Audrey Hepburn Çılgına Döndü
Roma sosyetesi, şu son günlerde gizli bir eşkin dedikodusuyla çalkalanıyor. Gerçi bu dedikodunun kahramanlarını bir arada gören olmamıştı ve elde bu söylentilerin doğruluğunu ispatlayacak herhangi bir vesika yoktu, ama haber nasılsa çıkmış ve ağızdan ağıza dolaşarak şehirde enikonu yayılmıştı... Bu aşk macerasının kadın kahramanı ünlü yıldız Audrey Hepburn idi. Eşi Mel Ferrer'le arası açıldıktan sonra İsviçre'deki şatosunu bırakıp Roma'ya gelmişti. Genç yıldız, çevresinde pervane gibi dolaşan erkeklerle önceleri pek ilgilenmemişti. Fakat yakışıklı Luciano Vincenzoni'yle tanışınca durum birden değişmişti...
Roma'da bir aile dostlarının villasında tanışmışlardı. Kısa bir zamanda birbirlerinden ayrılmaz olmuşlardı. Yalnız Audrey Hepburn fotoğrafçılardan kaçıyor, Luciano Vincenzoni'yle gözden ırak yerlerde buluşmayı tercih ediyordu. Gazeteler, Audrey - Luciano macerası alevlenince, Audrey'i bir gölge gibi takip etmeye başladılar.
Roma'da sürgün hayatı yaşamakta olan eski Yunan ana kraliçesi ve kızları, eski dostları Audrey Hepburn'u villalarında tertipledikleri partiye davet edince gazetecilere de gün doğmuş oldu!... Audrey bu partiye yalnız gelmezdi ve Yunan kraliyet ailesinin de evinde her halde gazetecilere zorluk çıkarmazdı. Partinin verileceği gün gazeteciler, ellerinde fotoğraf makineleri villayı gören kuytu köşelerde yerlerini almışlardı...
Audrey Hepburn, gazetecilerin düşündüğü gibi partiye yalnız gelmedi. Yanında yakışıklı Italyan senaristi Luciano Vincenzoni vardı. Ancak parti sırasında fotoğraflar çekilirken yakışıklı kavalyesinin yanında durmamaya özellikle dikkat ediyor, fotoğrafçılarla sanki «hırsız - polis» oyunu oynuyordu. Bu hal, partinin sonuna kadar devam etti. Gazeteciler, yeni aşıkların fotoğraflarını çekemedikleri gibi, ağızlarından da bir tek kelime alamadılar!... Ancak bir açıkgöz fotoğrafçı, uzaktaki tele objektifiyle, aşıkların fotoğraflarını çekmeyi başarmıştı.
Audrey Hepburn ertesi gün Luciano Vincenzoni'yle beraber çekilmiş fotoğraflarının gazetelerde yayınlandığını görünce öfkesinden ne yapacağını şaşırdı. Sekreterine, basın müşavirine gazeteleri dolaşıp bu fotoğrafların negatiflerini geri istemelerini söyledi. Sonra da bir basın toplantısı tertipleyerek gazetecilerin basit bir arkadaşlığın böyle dallandırılıp budaklandırılmasın! hoş karşılamadığını bildirdi. Genç yıldız, eşi Mel Ferrer'den resmen ayrılıp ayrılmadığına dair sorulan soruya ise, «Buna kocamla ben karar vereceğiz. Şimdilik ayrı yaşamayı tercih ediyoruz. Ama oğlumuz varken kanuni bağlarımızı koparsak da ayrılmış sayılmayız,» cevabını verdi.
Öte yanda, Luciano Vincenzoni, Audrey Hepburn'u çok beğendiğini, takdir ettiğini ve Roma'da onunla arkadaşlık yapabildiği için Tanrı'nın sevgili bir kulu olduğunu söylüyordu. Audrey'e aşık olup olmadığına dair sorulan soruları ise usta bir politikacı edasıyla cevaplandırıyordu. «Tavşana kaç, tazıya tut,» kabilinden!...
Audrey Hepburn'un kocası Mel Ferrer ise Roma'da çalkalanan dedikodular hakkındaki fikirlerini şu cümlelerle özetledi: «Audrey, Roma'da bir film çevirecekti. Filmin senaryosunu yazan kimseyle arkadaşlık kurmasından daha tabii ne olabilir. Karımın, davranışlarının daima göz hapsinde tutulması, her hareketinin bir dedikoduya bağlanması gerçekten üzücü...»
Mel Ferrer'in bu sözlerinde, büyük bir hayal kırıklığına uğramış, ümitsiz bir insanın ifadesini sezmemek kabil değil. Hala karısıyla barışmaktan ümidi kesmediği anlaşılan Mel Ferrer'in bu efendice davranışının Audrey'in ilerisi için vereceği kararlar üzerinde rol oynayacağı muhakkak.
Audrey Hepburn ile Luciano Vincenzo, şimdilik kalabalık yerlerde dolaşmaktan çekiniyorlar. Şehirde dolaşan dedikoduları yalanlıyorlar ama birbirleriyle selamı sabahı kesmeye de hiç yanaşmıyorlar. Bundan bir süre önce Albert Finney ile evleneceği söylenen ünlü yıldız, şu sıralarda yakışıklı İtalyan kavalyesinden başka hiç kimseyle ilgilenmiyor ve hayatından da pek memnun görünüyor...
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 19. SAYISI