitli nedenlerle çocuk sahibi olamazlar, ama hepsinde doğuştan bir ‘anne olmak’ duygusu mevcuttur. Sadece buna dayanarak bile rahat rahat söyleyebiliriz: Her kadın saygıyla önünde eğilmeye, hürmetle eli öpülmeye değer bir varlıktır.»



Garip, ama kadınlar için böyle konuşan Alpay’ın orkestrasında hiç kadın yok… Ankara’daki lokallerinde de şantöz çalıştırmıyorlar. Kapıda vedalaşırken bunun sebebini sorduk:

– «Şantöz anlaşmış bir orkestra için devamlı bir ‘çıban başıdır’. Şantöz gelir, piyanist aşık olur… Buraya kadar iyi de aynı şantöze baterist de aşık oldu mu, o orkestra hapı yutar…»

«Ben orkestramdan çok memnunum. Bir aile gibi, ama kadınsız bir aile gibi kaynaştık birbirimizle. Bir şantöz alıp da ‘hapı yutalım’ mı yani?»

Bu cevaptaki hakikat payı ne kadardır, bilemeyiz, ama muhakkak olan bir şey var. Alpay, denizi bardakta seven Karadenizli kaptan misali, kadını teoride seviyor, orkestrasında değil…

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 37. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir