Hollywood’da Yaprak Dökümü




Masallarda, sevgililer birbirlerine kavuşmak için bin bir mücadeleye girişirler, ölüm tehlikeleri atlatırlar, olmayacak işleri yaparlar ve nihayet güçlükler ortadan kalkar, kötüler cezalarını bulur ve sevgililer kırk gün kırk gece düğünle evlenip muratlarına ererler. Böylece masal da biter…

Günümüzün şöhretlerinin aşk masalları ise kırk gün kırk gece düğünle sona eren masallara hiç benzemiyor. Şık kıyafetler, neşeli yüzlerle nikah memurlarının karşısına çıkıyorlar, ömürlerinin sonuna kadar birbirlerinden ayrılmayacaklarına yeminler ediyorlar, sonra bir de bakıyorsunuz ki bin bir ümitle kurulmuş bu yuva temellerinden sarsılmakta, dağılma tehlikesi geçirmekte…



Özellikle sinema dünyasının şöhretlerinin kurdukları yuvalar pek kısa ömürlü oluyor. Kısa bir süre önce evlenip mutluluğa kavuştuğunu söyleyenler hemen eşlerine düşman kesiliveriyorlar…

Geçenlerde sinema dünyasının iki ünlü çiftinin ayrılık haberi birbirinin arkasından dünya basınında yer aldı. Eşlerinden ayrılmaya karar verenler, Fransız sinemasının yakışıklı aktörü Alain Delon ile Amerikan sinemasının narin yıldızı Audrey Hepburn idi… Özellikle Audrey Hepburn’un eşi Mel Ferrer‘den ayrılmayı kararlaştırması şaşkınlık yarattı. Audrey – Mel çiftinin son zamanlarda pekde iyi geçinemediği biliniyordu. Ama karı kocanın işi ayrılmaya kadar vardıracakları tahmin edilmemişti…



Mel Ferrer, yaşça kendisinden bir hayli küçük olan Audrey ile evlendiği zaman genç kadının aynı zamanda koruyucusu olmayı üzerine almıştı. Nitekim genç yıldız herhangi bir güçlükle karşılaştığı zaman kocası hemen imdadına yetişiyor, Audrey’i huzura kavuşturuyordu… Karı kocanın İsviçre’deki şatolarında pek seyrek de olsa buluşup mutlu günler geçirdikleri tahmin ediliyordu. Hele Audrey bir de oğlan çocuk dünyaya getirdikten sonra, yuvasının temellerinin adamakıllı sağlamlaştığını zannetmişti. Ama gerçekte durum öyle değildi…





Karı koca, başlangıçta işleri yüzünden istemeyerek uzun süre birbirlerinden ayrı kalmışlar, ve zamanla bu ayrılık onlara tabii gelmeye başlamıştı. Aradan yıllar geçince Mel Ferrer kendine yeni bir dünya kurmuş, Audrey de ondan geri kalmayıp kocası yanında olmadan da mutlu bir hayat sürmenin sırrını keşfetmişti… İki yıl önce Parisli modacı Givenchy ile arasında geçen macera, Mel Ferrer’in müdahalesiyle dallanıp budaklanmadan kapanmış, fakat karı kocanın arasındaki soğukluk gittikçe artmaya başlamıştı… Mel Ferrer artık vaktinin çoğunu İspanya’da geçiriyor, onun da genç yıldızlarla yaşadığı maceralar ağızdan ağıza dolaşıyordu.



Audrey ise sağlık durumunun kötülüğü yüzünden mecbur olmadıkça İsviçre’den dışarı çıkarmıyordu… Yaz başında iki aylık tatilini eşinden ayrı, İstanbul’da başlayan bir yat gezisiyle geçiren Mel Ferrer’in Audrey Hepburn ile evliliğini devam ettirip ettirmemek konusunda da kararsız görünüyordu. Karı – kocanın ayrılma haberi yayınlandıktan kısa bir süre sonra Mel, ellinci yaş gününü kutlamak için evine döndü, fakat artık onu kapıda sevinçle karşılayacak güler yüzlü, müşfik bir eşin bulunmadığını da biliyordu. Aktörün neşesiz hali de ayrıca dikkati çekti. Bu durumda yürümeyen evliliğe son verme teşebbüste bulunanın Audrey olduğu anlaşılıyor.





Şu günlerde ayrılmaya karar veren ikinci şöhretli çift de Alain Delon ile eşi oldu… Ünlü aktörün sekreteriyken eşi unvanını kazanan Nathalie evliliğinin ilk günlerinde karşısına çıkan herkese çok mutlu olduğunu söylemişti… Fransız sinemasının çapkın aktörü Alain Delon da Nathalie ile evlendikten sonra değişmiş akıllı uslu bir erkek olmuştu… Stüdyodan doğruca evine geliyor, karısından başka hiç bir kadınla ilgilenmiyordu. Onların çifte kumrular gibi daima baş başa oturduklarını görenler «İşte sinema dünyasının en mutlu çifti» demekten kendilerini alamıyorlardı. Ama bir süre önce bu mutlu yuvanın da üzerinde kara bulutlar birikmeye başlamıştı… Genç karı koca birbirini artık kıskanıyordu… İlk kıskançlık kavgasını Nathalie çıkardı. Genç kadın, yakışıklı kocasının rol arkadaşlarına yakınlaşmasını hazmedemiyordu. Bir gün de evinde Alain’in stüdyodan dönmesini beklerken telefon çalmış, yabancı bir ses: «Kocanın eve gelmesini boşuna bekleme. O, sarışın bir dilberle barda içki içiyor.





Nathalie telefonu kapar kapamaz, yabancının tarif ettiği bara gitmiş ve kocasının gerçekten sarışın bir kadınla karşılıklı içki içtiğini görmüştü. İşte o anda genç kadın her şeyi unutmuş hızla yanına gidip yanağına iki tokat aşk edivermişti…

Genç adam karısının bu davranışını dehşetten büyüyen gözlerle seyretmiş fakat herhangi bir karşılıkta bulunmamıştı… O günden sonra da Alain ve Nathalie Delon’un evinde tatsız bir hava esmeye başladı… Hadiseyi görüp de Alain Delon’un nasıl soğukkanlılığını muhafaza edebildiğini merak edenlere yakışıklı aktör şu cevabı veriyor.

– ”Herhangi bir hareket yapmam onu öldürmem demekti. Benimse henüz hapiste çürümeye niyetim yok.”





Aslına bakılırsa Alain Delon da karısını çevredeki yakışıklı erkeklerden kıskanıyordu. Nathalie’nin sinema artisti olmasını başlangıçta hiç de doğru bulmamış, ancak Nathalie’yi caydıramayacağını anladıktan sonra ona film çalışmalarında yardımcı olacağını açıklamıştı. Yalnız Nathalie de kocasının rol aldığı fil imlerden başka hiç bir filmde oynamayacaktı… Nathalie, ilk filmini çevirmeye başlarken soyadını değiştirmiş, Sands adını almıştı. Bu da onun kocasına karşı mücadeleye girişmeye hazırlandığına bir işaretti. Genç kadın bu kadarla da kalmadı. «Sinema artisti olduktan sonra kimin filminde istersem oynarım. Sen bana karışamazsın» diyerek kestirip attı. Böylece başlayan tartışmalar çok geçmeden evde tat tuz namına bir şey bırakmadı. Alain Delon: Gazetecilerle konuşurken evdeki durum hakkında bir açıklamada bulunmamaya azami gayret gösteriyor, yalnız sırası geldikçe: Karımı elbette severim ama çocuğumun yeri başka. diyerek gerekirse karısından vazgeçebileceğini ima ediyordu.



Bu konuşma Delon’ların müşterek hayatlarında kopması beklenen fırtınanın habercisiydi… Nitekim arası çok geçmeden Alain Delon, eşinden ayrılmak üzere mahkemeye başvurduğunu açıkladı. Nathalie ise susmayı tercih etti… Birbirlerini çok sevdikleri halde çeşitli dedikodular ve düşüncesizce davranışlar yüzünden ayrılmaya karar veren ünlü çiftin hayranları onların aralarındaki ihtilafları halledip her şeye yeniden başlamalarını diliyorlar. Fakat bu dileğin gerçekleşmesi de pek zor olacağa benzemektedir.



Zira Alain Delon’un eşinden ayrılmayı kararlaştırdığını duyan hayranları etrafını saracaklar genç adama evlilikte uğradığı hayal kırıklığın unutturmak için birbirleriyle yarışacaklar… Nathalie’nin de sinemada şöhrete ulaşmak endişesi içinde barışmayı aklına getirmesi zor olacak…

İşte böyle, günümüzün aşk masalları eski devirlerin aşk masallarına hiç benzemiyor… Yeni devrin masalları, eskilerinin bittiği yerde başlıyor ve çoğu kere de kötü bir şekilde sonuçlanıyor…

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 38. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir