Nilüfer Aydan Nihayet Rahata Erdi




Nilüfer Aydan, eskiden tanıdığımızı zannettiğimiz Nilüfer Aydan değil… Çok değişmiş… Yılmaz Duru ile evliyken tanıdığımız şahsiyeti silik kadın gitmiş bambaşka bir kadın gelmiş… İkinci kocası Halit Refiğ ile evliyken munis bir öğrenciye benzerdi. Halit ona hem kocalık, hem hocalık yapardı. Ne öğrendiyse ondan öğrendi. Şimdi de kullanıyor…

Hayatının üçüncü «devamlı» erkeği Yücel adında (soyadını saklıyor) Mersinli bir otomobil komisyoncusu… Otomobilciler arasında onun yaptığı işe «vitrincilik» derlermiş. Otomobilleri vitrine koyup satmak ve üzerinden komisyon almak… 26 yaşlarında kadar, tahsil derecesi belli olmayan bir delikanlı…






Macera şöyle başlar: Hani dokuz ay önce Nilüfer Aydan Kazablanka Gazinosunda sahneye çıkıp dans etmeye başlamış, eski işine tekrar dönmüştü ya? İşte o sırada, ablasının bir erkek arkadaşı Mersinli Yücel’i alıp gazinoya gelmiş. Nilüfer’i göbek atarken gören Yücel de güzel vücutlu dansöze vurulmuş… Aşk oku kalbini delince her gece çiçek göndermeye başlamış. Nilüfer de «Bana çiçek gönderme» dememiş… O günden sonra beraber yaşamaya başlamışlar…

Macerayı (çok gariptir) Halit Refiğ’in annesi İsmet Hanım da biliyor ve eski kayınvalide, eski gelinini «son derece sevdiği için» hala koruyor:



– «Belli olmaz, Yücel bıkar, bırakıverir… O zaman Aydan (Nilüfer’e yakınları böyle hitap ederler) ne yapacak? Sinemayı da, dansı da bırakmasın… Şimdiden çalışıp bir kenara para koysun. Zaten Çelik Palas apartmanında bir dairesi var. Biraz daha kazansın…» diyor.

Aydan’ın annesi (Halit Refiğ’in annesi gelmeden) bize bir sır verdi:

– «Yılmaz Duru da, Halit de kızımın parasını yediler! Onlar erkek mi? Yücel ise, evlâdım, ne cömert delikanlı… Buraya eniştesi geldi. Ablasının kocası… Bir de erkek kardeşi var Yücel’in… Aydan hakkında kötü şeyler duymuş: İki kocadan ayrılmış, dansöz, film oyuncusu ve bir çocuğu var… Ama onu yakından tanıyınca memnun oldular…»






Nilüfer Aydan’ın evine ilk gidişimde annesi ve eski kaynanası (Halit Refiğ’in annesi) İsmet Hanım vardı. Onlarla konuşmuştuk. İkinci gidişimde Nilüfer Aydan evde yalnızdı. Yücel biraz önce çıkmış, «Pontiac» arabasına atlayıp gitmişti. Müşterek evleri bolluk içindeydi. Önce bize şikayette bulundu:

– «Herkes istediği gibi yazıp söylüyor. Gerçek yazılsın da, iyi veya kötü olsun; razıyım. Bir kere, artık kimseden korkmuyorum. Önceleri Yücel’i evli sanıyorduk. Meğer hiç evlenmemiş. Ailesinden de çekiniyorduk. Onlar da bu beraberliği tasvip ediyor.»

Eski Nilüfer böyle değildi; ezik, korkak ve ürkekti. Şimdi açık açık meydan okuyor herkese… Sırtını paralı birine dayadığı için mi acaba? Sorduk:



– «Hayır!» dedi. Ama, «hayır» demesine rağmen bu büyük cesaret, kuvvet, meydan okuma tarzı bize garip göründü.

– «Filmcilikten tiksinti geldi. Halit’le evliyken farkında değildim. Yeşilçam’da herkes birbirinin boynuna sarılıp öpüyor, kapıdan çıkınca hemen o an çekiştirmeye başlıyor. Sonra bin bir entrika, bin bir dalavere… İğrendim o hayattan… İstediğimi ce yapamadım… İstediklerim… Büyük filmler, unutulmaz roller saire… Sonra dans ettim… Ama Yücel artık dans etmemi istemiyor. Öpüşmemek şartıyla filmlerde oynamama izin veriyor. Dokuz ayda bir kaç film yaptım. Halit’ten ayrıldığım zaman 12 film çevirmiştim. Dedim ya son günlerde pek hevesli değilim. Ama evlenmek diye bir şey konuşmadık aramızda… Seviyorum, seviliyorum, mutluyum…»






Nilüfer Aydan, içinde yıllarca çilesini çektiği yerli film dünyasından «kurtulmanın» verdiği rahatlık ve cesaretle, sözlerinde oldukça bol «çelişmeler» yaparak konuşmuştu. Dünyada tutunacak «bir sağlam dal» bulduğu için rahattı.

Şişli’de Halit Refiğ’in eski eşyaları arasında, küflü ve paslı bir kadın olmak üzereyken ayrılmıştı. Halit’ten aldığı bilgiden daima övünerek bahsediyor. Fakat ondan para bakımından bir rahatlık, ferahlık görmediğini—saklamak istemesine rağmen—gene de belli ediyordu. Hele annesi bu konuda hiç çekinmeden konuşuyor:



– «Eskiden iki kocasının kızıma yaşattığı hayatı biliyorsunuz. Siz bizim aileyi çok eskiden tanırsınız. Oh çok şükür, şimdi ancak rahata kavuştuk… Bir eli yağda, bir eli balda… İki tane hususi arabası var…»

Annesinin «havası» Nilüfer Aydan’da aynen mevcut… Eski boynu bükük Aydan, şimdi dimdik durarak konuşuyor. «Acaba bu Yücel adlı delikanlı şekil bakımından nasıldır?» diye düşünerek Polat apartmanından çıkıyorduk. Kapının önünde bir «Pontiac» durdu. İçinden esmer bir delikanlı inip içeri girdi.

Bize öyle geliyor ki yerli film dünyası Nilüfer Aydan’ı kaybetmiştir. Ama, Nilüfer Aydan da, hayatında ilk defa kişilik sahibi, mutlu bir kadın olmuştur.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 36. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir