Sheila Tatilde



Her yıl kış mevsiminin bitmesine yakın, sempatik Fransız şarkıcısı Sheila on günlük bir tatile çıkar. En sıkı kontratlarla da bağlı olsa, gökten taş da yağsa bu programı mutlaka tatbik eder. İsviçre’de mütevazı bir dağ kasabasıdır gittiği yer. Gözü milletlerarası hovardaların, Avrupa jet sosyetesinin rağbet ettiği Gstaad, Chamonix, Saint Moritz gibi yerlerde değildir. Sheila dinlenmek gayesi ile hareket eder.

Bunun için de kalabalıktan, ona Paris'in civcivli hayatını hatırlatacak çevrelerden bucak bucak kaçar.





Otellerde de kalamaz. Bütün işlerini düzenleyen menejeri vasıtası ile bir ev tutar, yanma en yakın arkadaşı Eliane'ı alır, sonra ver elini Crans - Sur - Sierre vadisi... Artık on gün süre ile Sheila burada işi, gücü, telefonu, gazeteleri unutacak ve kendini kayak sporuna verecektir.

Her sabah saat 9'da kalkar. Ayağına siyah bir ski pantolonu geçirir, yine siyah veya koyu kahverengi dik yakalı bir kazak giyer, mavi rüzgar ceketini de sırtlayıp kendini dışarıya, bembeyaz alemin ortasına atar. Usta bir kayakçı olduğu halde, günde mutlaka iki saat ders alır. O çevrede herkes Sheila’yı tanır. Fakat onun dinlenmeye geldiğini bildikleri için, kimse onu rahatsız etmeye yanaşmaz. Ve genç şarkıcı, yamaçlar boyunca gönlünce kayar.





Öğleyin sofraya oturduğu zaman yemeği birkaç dakika içinde önüne gelir.

Sheila sofrada bekletilmekten hoşlanmaz ve her gün hemen hemen aynı şeyleri yer: Garnitürsüz bir ızgara et, biraz peynir ve koyu bir kahve! Nadiren tatlı veya salata yediği olur.

Yemek üstüne varım saat süren bir dinlenmeden sonra Sheila için tekrar kayak faslı başlar...

Hava karardıktan sonra eve dönüşünde, sıcak bir banyoyu müteakip akşam yemeği için hazırlığa girişir. Genç şarkıcının en büyük merakı, tatili sırasında akşam yemeklerini kendi eli ile hazırlamaktır.



Paris, konserler, turne programlan bu on günlük tatil boyunca uzakta kalır. Sheila burada hafif plakların eşliğinde ve şöminenin insanın kanını ısıtan ateşinin önünde yemeğini yer. Hemen her gece sofrasında samimi bir arkadaş grubu bulunur. Topluluk gecenin geç saatlerine kadar çılgınca eğlenir.

Bütün dünya gençliğinin aksine Sheila, gece kulüplerinden adeta nefret eder.

Fakat zaman durmaz geçer ve on günlük tatilin sonu çabuk gelir. Paris'e dönüş yolculuğu daha başlarken Sheila yine o ciddi iş kadını olup çıkmıştır. Bir yanda plaklar, bir yanda konser turneleri, öte yanda iki yıldır mükemmel iş yapan moda evinin problemleri ve ilkbahar, vazın hazırlıkları zihnini doldurur.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 16. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir