Hülya Koçyiğit’in Ediz Hun Boykotu Bitti

Yerli sinemada bomba tesirini yapan Hülya – Ediz olayını tam olarak anlamak için günümüzden gerilerek gitmek gerekir. 1963 yılının SES Kapak Yıldızı Yarışmasına girenler arasında Hülya Koçyiğit ile Ediz Hun vardı. Hülya, bu yarışmadan hemen sonra «Susuz Yaz»da oynadı. Ediz, ilk filmi olan «Genç Kızlar» ı 1963 sonbaharında, Hülya ile çevirdi. O günden sonra iki değerli genç, yerli sinemada gittikçe yükseldiler, başarılar kazandılar” 1965 mayısında çevrilen «Tehlikeli Adımlar» ikisinin meslek hayatlarında dönüm noktasıdır. Birbirini seven iki genci canlandıran iki oyuncu, rollerini son derece candan ve tabiî oynuyorlardı. Filmin rejisörü Mehmet inler, bu yeni başlayan ilgiyi hemen keşfetti ve cinaslı bir şekilde: «Çocuklar, rol yapmıyormuş gibisiniz. Ne kadar canlı oluyor!» diye takıldı.






Ediz Hun’un 17 eylül 1966 tarihli SES‘te açıkladığı gibi, iki şöhretli yıldızın «Hıçkırık» filminde karşılıklı oynaması «her şeyin» açığa çıkmasına sebep oldu. Film setinde Hülya ile Ediz’in, sadece rol icabı değil, gerçekten temiz romantik ve platonik bir aşkla seviştiğini bilmeyen kalmamıştı. «Hıçkırık» filmi, rejisör Orhan Aksoy, Ediz Hun ve Hülya Koçyiğit üçlüsünün büyük yorgunlukları, üzüntüleri ve didinmeleri sonunda tamamlandı. İki genç yıldız, nişanlanmaya karar vermişlerdi. Fakat bir gün Ediz’in telefonu çalıyor ve Hülya’nın annesi Melek Koçyiğit bu evliliğine izin vermediğini söylüyordu. Hatta, olay bu kadarla kapanmıyor ve Hülya’nın yaptığı kontratlara «Ediz Hun’la oynamaz» kaydı konuluyordu. Bu, gerçekten Ediz için onur kırıcı bir durumdu. Ediz bir gün Hülya ile karşılaşmış ve kendisini ağlayarak dinleyen Hülya’ya ağzına geleni söylemişti. Böylece iki yıl önce, yerli sinema tarihinin önemli bir sayfası kapanmış, Ediz ile Hülya darılmış oluyordu.






Aradan geçen zaman içinde birçok prodüktör, birbirine yakışan bu çifti aynı filmde oynatmak istedi. Türk sineması bir «dargınlar sineması» haline gelmişti. Belgin ile Göksel, Ayhan ile Türkân, Sevda ile Tamer aynı filmde oynamıyordu. Prodüktör – rejisör Hulki Saner «Allahaısmarladık» filminde Hülya ile Ediz’i barıştırıp oynatmak istedi. Fakat bu teşebbüs de son dakikada suya düştü. Artık Yeşilçam’da, herkesin: «Bir filmde asla karşı karşıya oynamazlar! Onları hiç bir kuvvet aynı filmde oynatamaz» diye bahse girdiği sırada Erman Film Firması sahibi Hürrem Erman iki genç oyuncunun arasına girdi ve:






– «1958’de Göksel Arsoy ile Belgin Doruk’un oynadığı ‘Samanyolu’ filmini, renkli olarak çekiyorum ve başrollerde Ediz ile Hülya’yı oynatacağım» dedi.

Haber gerçekten çok enteresandı. İki yıl sonra «iki dargın» oyuncu aynı filmde oynayacak, birbiriyle rol icabı sevişip, öpüşecekti. Erman Film, ikinci versiyon «Samanyolu» nu tıpkı «Hıçkırık» gibi renkli olarak çekecek, filmin başrollerini, «Hıçkırık’ m iki başrol oyuncusu Hülya ile Ediz Hun paylaşacaktı.






«Hıçkırık» romanının yazarı Kerime Nadir, filminin 1966 yılında hasılat rekoru kırdığını görmüş, çok memnun olmuştu. Filmin iki oyuncusunu, Hülya ile Ediz’i, prodüktör Hürrem Erman, rejisör Orhan Aksoy ve senarist Ahmet Üstel ile geçen hafta pazar günü evine davet etti. Bu davete Ediz Hun «Gölcükte film çeviriyorum» mazeretiyle katılmadı.

Ertesi sabah, ekip Salacak’taki Çürüksulu Ahmet Paşa Yalısında «Samanyolu»nun çekimine başladı. Herkes Hülya ile Ediz’in birbirine karşı takınacağı tavrı merak ediyordu. «Hıçkırık» filminde başlayan dargınlık, aynı rom an emin yazdığı, ayni rejisörün yönettiği, aynı kameracının çektiği «Samanyolu»nda sona erecek miydi? «Hıçkırık» ta Hülya ölüyor, Ediz sevgilisine kavuşamıyordu; halbuki «Samanyolu»nda iki sevgili, sonunda, birbirine kavuşuyordu.






Filmin çekiminden önce Erman Film firması bir koç kurban etti. Rejisör Aksoy, alnına bir damla kan sürdü ve tam 11’de «Samanyolu»nun ilk planı çekildi. Sete önce Ediz gelmiş, kameranın karşısında yerini almıştı. Hülya, kendisine tahsis edilen odadan, Faize – Sevim Moda Evinin son model bir elbisesiyle çıktı ve Ediz’in bulunduğu yere gelince:

– «Günaydın Ediz Bey!» dedi. Ediz bir an durdu. Sonra:

– «Günaydın!» diye karşılık verdi.



Ondan sonra artistler rollerini oynamaya başladılar. Bu sahnede Ediz «Nejat» rolünde oynuyor ve evlenip çocuk sahibi olmuş Zülal (Hülya)nın İzmir’deki evine, altı yıl ayrılıktan sonra, geliyordu. Eski sevgililer altı yıl sonra karşılaşıyorlar, ama aralarında Namık (Önder Somer) adında bir koca ve altı yaşında bir çocuk var… Nejat üzgün, kırgın, ama hala aşık… Zülal yaptığı yanlışı anlamış; mutsuz ve Nejat’ı hala seven bir genç kadın…

Ediz ile Hülya öğle yemeğini ayrı ayrı yerlerde yediler. Daha doğrusu Hülya rejim yaptığı için sadece bir dilim karpuz yedi, yalının balkonunda. Ediz set işçilerinin arasında kanımı doyurdu. Aynı filmde oynadıkları halde niçin set aralarında konuşmadıklarını önce Ediz Hun’a sorduk. Ediz:






– «Benim sözlerim yanlış anlaşılıyor. Onun için sözlerimi yazılı olarak vereceğim» dedi ve kırmızı kalemle yazıp imzaladığı demecini uzattı. Bunda Ediz şöyle konuşuyordu:

«Koçyiğit ailesi, hakkımda aldıkları kararlan tahakkuk ettirebilmiş veya ettirememiş olabilirler. Ben, mesleki vazifem olarak bazı şartlar altında, senaryoları beğendiğim takdirde prodüktörlerin benim için tensip edecekleri rolü oynamakla mükellefim. Diğer rolleri paylaşacak aktör ve aktrislerin kimlikleri beni ilgilendirmeyen, benim dışımda kalan bir mevzudur. Mesleğime saygım her şeyden büyüktür. Bunun için şahsi meselelerin film setlerine intikalini zararlı ve çirkin bulurum. Türk sineması bizden faydasız dedikodular değil, güzel ve değerli sanat eserleri bekliyor. Gayem ‘Samanyolu’ filmini hem ahlak kurallarına, hem de sanat kurallarına uygun olarak çalışıp bitirmektir.»



Hülya Koçyiğit «dargınlık» konusunda; tebessümler içinde konuştu:

– «İki yıldan beri ilk defa karşı karşıya geliyoruz. ‘Hıçkırık’ tan sonra başlayan dargınlığın ‘Samanyolu’nda biteceğini sanıyordum. Hürrem Erman’ın teklifini kabul etmekle, ikimiz de eski tutumumuzu değiştirip barışmayı kabul etmiş sayılırız. Fakat, set aralarında konuşmadığımıza göre, bir bakıma, hala dargınız. Profesyonel oyuncular olduğumuz için, önemli olan kişisel durumlarımız değil, ‘Samanyolu’ filminin iyi bir eser olmasına çalışmaktır. ‘Hıçkırık’ tan bu yana aradan iki yıl geçti. Artık ne o eski Ediz, ne de ben eski Hülya’yım. Annem, Ediz için kötü bir şey düşünmedi ve söylemedi.»



Biraz sonra asistan:

– «Hülya Hanım, Ediz Bey sete buyurun!» dedi ve dinlenirken ayrı, yemek yerken ayrı yerlerde oturan «iki kırık kalp» projektörlerin ışıkları altında birbirini çılgınca seven iki insanın hayatını canlandırmaya başladı…

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 31. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir