Devlet Devrim Dansözlüğe “Hayır” Dedi
Adana şehri İzmir ve Ankara’dan sonra, yerli filmcilerin, özellikle son yıllarda, önem verdikleri bir yer oldu. Çünkü Adanalı film işletmecileri sık sık İstanbul’a, Yeşilçam’a gelip film seçmek ve birçok film şirketini finanse etmek hususunda gayet cömert davranmaktadır.
Yeşilçam’ın yerli film firmalarından biri de geçenlerde birçok artisti topladığı gibi Çukurova’nın münbit ovalarına gitti. Adana, pamuk tarlaları kadar barları, pavyonları, gazinolarıyla da yerli film tarihinde şöhretli olan bir şehir.
- «Yerli film artistleri gelmiş!» sözü ağızdan ağıza yayılmış, bunu duyanlar, yerli filmlerde gördükleri şöhretli kişileri yakından görmek, onlarla tanışmak için heyecanlı saatler, hatta günler geçirmeye başlamıştı. Nihayet bir pavyonda, gündüz, film çevrildiğini haber alanlar pavyonunun etrafını çevirdiler. Seyirci kordonunu yaran artistler birer, ikişer içeri girdikçe:
- «A... Tamer Yiğit'e bak...»
- «Bak Devlet Devrim geliyor!» diye heyecanlı bağrışmalarla karşılanıyordu.
Devlet Devrim, Adana'ya gelen ekibin en gözde kadını olup çıkmıştı. Keklik gibi ince kemikli, yakıcı güneşin altında aylarca yanmış hissini veren esmer teni, kuzguni saçları ve asıl önemlisi dansöz kostümüyle Adanalıları ağustos güneşi gibi terletip yakmıştı! İstanbul'dan gelen figüranların ortasında, barın bir karış yükseklikteki, çini taşı ile döşenmiş «pist» ine çıktığı zaman onu rol icabı alkışlayan paralı figüranlardan çok, gönüllü Adanalı figüranlar alkışlamıştı. Orkestra çaldıkça Devlet oynadı, Devlet bel büküp, gerdan kırdıkça orkestra çaldı. Artık her filmde 5.000 lira alan Devlet Devrim'e dansözlük o kadar yakışmıştı ki, Adana'ya, Muhterem Nur, Necla Ateş gibi dansözleri getirten Rıza Prodan dayanamadı, danstan sonra:
- «Devlet Hanım» dedi. «Ben buraya Zeki Müren, Nesrin Sipahi ve daha birçok sahne sanatçısını getirten organizatörüm. Bana herkes «Asfalt Rıza» der. Dansınızı çok, ama çok beğendim. Peşin olarak ayda 30 bin liraya dansöz olarak sahneye çıkar mısınız?»
Devlet Devrim:
- «Yerli sinema oyuncusu olarak ben ayda 30.000 lira kazanmıyorum. Eğer, Leyla Sayar, Muhterem Nur, Suzan Avcı gibi dansöz olmaya kalkarsam bana bir, iki ay, en çok bir yıl para verirsiniz. Ondan sonra da 'halk bıktı' deyip, beni kendi kaderimle baş başa bırakırsınız. İyisi mi gelin, bu işten vaz geçin» dedi. Böylece de Devlet Devrim, sinemadaki meslektaşlarının aksine bonoları, peşin paraya, sinema oyunculuğunu da dansözlüğe tercih etti. Fakat tercih ettiğine de bin pişman oldu. Çünkü «Doğduğuma Pişmanım» isimli filmi yapan prodüktör iflas etmiş, film de yanda kalmıştı.
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 42. SAYISI