Sivri burunlu, uzun saçlı, sakallı erkek kollarının arasındaki kadını kendine biraz daha çekti ve onu ihtirasla öpmeye başladı. Bu sahne beş veya on saniye devam etti. Sonra arkadan öfkeli bir erkek sesi duyuldu, «Olmuyor Richard olmuyor. Hararetli bir aşk sahnesi çevirmek için mutlaka mağara adamı gibi hareket etmek gerekmez.»

«Richard» diye hitap edilen aktör, kollarının arasındaki rol arkadaşını itti. Yumruklarını sıktı ve rejisöre doğru yürüdü. İki erkek bir an karşı karşıya durdular. Sette çıt çıkmıyor, herkes dikkat kesilmiş kavganın nasıl patlak vereceğini bekliyordu. Fakat Richard Harris daha ileri gitmedi. Vurmak üzere kaldırdığı sağ yumruğunu sol avucunun içine gömdü, sonra sert adımlarla seti terk etti.

Birkaç saat sonra kendisi ile görüşmeye gelen bir gazeteciye dert yanıyordu. «Herkes benim için serkeş, kavgacı der. Aslında tahrik eden onlar. Bu sabah da beni çileden çıkarmak için ne mümkünse yaptılar. Bir an patlamama ramak kalmıştı. Fakat iki yıla yakın bir zamandan beri hiç bir kavgaya karışmadığımı hatırlayıp hadise çıkarmadım.»

Gerçekten de ünlü İrlandalı aktör Richard Harris sinema aleminde rol kabiliyeti kadar, sert mizacı ile de isim yapmıştı. Nereye girse, herkes ne zaman bir hadise çıkacak diye korku ile beklerdi. Fakat şimdi kendisinin de söylediği gibi artık kavga etmiyor. Karıştığı yumruklu son hadiseyi de tarihi ile hatırlıyor:

- «19 mayıs 1966 günüydü. Bir çılgın gibi dövüştüm. Olaydan sonra kendimden utandım. Bu his ilk defa başıma geliyordu. O güne kadar ben kavga etmeden duramam sanırdım. Fakat tövbe edince kendime hakim olmayı da öğrendim. O tarihten beri bir defa bile kimseyle itişip kakışmadım. Bu ihtiyacı sık sık duymadığımı söylersem yalan olur. Fakat sigara tiryakilerinin sigarayı bırakırken meşgul olacak başka bir şey aramaları gibi, ben de kendimi şarkı ve müziğe verdim. O yaştan sonra piyano dersleri almaya başladım. Netice benim için son derece faydalı oldu.»

Gerçekten de Richard Harris dünyanın belli başlı şehirlerinde gösterilmeye başlayan «Camelot» isimli filmdeki Kral Arthur rolünü oynarken usta bir müzikal yıldızı gibi şarkı söylemişti. Tenkitçiler, onun bu konuda «My Fair Lady»'nin unutulmaz yıldızı Rex Harrison' dan hiç de aşağı kalmadığını söylüyordu. Bu başarı, onun milletlerarası sinema piyasasında yerini garantilemesini sağladı.

Geçenlerde ünlü yıldız, Anthony Quinn ve Brigitte Bardot'dan sonra ilk plağını da doldurdu. «MacArt'nur Parkı» ismini taşıyan bu plak, dünya listelerinde 3. sıraya kadar yükseldi ve bugüne kadar tam 600.000 adet satıldı. Aktörün «Parlayan Serseri» adlı 33'lük albümü ise yine dünya,listelerinde ilk 20 arasına girdi...

Bugüne kadar birçok şarkı sözü yazan ünlü aktör, şarkılarından birinde ayrı yaşadıkları eşi Elizabeth Ogmore ile evliliklerini anlatıyor.

Bu konuda besteci Jim Webb'in yardımını gördüğünü de gizlemiyor. Elizabeth Ogmore, Ingiliz Liberal Parti liderlerinden bir lordun kızıdır. Genç kadın uzun yıllar kocasının garip huylarına tahammül etmeye çalışmış fakat sonra dayanamayacağını anlayınca çocuklarını alıp evini terk etmişti. İlk günler Richard Harris çok bedbin görünüyordu. Karısına haberler yollatıyor, onun bütün şartlarını kabule hazır olduğunu söylüyordu. Fakat şimdi ikinci bekarlık son derece tatlı gelmiş olacak ki ağız değiştirmiş

- «Aman ikimiz de kendi köşelerimizde kalalım daha iyi. Ben ancak kendi düzenime uyabileceğimi şimdi daha iyi anladım. Hürriyetime son derece düşkünüm, istediğimi, istediğim an yapabilmeliyim. Sorumlu yaşamaktan da bıktım. Her hangi bir insana bağlı olmak da istemiyorum. Bir daha da evlenmeyeceğim.»

Ancak Richard Harris'in en büyük ıstırabı bir kız evlada sahip olmamak. Karısı ile birlikte evi terk eden üç oğlunu aylardır görmediğini söyleyen aktör, «Bir kızım olsun, onu dilediğim gibi büyüteyim çok isterdim,» diyor. «İyi bir kız babası olacağıma eminim.»

Hayatının şarkısını plağa okuyup karısı ile ortak yaşayışlarına varana kadar bütün özelliklerini şarkı halinde dile getiren Richard Harris'i şimdi dünyada milyonlar dinliyor.

Ve şarkıcı Richard Harris, aktör Richard Harris'in şöhretine şöhret katıyor.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 28. SAYISI