Ayla Dikmen Hakkında Bilinmeyenler

Ayla Dikmen’in İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu olduğunu biliyor muydunuz? Ya, orayı bitirdikten sonra Sekreterlik ve Terzilik Okulunda öğretmenlik stajı yaptığını? Öğrencilik yıllarında çok iyi steno ve daktilo yazarmış. Stenograf olarak çeşitli yerlerde çalışmış. Hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde staj bile yapmış. Daha sonra gene BMM’nin stenograf imtihanına girmiş ve kazanmış. Bir de, Türk Mimar ve Mühendisler Birliği’nin olağanüstü kongresinde tam sekiz saat devamlı olarak steno yazmış.





Bütün bunlardan haberiniz vardı, diyelim. Pekala Ayla'nın çok iyi bir yüzücü olduğunu biliyor musunuz? 100 metre serbest yüzmede birincilik bile almış. Ayrıca su topunda da dereceleri var.

Ayla, yemek işinden ne kadar anlamıyorsa, dikişi o derece seviyor ve beceriyor. Bütün elbiselerini kendisi biçiyor, prova ediyor ve dikiyor. Başyardımcısı da ablası. Mesela lüks mağazalarda fiyatı 3.000 lira olan bir tuvaleti 500 liraya mal edebiliyormuş. Yalnız geçen yıllarda yapılan Balkan Festivali'ne giderken ağırlığı 12 kiloyu bulan elbiseye 13 bin lira harcamış.





- «SES okuyucuları için 1968 modasını ana hatları ile anlatır mısınız?» dedik. Sorumuzu hemen cevaplandırdı:

- «1968 yılında iki moda hakim olacak. Kışlık kıyafetlerde uzunluk tercih ediliyor. Pantolonlar da revaçta. Ayrıca çizme de moda olacağa benziyor. Özellikle dizi bir karış geçen boyda olanları çok tutulacak. Böylece manto altından kadınların bacağı hiç görülmeyecek. Mini - etek akımı hakimiyetini devam ettirecek. Renk olarak da kahverengi ve yeşil ön plana çıkacak.»





Ayla Dikmen'in çerez olarak neden hoşlandığını da bilmediğinizden eminiz. Söyleyelim de meraktan kurtulun: Keçi boynuzu! Bu münasebetsiz çerezi o kadar seviyor ki, keçi boynuzunu, aşk tarifine bile sokmuş: «Aşk,» diyor, «keçi boynuzuna benzer. Bir damla bal alabilmek için, koca kazığı kemirir durursun.»

Aranızda «İnsan böyle bir düşünüşe sahip olabilmesi için, bu konuda başından çok şeyler geçmiş olmalı» diye düşünenleriniz varsa aldanıyor. Çünkü Ayla Dikmen şimdiye kadar hiç mi, hiç aşık olmamış. Hatta bunun için biraz da üzgün. Tip olarak, kumral, uzun boylu ve yeşil gözlü erkeklerden hoşlanıyor. Entelektüel olması, müzikten, mutfak ve çamaşır işlerinden karınca kararınca anlaması şart. Durun, daha bitmedi. Şarkı söylemesine de mani olmayacak. «Bir gön bütün bunlara sahip bir erkek karşıma çıkarsa onunla evlenirim,» diyor.



Sizler için belki değil ama, kasım ayı Ayla Dikmen'in evlenme konusunda en kısmetli ayı imiş. Evlenme teklif edenler arasında bir milletvekili, bir yüksek inşaat mühendisi bir de Irak Senatosu başkanının oğlu var. Bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır demişler. Ayla da bu düşüncede. «Bu ay evlenirsem evlenirim, aksi halde evde kaldım demektir» diye sözlerine ekliyor.

Bu yazı kasım ayı tamamlandıktan sonra çıktığına göre boş yere heyecanlanmayın...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 51. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir