Nuri Sesigüzel’in Heykeli Dikilecek
Son günlerde Nuri Sesigüzel'e bir heykel merakı geldi ki sormayın gitsin. Ne zaman boş vakit bulsa hemen bol heykelli bir yere koşup saatlerce bütün heykelleri hayran hayran seyrediyor. Onun için Nuri'yle konuşmak isteyen bütün plakçılar, gazino sahipleri, filmciler ya Resim ve Heykel Müzesine, ya da Gülhane Parkı'na gidiyorlar! Ondan sonrası kolay. Nuri'yi muhakkak bir heykelin dibinde yakalıyor ve tekliflerini yapıyorlar.
Aslına bakarsanız, o, bir-iki satırlık gazete haberini okuyana kadar, Nuri'deki heykel merakını pek hayra yormamıştık! Bugüne kadar mesut bir aile reisi olarak tanıdığımız Sesigüzel'in bahar ayında kırda, bayırda dolaşmasını yeni bir aşka bağlamıştık. Ama o gazete haberi, bizim hesabımızı altüst etti. Biraz haber alma isteği, biraz da sevinçle hemen Nuri'yi aradık. Telefona çıkan hanım, «Biraz önce çıktı efendim» dedikten sonra ilave etti. «Giderken, 'Ben Resim ve Heykel Müzesine gidiyorum,' dedi.
«İsterseniz» de laf mı? Hemen müzeye koştuk ve Nuri'yi elimizle koymuş gibi bulduk.
- «Hayırlı olsun» dedik. «Hemşehrilerin, heykelini dikiyorlarmış...»
Birden gözleri parladı, «Evet,» diye cevap verdi. «Bundan iki ay kadar önce geldiler ve 'Senin heykelini dikmek istiyoruz,' dediler. Bir sevindim, bir kıvandım ki, sorma.»
Hayranları, yıldızlar için «Fan Club» kurmaktan tutun da akla, hayale gelmeyen bin türlü şey yaparlar! Ama 'Heykelini dikmek' Türkiye'de ilk defa, bir ilçe halkı meşhur bir sanatçının heykelini dikmek için teşebbüse geçiyordu. Bunun sebebini merak ederek Nuri Sesigüzel'e çeşitli sorular sorduk. Sonunda iş anlaşıldı. Urfa'nın Birecik kazasında —Nuri'nin doğduğu ilçe— bir lise binası yapılmış. Bu bina için Nuri kesenin ağzını iyice açmış. (Hatta lisenin müzik odasına onun adını vermişler.) bu bir. Nuri her yıl Birecik'e gider ve hasılatı tamamen iiçeye bırakılmak üzere bir konser verirmiş, bu da iki. En önemlisi de Nuri Sesigüzel Türkiye çapında bir şöhret olduktan sonra bile Birecikli olduğunu unutmamış, yanına gelen her hemşehrisine elinden geldiği kadar (hatta bazen imkanlarını zorlayarak) yardımcı olmuş. Konuştuklarımızı dinleyen bir akrabası, bu 'üç' sebebe, bir dördüncüsünü ekledi. Moral değerlere fazlasıyla bağlı, sevdiği şöhretlerin özel hayatlarıyla, tıpkı kendi hayatiyle ilgilenirmişçesine ilgilenen Birecikliler, içlerinden çıkıp büyük bir şöhret olan ve adı hiç bir skandala karışmayan hemşehrilerine bir jest yapmak istemişler. İşte bu kadarmış ol hikaye! Biz de dinledik ve öylece naklettik...
Mısır'a gidip de Kavalalı Mehmet Ali Paşa'yla oğlu İbrahim Paşa'nın heykellerini görünce dayanamayıp:
«Vükela kabrine heykel dikelim şöyle yazıp
Ki: «Bunun hal-i hayatında yeri münhal idi
Sanmayın yevm-i vefatında bilindi kadri
Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi.»
diyen Şair Eşref, Nuri Sesigüzel'in heykelim görseydi ne derdi acaba? Onu bilemeyiz, ama yıllar sonra Birecik'te, Nuri Sesigüzel'in heykelini görenler, her halde, «Bu heykel, tevazuun, şımarmamanın, yardımseverliğin heykelidir,» diyeceklerdir.
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 22. SAYISI