Savaş Filmleri Modası




1942 ve 1943 yıllarında Hollywood, gücünü harp filmlerine vermişti. İkinci Dünya Savaşının bütün şiddetiyle devam ettiği bu süre içinde durmadan harbin dehşetini ve korku içinde yaşayan insanların anlatan filmler çevriliyordu. 1942’nin en çok Oscar heykelciği toplayan filmi «Mrs. Miniver» bu modanın öncülüğünü yaptı. 1943’ün en başarılı filmi Humphrey Bogart‘ın «Casablanca»sı oldu.



Japonlar, Pearl Harbor baskınıyla İkinci Dünya Savaşı’nın adam akıllı kızışmasına sebep olmuşlar, bu arada Amerika Birleşik Devletleri de harp sahalarında Müttefik Devletlerin askerlerinin yanında yer almayı kararlaştırmıştı. Artık savaş dünyayı iyice sarmıştı… Bu durumda Amerikalı filmcilere de savaş filmleri hazırlamaktan başka yapacak iş kalmıyordu. Başlangıçta Hollywood serbest şehir ilan edilmiş, aktörlere istedikleri takdirde savaşa katılabilecekleri, fakat istemeyenlerin askere alınmayacağı tebliğ edilmişti. Bir tarafta savaşın aleyhinde olan aktörler aralarında durumu tartışırlarken, öbür tarafta da savaşa katılmayı vatan borcu bilenler çevirdikleri filmleri tamamlayıp cepheye gitmeye hazırlanıyorlardı…




Başlangıçta Hollywood filmcileri, harp filmleri çevirmeyi doğru bulmamışlardı. Savaştan bunalan insanları daha başka konularla oyalamak her halde akıllıca bir hareket, olacaktı. Ama bütün dünyayı saran savaş ateşine karşı da daha fazla ilgisiz kalmak doğru değildi. Nihayet Metro Goldwyn Mayer Şirketi «Mrs. Miniver» isimli film ile savaş filmleri kampanyasını açmış oldu. Bu filmde savaşın orta halli bir İngiliz ailesi üzerinde yarattığı etkiler anlatılıyordu. Bombardımanlar, çeşitli sıkıntılar içinde günlük hayatlarını devam ettirmeye çalışan Miniver ailesinin dramı, savaşın acı gerçeklerini gözler önüne sermekteydi. Mrs. Miniver rolünde Greer Garson, eşi rolünde Walter Pidgeon, küçümsenemeyecek derecede büyük başarı göstermişlerdi. Ailenin oğlu rolünde Richard Ney genç, gelin rolünde Teresa Wright oynuyordu. Miniver’lerin evinde saklanan Alman pilotunu ise o günlerin yakışıklı aktörü Helmut Dantine canlandırmıştı.




Mrs. Miniver’in yöneticisi William Wyler, kamerayı cepheye hiç götürmeden savaşın dehşetini seyircilerin gözlerinin önüne sermişti. Greer Garson, Mrs. Miniver rolünde bütün dünya kadınlarının ders almaları gereken bir cesaret örneği vermiş ve tabii Oscar armağanını hak etmişti. Kızıl saçlı yıldızın Oscar adayı olduğu açıklandığı zaman diğer adayların taraftarları, «Greer Garson’a Oscar heykeli değil, savunma bakanlığından cesaret madalyası vermeli» diyerek onun oyununu küçümsediklerini belirtmişlerdi.



Greer Garson’un rakipleri arasında en kuvvetlisi hiç şüphesiz ki Bette Davis idi. Son yıllarda Oscar adayı olması bir gelenek haline gelen yıldız, Paul Henreid ile beraber çevirdiği «Now Voyager» (Aşk Yolcuları) isimli filmde aşk yüzünden ıstırap çeken bedbaht bir kadını büyük bir başarıyla canlandırmıştı… Bu filmde Paul Henreid’in de oyunu Bette Davis’in ki kadar kuvvetliydi.






Sinemanın o devirdeki genç yıldızlarından Katherine Hepburn de «Woman of The Year» (Yılın Kadını) filmindeki oyunuyla Oscar adayları arasında yer almıştı. Rosalind Russell «My Sister Eileen» (Kız Kardeşim Eileen), Teresa Wright «The Pride of the Yankees» (Yankee’lerin Gururu)ndaki oyunlarıyla dikkati çekmişlerdi. Teresa Wright, aynı zamanda Mrs. Miniver’deki başarılı oyunuyla da sinema severlerin takdirlerini kazanmıştı… Ancak Oscar komitesi üyeleri, yılın en başarılı kadın artistini seçerken gene de büyük güçlüklerle karşılaşmayacaklarını biliyorlardı. Hepsinin kafasında aynı isim vardı: Greer Garson… Fakat erkekler için durum aynı değildi.



Mrs. Miniver’deki baba rolüyle Walter Pidgeon, «Random Harvest» (Unutulan Yıllar) daki başarılı oyunu için Ronald Colman, «The Pride of the Yankees» filmindeki oyunu için Gary Cooper ve «Yankee Doodle Dandy» filmindeki rolü için de James Cagney en başarılı aktör adayı seçilmişlerdi. Bunlardan Gary Cooper, daha önce «Sergeant York» (Çavuş York) isimli filmdeki oyunuyla Oscar kazanmıştı. Son filmindeki oyunu da «Sergeant York» daki kadar kuvvetliydi. Fakat gangster filmlerinin başarılı oyuncusu James Cagney, «Yankee Doodle Dandy» de öyle değişik bir tip yaratmıştı ki, komite üyeleri sonunda Oscar’ı ona verdiler.






Avrupa’da savaş bütün şiddetiyle devam ederken Hollywood’da filmcilerin şahane bir Oscar gecesi tertiplemeleri de beklenemezdi. Hatta bir ara armağanların doğrudan doğruya evlere gönderilmesi dahi düşünüldü. Fakat sonradan sade bir törenle bu meselenin halledilmesi gerektiği kanaatine varıldı.

Oscar gecesine gelen hanımlar en sade tuvaletlerini giymişlerdi. Hollywood kadınları ilk defa böyle önemli bir toplantıya sade bir kıyafetle ve az makyajla geliyorlardı. Gece de kadehler kaldırılırken armağan kazananların şerefine değil sulhun şerefine içki içilmesi kararlaştırıldı. Oscar adaylarından Bette Davis dostlarının ısrarlarına rağmen Oscar gecesinde hazır bulunmadı.



Gecenin kraliçesi tabiî Greer Garson’du. İsmi okunduğu zaman armağanını almak için sahneye doğru yürürken onu alkışlayanlara başıyla hafifçe selam verdi. Daha sonra da onu şöhrete ulaştıran ve armağan kazanmasında büyük payı bulunan William Wyler ile yan yana fotoğrafçılara poz verdi. Armağanlar dağıtıldıktan sonra da davetliler orada fazla oyalanmayıp evlerine döndüler. Walt Disney’in «Fuhrer’s Face» (Führer’in Yüzü) isimli karton filmi gecenin en çok sözü edilen eseriydi ve yaratıcısına gene bir Oscar kazandırdı.






Hollywood, korkunç savaşın dehşetine daha fazla seyirci kalamayacaktı… Avrupa’da cephelerde savaş bütün şiddetiyle devam ederken Hollywood stüdyolarında da harıl harıl cepheler kurulmuş, askeri makamlarla temasa geçilip çevrilecek savaş filmleri için yardım istenmişti. Artık herkes kahramanlık, savaş, ölmek, öldürmekten başka bir şey konuşmuyordu. Bu arada bazı Hollywood filmcileri, Amerikan Milli Savunma Bakanlığıyla da temasa geçmişler ve kahramanlık filmleri çevirmek konusunda anlaşmaya varmışlardı…



Fakat Oscar Komitesinin üyeleri masa başına geçip de yılın en başarılı sanatçılarını ve eserlerini seçmeye koyuldukları zaman propaganda ve savaş filmleri bir kenara atılmış geriye gerçekten büyük bir titizlikle çevrilmiş, sinema tarihinde iz bırakması gereken filmler kalmıştı… Bunların arasında en önemlisi «Casablanca» idi… Nazilerin Temerküz Kamplarından kaçan bir esir, karısı ve Alman polis şefi arasında geçen dram, yıllar boyunca sinema severlerin unutamadıkları başarılı bir film olmuştu… Humphrey Bogart, Paul Henreid ve Ingrid Bergman bu filmde başarılı oyun çıkararak birer Oscar’ı hak etmişlerdi ama komite üyeleri bu defa armağanların hepsini bir filme harcamaya da pek niyetli görünmüyorlardı…

Bu arada İkinci Dünya Savaşı ile ilgili filmlerden «Watch On The Rhine» (Ren Bekçileri) yılın en ilgi çekici eserlerinden biri olmuştu. Filmde rol alan sanatçıların hepsi de Oscar’a aday gösterilmişlerdi. Özellikle Paul Lukas, büyük bir oyuncu olduğunu bu film sayesinde ispat etmiş oluyordu…






Ernest Hemingway’in İspanya iç harbini anlatan «For Whom the Bell Tolls» (Çanlar Kimin İçin Çalıyor) isimli eseri kuvvetli kadrosuyla yılın diğer filmleri için tehlikeli bir rakipti… Gary Cooper, Ingrid Bergman, Katina Paxnou ve Akim Tamiroff, Hemingway’in romanının kahramanlarını beyazperdede adeta ölümsüzleştirmişlerdi…



Oklahoma’dan Hollywood’a gelen esmer, çıkık elmacık kemikli sevimli yıldız Jennifer Jones, «The Song of Bernadette» (Bemadette’in Şarkısı) isimli filmde ilk defa başrolde oynamıştı. Lourdes’li masum köylü kızını öylesine duyarak oynamıştı ki, karşısındaki ünlü rakibelerine rağmen Oscar Komitesi üyeleri en başarılı yıldız armağanını Hollywood’un bu adı hiç duyulmamış yıldızına vermeyi çoktan akıllarına koymuşlardı… David O’Selznick’in de desteklediği ve her bakımdan yardım etmeyi kararlaştırdığı bu zarif tavırlı yıldız Hollywood’un en ünlü yıldızlarından biri olmaya namzetti.



Bir yıl öncesinin Mrs. Miniver’i bu defa da sinema seyircisinin karşısına Madam Curie hüviyetiyle çıkmış ve bu ünlü kadın bilgini başarıyla canlandırmıştı… Joan Fontaine «The Constant Nymph» (Aşk Senfonisi)nde çocukluk çağından henüz çıkan genç kızın acı aşk dramını kusursuz canlandırmıştı… Birçok bakımlardan 1943’ün Oscar’ı da onun hakkıydı… Fakat Arthur Miller’in başarılı siyah-beyaz fotoğraflarıyla daha da cazip bir hale gelen «Bernadette’in Şarkısı» ve Jennifer Jones’un kusursuz oyunu Oscar komitesi üyelerini daha fazla çekiyordu.



Ünlü aktör Humphrey Bogart, Oscar gecesinin en neşeli davetlisiydi… Erkenden salona gelmiş ve masasını çeşitli içkilerle donatıp içmeye başlamıştı. Orkestra ile durmadan Casablanca filminin ünlü şarkısı «You Must Remember This» (Bunu Hatırlamalısın) isimli şarkıyı çalıyordu. Biraz sonra Ingrid Bergman, kocası Peter Lindstrom ve filmdeki rol arkadaşı Paul Henried ile beraber salona gelince kıyamet koptu… İkinci Dünya Savaşı’nın bu acıklı hikayesinin kahramanlarına davetliler büyük tezahürat yaptılar… Bu durumda yılın Oscar’larını «Casablanca»cıların toplayacağa benziyordu…



Ama maalesef biraz sonra isimler açıklanmaya başlanınca birçokları hayal kırıklığına uğradılar. Yılın filmi tabii «Casablanca» idi. En başarılı yönetici olarak «Casablanca» nın yöneticisi Michael Curtis Oscar armağanını kazandı. Yılın en başarılı yıldızı konusunda Komite üyeleri aralarında bir hayli tartışmışlar ve sonunda genç yıldız Jennifer Jones’a armağan verilmesi fikrini savunanlar bahsi kazanmışlardı. Ama maalesef Jennifer Jones, Oscar gecesinde hazır bulunamadı ve belki de meslek hayatının en önemli gecesini hayranlarından uzakta geçirdi… Daha sonraki yıllarda ise Jennifer Jones, Oscar gecelerinin en belli başlı simalarından biri olacaktı…



«Ren Bekçileri»nin başarılı aktörü Paul Lukas’a da armağan kazandığı telgrafla haber verildi… Böylece 1943’ün en fazla beğenilen iki sanatçısı hayranlarına tezahüratından mahrum kalmışlardı… Oscar toptancısı haline gelen Walt Disney, bu defa, armağanı Metro Goldwyn Mayer Şirketinin karton film yapımcılarına kaptırmıştı… Kısa metrajlı filmlerde ise ordu merkezlerinde hazırlanan propaganda filmleri armağan kazanmışlardı… Irving Thalberg armağanını da Hal B. Wallis kazanmıştı…



1942 YILININ;

EN BAŞARILI AKTÖR: James Cagney (Yankee Doodle Dandy)

EN BAŞARILI AKTRİS: Greer Garson (Mrs. Miniver)

EN BAŞARILI FİLİM: Mrs. Miniver (Metro Goldwyn Mayer)

EN BAŞARILI YARDIMCI AKTÖR: Van Herlin (Jonnny Eaşar)

EN BAŞARILI YARDIMCI AKTRİS: Teresa Wrighi (Mrs. Miniver)

EN BAŞARILI YÖNETİCİ: William Wyler (Mrs. Miniver)

EN BAŞARILI SENARYO: Arthur Wimperis, James Hilton, Claudine West (Mrs. Miniver)

EN BAŞARILI SİYAH-BEYAZ FOTOĞRAF: Joseph Ruttenberg

EN BAŞARILI SANAT YÖNETİCİSİ: Richard Day Joseph Wrighi (My Gal Sal)

EN BAŞARILI İÇ DEKORASYON: Thomas Little (My Gal Sal)

EN BAŞARILI FON MÜZİĞİ: Max Stciner (Now Voyager)

EN BAŞARILI ŞARKI: Irving Berlin (White Christmas)



1943 YILININ;

EN BAŞARILI AKTÖR: Paul Lucas (Watch on the Rıver Rhlne)

EN BAŞARILI AKTRİS: Jennifer Jones (The Song of Bernadette)

EN BAŞARILI FİLM: Casablanca (Warner Brothers)

EN BAŞARILI YARDIMCI AKTÖR: Charles Coburn (The More, the Merrıer)

EN BAŞARILI YARDIMCI AKTRİS: Katina Paxnou (For Whom the Bell Tolls)

EN BAŞARILI YÖNETİCİ: Michael Curtiz (Casablanca)

EN BAŞARILI SENARYO: Julius Setsin, Howard Koch (Casablanca)

EN BAŞARILI SANAT YÖNETİCİSİ: James Basevi , William S. Darling (The Song of Bernadette)

EN BAŞARILI İÇ DEKORASYON: Thomas Little (The Song of Bernadette)

EN BAŞARILI FON MÜZİĞİ: Alfred Newman (The Song of Bernadette)

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 27. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir