Ekrem Bora’nın Yarım Kalan Avrupa Gezisi

Son aylarda Sibel Göksel, Pervin Par’dan sonra Ekrem Bora da Avrupa’ya gitti ve döndü.

Ekrem Bora ile Avrupa’dan döndükten sonra evinde konuştuk. Seyahat karı – koca Bora’ları doğrusu bir hayli değiştirmiş. Ekrem de, Gül de hayli zayıflamıştı. Bilhassa Gül… Bizleri şaşırtacak derecede erimiş, fazla kilolarını atmıştı. Ekrem’e:

– «Ne bu haliniz?» dedik. Herhalde oralarda biraz daha kalsaydınız, çiroza dönecekmişsiniz!…»





İkisi birden güldü. Gül:

- «Rejim yaptım» diye anlatmaya başladı. Zayıflama hapları aldım, Viyana'da, Münih'te güzellik enstitülerine gittim. Londra'da mütehassıs nezaretinde özel beden eğitimi çalışmaları yaptım.»

Ekrem:

- «Ahh!» dedi. «Kıbrıs olayları patlamasaydı seyahati bir ay daha uzatıp Paris, Cannes, Venedik, Cenova, Roma'ya kadar gidecektik. Fakat o Makarios yok mu? Sadece dünyayı karıştırmakla kalmadı, bizim seyahatimizi de zehir etti. Bütün dünya gazeteleri Türkiye ile Yunanistan arasında savaşın başlamak üzere olduğunu manşetlerinde verdiler. Durum böyle olunca bize de apar - topar İstanbul'a dönmek düştü. Yoksa şunun şurasında ne güzel eğleniyorduk... Avrupa'nın havası başka. İnsan Edirne'yi geçti mi, yepyeni bir havaya giriyor.»





Avrupa, Bora'ların yabancısı değil. Ekrem daha önce üç defa Almanya'ya, Fransa'ya gitmiş. Gül de tahsilini İsviçre'de, İngiltere'de yapmış. Böyle olmasına rağmen «Avrupa» denilince ikisinin de gözleri parlıyor, dudakları aralanıyor... Fakat Gül, Londra'dan hiç hoşlanmamış bu gidişinde... İngiliz gençliğini pek dejenere bulmuş.

- «Aman» diyor. «Bir felaket... O «muhafazakar» denilen İngilizlerin bugünkü halini hiç sormayın. Ahlak çok düşmüş. Genç genç kızlar yarı çıplak sokaklarda dolaşıyorlar. Bizdeki mini etekler onların eteklerinin yanında çok uzun kalıyor...





Bora'lar bu yarım kalan Avrupa gezilerinde Viyana'da geçirdikleri kazayı unutamıyorlar. O anı hala gözleri büyüyerek hatırlıyorlar. Ekrem öyle canlı anlattı ki, bizi bile korkuttu...

Otobanda saatte 200 kilometre süratle giderlerken Avusturyalı bir şoför Viyana yakınlarında 20 tonluk dev kamyonla karşılarına çıkmış. Ekrem: «Eğer» dedi. «İstanbul şoförü olmasaydım paramparça olmuştuk. Direksiyonu nasıl sağa kırdığımı, nasıl durduğumu hatırlamıyorum. Sırtımdan soğuk terler boşandı.»

Bora'ların bütün ümitleri gelecek temmuzdaki seyahatlerinde. Dünya yıkılsa programlarını tamamlamadan dönmeyeceklerini söylüyorlar. Söylüyorlar ama bu gidişlerinde de öyle demişlerdi...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 51. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir