Sadri Alışık ve “Marko Paşa”

– «Derdini Marko Paşa’ya anlat!»

Bu söz geçen yüzyıldan beri, özellikle İstanbul’da söylenir durur. İkinci Abdülhamid’in 33 yıllık saltanatında, «Tıbbıye-i Şahane Nazırı olan Marko Paşa (Musevi vatandaşımız) şimdiki Senato’nun karşılığı olan «Ayan Meclisi» nde de üye imiş. Yani hem milletvekili – senatör, hem de Tıp Fakültesi Dekanı… Marko Paşa’nın büyük, ama çok büyük bir marifeti varmış: O kadar güzel, o kadar tatlı dert dinlermiş ki, ona dert anlatanlar hayatlarında duymadıkları mutluluğu, rahatı, ferahı içlerini iyice döktükten sonra duyarlamış… Adam, doktormuş. Hastalarını, hele sinir ve ruh hastalarını bu yoldan o kadar güzel vaatlerle, tatlı sözlerle tedavi edip şifaya kavuştururmuş ki, şöhreti koca Osmanlı İmparatorluğu’na yayılmış.





Türk tıp, mizah ve siyasi tarihindeki bu «büyük olayı», rejisör - prodüktör Hulki Saner, tamamen renkli bir filmde Türk sinema seyircisine vermek istemiş ve ortaya, «Marko Paşa» adlı bir film çıkmış.

Filmin baş oyuncusu, «Marko Paşa» rolündeki Sadri Alışık, karısı Nurinisa'yı, gerçek hayatta da karısı olan, Çolpan İlhan oynuyor. Sadri Alışık, «Marko Paşa» da oynamaktan çok memnun olduğunun bilhassa yazılmasını istiyor:





- «Tam benim hayatıma uyan bir rol... Bitmesini istemiyorum. Hulki Saner, izin verse, bir sene bu rolde çalışmak isterim. Çünkü bütün dertlerimi dökebiliyorum» diyor. Bu sözlerini söylerken «Marko Paşa»nın o günkü set çalışması bitmişti ve Çolpan İlhan, Sadri'ye:

- «Sadri'cim, eve şunu almalı, Kerem'e bunu vermeli, sonra şu şöyle oldu, bu da böyle oldu...» diye dert dökmeye başlayınca, Sadri:



- «Yooooo» diye gürledi: «Hanım her gün 24 saat Marko Paşa olamam... Sen git derdini, Marko Paşa’nın üniformasını giyip dert dinleyen adama anlat... Ben Marko Paşa değil, Sadri Paşa’yım,» dedi. Setten ayrılırken, prodüksiyon amiri Hulki Saner'den «bir derdi için» para isteyince Hulki Saner:

- «Ben dert babası değilim. Sen derdini Marko Paşa’ya anlat. İşte orada karısının derdini dinliyor...» dedi. Adam tam Sadri'ye doğru koşarken modern Marko Paşa, otomobiline atlamış, 100 kilometre hızla «kaçmaya» başlamıştı...

Bir hiciv filmi olan «Marko Paşa», tamamen renkli olarak çekilmektedir.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 50. SAYISI

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir