Jayne Mansfield’ın Hatıraları

Feci bir otomobil kazasında hayata veda eden Hollywood’un şöhretli seks kraliçesi Jayne Mansfield, ölümünden sonra yayınlanmasını istediği hatıralarının ikinci bölümünde ilk ve ikinci evliliklerinin hikâyesini anlatmaktadır. Yıldız, ilk kocasından ayrılır ayrılmaz erkek güzeli Mickey Hargitay ile evlendiğini, onunla fiziki bakımdan anlaştığı halde fikren anlaşamadığı için çocuklarının babasız kalacağını bilerek ayrılmak zorunda kaldığını itiraf ediyor.






”Beğendiğim her erkeğe sahip olmak isterim.”

”Paul ile 13 Mayıs tarihinde evlendik. Ben bir gün önce okuldan diplomamı almıştım. Daha on dört yaşındaydım ama evlenebilmek için yaşımı büyütmüş, nüfus kâğıdıma on altı yaşında olduğumu kaydettirmişim. Nikâh pek sade geçti. Annem ile Paul’un annesi ve babasından başka, bir de teyzem törene gelmişti. Doğacak çocuğumun şerefini korumak için de Ocak ayında gizlice evlenmiştik.

İlk evliliğimin ilk gecesini hatırladıkça hâlâ kendi kendime gülerim. Paul ile bu geceyi Fort Worth kasabasındaki ‘Teksas Otel’inde geçirdik. Paul odamıza şampanya getirmişti. Ben de o kadar heyecanlıydım ki boyuna anneme telefon ediyor, odada olup bitenleri dakikası dakikasına anlatmaya çalışıyordum.






— «Şimdi şampanyamızı içiyoruz. Paul bana bakıp gülümsüyor.»

Biraz sonra tekrar telefonu açıp annemi aradım, «Şimdi de geceliğimi giyiyorum» dedim. Ama Paul’un öfkelenmeye başladığını da fark etmiştim. Nitekim annemle telefonda daha fazla bir şey konuşmama meydan bırakmadan öfkeyle ahizeyi elimden kaptı ve yerine koydu. Ama ben gene de her şeyi anneme anlatmaktan vazgeçmemiştim. Kocam derin bir uykuya daldıktan sonra yavaşça yataktan kalkıp telefonu açtım ve annemi aradım. Amerikalı delikanlıların çoğu gibi Paul da sevişme konusunda yaşından umulmayacak derecede cahil ve beceriksizdi. Ama evlendiğimiz zaman ben kocamdaki eksikliği pek fark edememiştim.






Paul, benim sinema artisti olmayı çok istediğimi biliyordu ve evlendikten sonra da bu isteğimi gerçekleştirmeme engel olmayacağını açıkça söylemişti. Fakat ben o günlerde çocuk doğurup ev temizlemek, yemek pişirmekten başka hiç bir işle ilgilenmiyordum. Evliliğimizin ilk üç yılında Paul ile ben tahsil hayatımızla evliliği bir arada yürütmek için azami gayret sarf ettik. Austin’deki Teksas Üniversitesine devam ediyorduk. Paul radyoculuk bölümünde ben de tiyatro bölümünde okuyordum. Fakat evli olmam beni bazı haklardan mahrum ediyordu. Meselâ okulun en güzel on kızı arasında benim de adım geçiyordu ama evli olduğum için bu çeşit müsabakalarda derece alamayacağımı bana resmen bildirmişlerdi. Zaten Paul da güzelliğimi teşhir etmemden pek hoşlanmıyordu. Girdiğim güzellik müsabakalarının hepsinde derece almam mümkünken Paul’un, «Bu kız benimle evlidir» diye müsabaka komitelerine açıklamalarda bulunması işlerimi bozuyordu. Bir keresinde Güney Kaliforniya Güzeli müsabakasına girmiştim ve mutlaka kazanacağımı umuyordum. Ama kocam bu kere de müsabaka komitesine sırlarımı açıklamaktan çekinmedi ve tabii ben de müsabaka dışı bırakıldım.






Çocuğumun oğlan olmasını istiyordum ama maalesef bu isteğim yerine gelmedi. Paul, küçük kızımızı pek sevmişti. Ona Jayne Marie adını koymamızı teklif etti, ben de ses çıkarmadım. Jayne Marie doğduktan sonra annemle babam bana gönderdiği harçlığı kestiler. Çocuğuma bakmak için çalışmak zorunda kalmıştım. Yapabileceğim tek iş ise mankenlikti. Fotoğrafçıların stüdyolarında yarı çıplak pozlar vererek Jayne Marie’nin masraflarını karşılamaya çalışıyordum. Bazı günler de üniversitenin heykel bölümünde modellik yapıyordum. Bir süre sonra heykel bölümüne rağbet o kadar arttı ki sınıfı büyütmek zorunda kaldılar. Evli ve çocuk sahibi olduğum halde erkeklerin benimle ve özellikle vücudumla ilgilenmeleri ümidimi arttırmıştı. Bu durumdan istediğim her erkeği rahatça elde edebileceğim meydana çıkmıştı… Hayatımın bundan sonraki devirlerinde vücudumun güzelliğinden en iyi şekilde faydalanacaktım.



Kocam askere gittikten sonra beni de kıtasının bulunduğu şehre aldırtmıştı. Diğer subay ailelerinin oturdukları mahallede küçük bir ev tutmuştuk. Subay eşleriyle dostluk kurmam hiç de kolay olmadı. Buna karşılık bölükteki asker ve subayların hepsinin bana karşı ilgi gösterdikleri, gözlerini vücudumdan ayıramadıklarını fark etmiştim.

Paul Mansfield ile evliliğimin uzun ömürlü olmayacağını biliyordum. Gerçekten de karşılaştığım her erkeğe sahip çıkmaktan hoşlandığım için üç kere evlendim, ayrıldım, bu arada da sayısız sevgilim oldu… Bazı kadınlar sadece belirli tiplerdeki erkeklerden hoşlanırlar. Ben ise bu konuda hiç bir ayırma yapmam. Karşıma çıkan her erkek benim için ilgi çekici bir insandır ve onu elde etmek için de her çılgınlığı yaparım. İkinci kocam Mickey Hargitay’la evlenmemin de sebebi budur.






Bir akşam ünlü yıldız Mae West’in erkek güzelleriyle yaptığı temsili görmeye gittim… Vücudunun güzelliğini geçim vasıtası yapan erkekleri görmeye sabırsızlanmıyordum.

O gece sahneye çıkan bir sürü erkek arasında bir tanesi fazlasıyla dikkatimi çekmişti. Mavi gözlü, kumral, iri yarı Herkül yapılı bir erkekti bu… Temsilden sonra adının Mickey Hargitay olduğunu öğrendiğim bu güzel erkeği masama davet ettim. Daha onunla konuşmaya başlar başlamaz, kararımı vermiştim. Hargitay’ı elde etmek için her çareye baş vuracaktım. O gece ayrıldıktan iki saat sonra Mickey evime telefon etti. Havadan sudan konuştuk… Ertesi sabah erkenden buluşmak üzere sözleştik…



İlk kocamdan ayrıldıktan beş gün sonra Mickey Hargitay ile Hollywood’un yirmi mil uzağındaki küçük bir kilisede evlendim… Artık Hollywood’un tanınmış yıldızları arasına girmiştim. Bu bakımdan nikâh töreni de birincisinden çok değişik oldu. Kilisenin önünde beş bin hayranım beni bekliyordu. Pembe bir gelinlik giymiştim. Daha sonra da evlenme yıldönümlerinde pembe gelinliğimi giymeyi adet edinmiştim.

Mickey Hargitay, fiziki bakımdan benim isteklerime tıpatıp uyuyordu, fakat fazla romantik olması, aramızda sık sık anlaşmazlıklara sebep oluyordu.



Düğünden sonra Dallas’a gittik. Annemle babam, kocamla benim şerefime bir ziyafet verdiler. Ertesi sabah Bayan Hargitay hüviyetine bürünmüş olarak kocamın kahvaltısını hazırlamak için mutfağa girdim. Mickey, benim pabuçlarımdan birine pembe şampanya doldurup içti. Ben de yağda yumurta pişirdim…

Evlilikte mutluluğa kavuşmak için eşlerin fizikî bakımdan birbirlerine uymalarının kâfi gelmediğini de ikinci evliliğimde anladım…

Zavallı Mickey’cik… Öyle iyi bir insandır ki… Beni de hâlâ sevdiğini ve ona dönmemi beklediğini biliyorum. Fakat 1963 yılında Meksika’da bir mahkemeden aldığımız boşanma kâğıdıyla her şey bitmiş oldu… Hayat böyledir zaten, hiç bir zaman geriye dönülmez…”

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 29. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir