Hollywood Politikaya Merak Sardı



Geçenlerde, California Valisi Ronald Reagan ile eşi, Hollywood galalarından birinde hazır bulundular. Amerikan sinemasının en ünlü sanatçılarının da hazır bulunduğu bu galada hiç bir davetli Vali'ye eşi kadar ilgi toplayamadı. Aslında Ronald Reagan, yıllardan beri adet olagelen bir işi yapmıştı. Hollywood galalarına California eyaleti valisini çağırmak bir protokol icabıydı. Ancak galalarda, devlet temsilcisi fazla ilgi toplamaz, Hollywood'un şöhretleri arasında Valiyi çoğu kere kimse fark etmezdi. Fakat Galaya gelen vali Ronald Reagan olunca tabii durum değişti... İstisnasız bütün Hollywood şöhretleri eski meslektaşları olan vali Reagan ve eşiyle birer hatıra fotoğrafı çektirmek için adeta kuyruğa girdileri... Bir zamanların ünlü aktörü Ronald Reagan, bir aktörün de pekala başarılı bir siyaset adamı olabileceğini ispat ettiği için eski meslektaşları ona herkesten fazla ilgi göstermişlerdi.





Bir zamanlar, film şirketleri artistlerin siyasetle şu veya bu şekilde ilgilenmelerini önlemek için akla hayale gelmedik tedbirlere başvururlardı. Fakat günümüzün Hollywood'unda artık zihniyet tamamen değişti. Hiç kimse artistlerin siyasete atılmalarını önlemeyi akıllarının köşesine getirmiyor, bilakis şöhretleri siyasete atılmaya bile teşvik ediyorlar.

Bazı şöhretler, kalben bağlı oldukları siyasi partilerin fahri sözcülüğünü yaparak, seçim kampanyalarında yuttukları partinin adaylarını destekleyerek siyaset heveslerini tatmin etmektedirler. Bunların arasında Frank Sinatra, Dean Martin, Dick Van Dyke, Gregory Peck ve Sammy Davis Jr. en başta gelen Hollywood şöhretleridir. Müteveffa Başkan Kennedy'nin başkan seçilmesinde bu beş şöhretin taraftarlarının büyük rol oynadıkları bugün herkes tarafından kabul edilmektedir.





Hollywood'lu artistlerin bir kısmı ancak bu kadar siyasetle uğraşırken, bir kısmı da daha ileri giderler... İşte mesela Ronald Reagan. Siyasi hayatta başarıya ulaşabilmek uğruna bir hayli çaba serf etti ve sonunda vali oldu. Günün birinde cumhurbaşkanlığına da adaylığını koyarsa kimse şaşmayacak. Bunun yanı sıra bir zamanların küçük Shirley Temple'ı Kongre'ye üye olmak için sarf ettiği gayretlerden bir sonuç alamadı. Genç kadını destekleyen Bing Crosby ve Ronald Reagan, ikinci bir defa daha şansını denemek isterse ona ellerinden gelen yardımı yapacaklarını vaat ettiler.





Fakat çocuk filmleriyle şöhret yapmış Shirley Temple'nin birdenbire siyasete atılmasını hoş karşılamayanlar da var. Genç kadının televizyonda çocuklara masal anlatmakla çok faydalı bir iş yaptığını, onun siyasete atılmasından Amerika'nın hiç fayda görmeyeceğini, buna karşılık da çocukların iyi bir masalcıdan mahrum kalacakları ifade ediliyor.

Shirley Temple'nin siyasete atılmasını doğru bulmayanlar, ünlü yıldız Susan Hayward'ı siyasete atılmaya teşvik ediyorlar. Bir süre önce eşini kaybetmiş olan-Susan Hayward'ın siyasete atılmakla hem hayatına bir yön vereceği hem de faydalı bir iş yapacağını ileri sürenler çoğunlukta. Susan Hayward, siyasetle pek de ilgilenmek istemiyor ama yakın dostları ısrar ederlerse o da siyaseti benimseyen meslektaşları arasına girecek... Eskisi kadar çok film çevirmeyen Susan Hayward, kocasının vakitsiz ölümünden sonra sinir krizleri geçirmiş, bir ara intihar etmeyi bile düşünmüştü.





Cumhuriyetçi partiye kayıtlı olan Irene Dunne, film çalışmalarından vakit bulabildikçe partinin hizmetinde çalışır, çeşitli görevler alır. Ayrıca Irene Dunne, Birleşmiş Milletler'de de çalışmıştır... Günün birinde onu da Cumhuriyetçi partiden bir milletvekili veya senatör adayı olarak görürseniz hiç şaşmayın.

Demokrat Partinin üyesi olan Kirk Douglas da parti hesabına propaganda seyahatlerine çıkar, ayrıca çeşitli siyasi teşekküllerde de görevi vardır.





Bir zamanların yakışıklı aktörü John Gavin, hükümetin serbest çalışan elçisi olarak dünya ülkelerini dolaşır. John Gavin bu işe öylesine kendisini vermiştir ki, siyaseti, sinemaya tercih ettiğini her yerde ve her vesileyle açıklamaktan çekinmiyor.

Sinema artistlerinin büyük taraftarları olduğu için siyaset adamları Hollywood şöhretlerini kendi saflarına çekmek için her çareyi deniyorlar. Mesela Shirley MacLaine'i Demokratlar da, Cumhuriyetçiler de aralarına almak için birbirleriyle mücadele ediyorlar. Genç kadının Kongreye üye seçilmesi ihtimalinin çok kuvvetli olduğuna iki parti de teminat vermektedir.





Bazı filmciler, sinema artistlerinin siyasete atılmalarını yadırgayanları şu sözlerle ikna etmeye çalışıyorlar. «Sinema ile siyaset bir bakıma eş iki meslektir... Her ikisinde de halka şahsiyet satılır!... Sinema artisti oyununu halka beğendirmek zorundadır, siyaset adamı ise fikrini. Bunun için Sinema artistlerinin iyi birer siyaset adamı olamamaları için hiç sebep yoktur.»

Sinema artistlerinin bazıları siyasetle ilgilendiklerini açığa vurmayı pek istemiyorlar. Fakat gizliden gizliye bağlı bulundukları partiye hizmet etmekten de geri kalmıyorlar...



Son yıllarda siyasi partiler, Hollywood şöhretleriyle daha sıkı iş birliği yapmak istedikleri için sinemanın şöhretleri arasında siyasete merak saranlar da çoğalmaktadır... John Wayne demokratların hesabına çalışırken Charlton Heston da partiye resmen üye olmak ve ileride önemli bir siyasi mevki elde etmek için elinden geleni yapmaktadır.

İşte günümüzün Hollywood şöhretleri, kadınlı erkekli siyaset dünyasının şöhretleri arasında önemli birer mevki kazanmak veya destekledikleri partinin zafere ulaşması için olağanüstü bir gayret sarf ediyorlar. Bu gidişle Hollywood'un yakın bir gelecekte ikinci bir Washington olacağını söylersek, fazla mübalağa etmiş sayılmayız.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 13. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir