Brigitte Bardot’un Dünya Umrunda Değil



Brigitte Bardot'nun aşk maceraları hakkında son zamanlarda dünya basınında yayınlanmış olan yazılara şöyle bir göz atarsanız, ünlü Fransız yıldızının maceralarının tarihin ünlü çapkını Kazanova'nın maceralarından pek de geri kalmadığını görürsünüz. Fransız sinemasının bu çapkın sanatçısı hiç kimseyi, hiç bir kuralı dinlemeden gönlünce yaşamaktan pek hoşlanıyor... Genç kadının bundan önceki maceraları da sinema dünyasında bir hayli ilgi uyandırmış, gazeteciler yıldızın özel hayatını okuyucularına anlatabilmek için onunla beraber dünyanın dört bucağını dolaşmışlardı...





Fakat Brigitte Bardot'nun maceralarının hiç biri İspanya düzlüklerinde geçirdiği macera kadar dünyada yankı uyandırmadı. Genç yıldızın taşıdığı soyadını hiçe saydığını, mesleki itibarını zedelediğini, gençlere kötü örnek olduğu onun aleyhinde sarf edilen başlıca sözlerdi...

Yıldız, televizyonda yaptığı bir konuşmada, «Ben istediğim gibi yaşarım. Gönlüm kimi beğenirse onunla sevişirim,» tarzında sözler sarf edince şimşekleri iyiden iyiye üzerine çekmişti... Hatta iş o kadara vardı ki, kadın teşekkülleri faaliyete geçip Brigitte Bardot'yu afaroz etmeye bile kalkıştılar. Bazıları onun bu davranışını şu şekilde yorumluyorlardı. «Brigitte Bardot'nun meslek hayatı artık sona erdi. Filmlerinde eskisi gibi başarı sağlayamıyor. Bu yüzden de serbest bir kadın hüviyetine bürünerek hayranlarının dikkatini çekmeye çalışıyor.»





Hani böyle düşünenler hiç de haksız değiller. Brigitte Bardot ne zaman bir film çevirmeye başlasa, arkasından hemen bir maceranın dedikodusu yayılmaya başlıyor, bu gürültü patırtı arasında filmle beraber o macera da sona eriyor. «Shalako» da da böyle oldu. Film setindeki aşk hikayesi gene Bardot adının dilden dile dolaşmasını sağladı.

Filmin çekimine başlanmadan önce Brigitte Bardot, rol arkadaşlarından Sean Connery ile tanışmak istemiş, daha aktörle merhabalaşır merhabalaşmaz samimi pozlarda resim çektirmeye başlamıştı. Sean Connery ile Brigitte sanki yeni tanışmamışlardı da kırk yıllık dosttular. Brigitte ile beyazperdenin James Bond'u arasında bir aşk macerasının başlaması pekala mümkündü. Sean Connery, Brigitte'e hayran kaldığını kimseden gizlemiyor, dedikodulara da aldırmıyordu. Fakat aktörün İtalyan asıllı eşi Diahe Cilento, hemen tedbirini aldı. Kocasının yanına geldi. Böylece Brigitte - Sean Connery macerasının alevlenmesini bekleyenlerin de hevesleri kursaklarında kaldı. Diane Cilento, kocasını Brigitte Bardot' ya kaptırmaya hiç de niyetli görünmüyordu.





Bütün dünya ünlü yıldızın ahlak düşünceleri, inançları, aşk maceraları, kocaları ve sevgilileriyle ilgilenmeye yeniden başlayınca Brigitte'nin de buna kızıp etrafına tekzipler yağdırması beklendi... Fakat ne gezer... Brigitte Bardot hiç oralı olmamıştı!... Genç kadın, her gün gazetelerde kendisi için en ağır ithamlarla dolu yazıların yazıldığını görüyor hatta dostlarının bile davranışlarını beğenmediklerini fark ediyordu... Bu durumda yıldızın hayatına biraz çeki düzen vermesi, dedikoduları tekzip edecek şekilde davranması hiç değilse eski dedikoduları unutturmaya çalışması gerekmez mi? Belki gerekmesine gerekir, ama Brigitte Bardot, dedikoduların kahramanı Brigitte Bardot gibi bir yıldız olunca iş tamamen değişiyor.



Genç yıldız, hakkında söylenenlerin bir kulağından girip öbür kulağından çıktığını, yazılan yazılara hiç önem vermediğini herkese açıklamaktan adeta zevk duyuyor... Son dedikodulardan sonra da Brigitte Bardot, 'Shalako' filminin setinde gazetecileri davet edip onlarla şakalaşarak hakkında yazılanlara hiç kızmadığını belirtti... Bu arada, tahminlerin tam tersine hayatından çok memnun olduğunu da defalarca anlatmaktan geri kalmadı... Gerçekten de Brigitte Bardot, etrafına neşe saçıyordu... Film çalışmalarına ara verildiği zamanlar herkes bir köşeye çekilip dinlenirken o İspanyol dansları yapıyor, güneş altında koşuyor, zıplıyor, şarkı söylüyor, gülüyor, güldürüyor, eğleniyordu. Sinemanın çapkın yıldızı bu davranışlarıyla «Dünya bana vız gelir, ben bildiğimi okumaktan vazgeçmem,» demek istiyordu sanki. Fakat günün birinde kocası Gunther Sachs, Brigitte'in yanma gelip de ondan hesap sormaya kalkarsa ne olacaktı? Yıldız, bunu şimdilik hiç düşünmemeyi tercih ediyor. «İnsan güldüğü, eğlendiği müddetçe yaşar,» felsefesine göre yaşıyordu ve bu hayat tarzından da son derece memnundu...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 12. SAYISI

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir