Selda Alkor Açıkladı

Kolay meslek yoktur, ama bizim işimiz gerçekten çok zor. Bazen yokluktan şikayet ederiz, bazen de bolluktan. Bir bakarsınız röportaj yapmak için gittiğimiz artist dişe dokunur, kaleme gelir bir tek laf bile etmeden, «Güle güle.» deyiverir bize. Bazen de derya olur mübarekler! Sonra not aldığımız kağıt önünüzde, böyle kara kara düşünürüz: «Şimdi hangisini anlatsam,» diye.





Antalya Festivali'nde bir günümüzü Selda Alkor'la birlikte geçirmiştik. Sabahın erken saatinde, buluştuk. Önce Antalya'yı şöyle bir gezdik, sonra da ver elini Perge harabeleri. Resimler çekildi. Döndük. Evet şimdi ben ne yapsam, hangisini anlatsam. Mesela yeni aldığı kırmızı opel arabasından mı bahsetsem? Bana, «65 modeli ama 66 modelinin yenilikleri bu arabada da var. Hem bazı laflar duydum. Güya ben prodüktör Berker Inanoğlu Beye gidip, 'Ben size üç film yapayım. Siz de bana bir araba alın,' demişim. Yalan, vallahi yalan. Bu arabayı, araba alım-satım işleriyle uğraşan dayımdan aldım.





Bana 50.000 liraya mal oldu!» dediğini mi anlatsam? Yoksa, «Biliyorum şimdi bin türlü dedikodu çıkacak. Evet beni Antalya'ya Kervan Filmin sahibi Ümit Utku Beyin şoförü Kahraman getirdi. Ben araba kullanmasını biliyorum, ama ehliyetim yok. Sonra İstanbul - Antalya arası 10-12 saat sürüyor. Gittim, rica ettim, Ümit Bey beni kırmadı, şoförünü bir süre için bana verdi,» dediğini mi yazsam. Perge'de poz vermek için taştan taşa atlarken, «Sanatçı öğreticidir. Neye biz de memleket gerçeklerine değinen, kendi sorunlarımızı eleştiren filmler yapmıyoruz? Neye sansürümüz bu kadar katı?» dediğini mi yazsam?...





En iyisi ben, sahneyi anlatayım sizlere. Bir ay kadar önceki son konuşmamızda Selda Alkor, «Sahneye çıkacağım, ama bu yıl değil!...» demişti. Baktık Antalya'da Selda karar değiştirmiş. Evet, Selda Alkor, «28 haziran akşamı Aksaray'da yeni açılacak bir gazinoda sahneye çıkıyorum,» diyor. Perdeden sahneye geçenler ya aranjman, ya da şarkı söylerler ya? Selda da, «Değişiklik olsun diye halk türkülerini seçmiş. «Tabii sadece değişiklik olsun diye değil.» diyor. «Ben müzik türleri içinde en çok halk türkülerini severim.» 80 günlük bir anlaşma yapmış gazinoyla. Gecede 2000 lira alacakmış. Bilmem bilir misiniz? Alaturka gazinoların da kendine has bazı kuralları vardır. Mesela: «Programı Türkücü kapamaz, şarkıcı kapar.» Afişlere, ışıklı ilanlara «Selda Alkor» adı en üste ve kocaman yazılacak. Ama adının gördüğü itibardan Selda faydalanamayacak, Sahneye sondan ikinci olarak çıkacak. E, kaderin garip cilvesi diye de buna derler işte: Sen, yerli sinemada baştan ikincilik savaşında uzun fuleli, güçlü adımlar at. Sahnede de sondan ikinci ol!





Selda Alkor sahneye Nejat Uygur'a çizdirilen «şahane bir dekor» la çıkacakmış. «Çıkmadan önce bütün sazlarla beraber dekor önünde son bir prova yapacağız. Beklerim gelin, beni tenkit edin, yanlışlarımı düzeltin,» diyor. «Biraz da mayolu resim çeksek?» diyoruz. Hemen «Olmaz» ı yapıştırıyor. «Ben sahnede türkü söyleyeceğim. Mayolu resimle türkü söylemek bağdaşır mı hiç?» diyor. (Gerçekten Antalya'da kaldığı süre içinde Selda, denize gireceği zaman gazetecilerden bucak bucak kaçtı ve kendi isteğiyle mayolu resim çektirmedi) Biraz sonra ayrılıyoruz. Ama ertesi gün haber geliyor. «Selda Hanım denize giriyor» diye, hemen foto muhabiriyle oraya gidiyoruz.





Foto muhabirimiz Erol Dernek sağına soluna bakınıyor ve Selda gibi o da sahneyi seçiyor. Plajdaki sahnenin arkasındaki branda bezleri yer yer kopmuş. Oralarda ufacık ufacık delikler var. Makinesini onlardan birine uydurup beklemeye başlıyor. Selda etrafına toplanan hayranlarıyla konuşuyor, denize giriyor ve nihayet kabineye doğru yürüyor. Tabii, mayolu resimlerinin çekildiğinden tamamen habersiz olarak. Ertesi gün Selda Alkor, mayolu resminin çekildiği bu sahneye çıkacak ve Yurdaer Doğulu ile, sahnede ilk ciddi imtihanını verecekti.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 26. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir