Hulusi Kentmen Turneden Turneye
Hüseyin Baradan’ın uçları hafif yukarıya kalkık bıyıkları sinirden oynuyor, gözleri yuvalarında fıldır fıldır dönüp duruyordu. Sigaranın birini yakıyor, birini atıyordu.
– «Hayret,» diye söze başladı. «Hayret… Anadolu’da iki ay dolaştık. Büyük şehirlerde, küçük kasabalarda, hatta köylerde temsiller verdik. Nereye gittiysek krallar gibi karşılandık. Halk bizi bugün jön diye geçinen çocuklardan daha fazla tanıyor.»
Yanında oturan Hulusi Kentmen’e döndü.
- «Öyle değil mi ağabey?» dedi. Hulusi Kentmen hiç sesini çıkarmadan başını «evet» anlamında iki yana salladı.
Hüseyin Baradan bir sigara daha yaktı. Bıyıklarını hafifçe burduktan sonra uzun bir «Ahhhl...» çekerek konuşmasına devam etti:
- «Bafra'ya girişimi görecektin. 'Hüseyin Baradan geliyor' diyen motosikletine atladığı gibi beni karşılamaya gelmiş. Şehre 150 motosikletli gencin arasında girdim. Koskoca Bafra hop oturdu, hop kalktı. Gözlerim yaşardı. Burada bir defa daha anladım ki, bugün için Türkiye'nin en çok sevilen karakter oyuncusu benim.
«Yalnız Bafra'da mı?... Nereye gittiysek tahmin ve tasavvurların çok üstünde ilgi gördük. Kayseri Valisi 'Daima burada kalın. Tiyatro binasını size verelim, istediğiniz gibi idare edin,' dedi. Elazığ Valisi bizi görmek için üç gece üst üste temsil verdiğimiz sinemaya geldi. Van Valisi, Erzurum Valisi, Kars Valisi... Bütün valiler ellerinden gelen yardımı bizden esirgemediler.
«İstanbul'a geleli on beş gün oldu. Henüz bir film teklifi aldım. Anadolu'da şahsıma gösterilen ilgiyi gördükten sonra bu teklif bana çok acı geldi. Kendi kendime kahrettim.»
«Kahrettim» kelimesini duyunca bizim yerli filmlerin milyoner babası Hulusi Kentmen'in birden dili çözüldü:
- «Ne var bunda üzülecek Hüseyinciğim» dedi. «Tiyatro daha iyi değil mi? Peşin para. Bono yok, tefeci yok. Kahvelerden toplanan ipsiz, sapsız adamlarla film çevrilir mi? Bir gün gelecek gene sana gene bana muhtaç olacaklar. Bak göreceksin...»
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 52. SAYISI