Süper Kadın Jane Fonda




Roma’nın en gözde semtlerinden en kenar mahallelerine kadar her yerde, herkesin ağzında bir tek isim var: Barbarella… 1960’ların, 70’lerin değil Milattan sonra kırk bin yılının kadınını temsil ettiği için herkesin gözü onda, kulağı onunla ilgili dedikodularda… Sokak kahvelerinden tiyatro kulislerine kadar her yerde, günün en fazla rağbet gören haberleri Barbarella ile ilgili dedikodular. «Barbarella bugün çıplak gezmekten üşümüş hastalanmış», «Barbarella, kocasıyla münakaşa etmiş», «Barbarella’nın başı ağrıyormuş, çalışmalara katılmamış»… Ve bunlara benzer bir sürü söylenti sıcak yaz günlerinde Romalıları meşgul edip duruyor.






Bir insan 1967 yılında 40.000’inci yılın kadını olma şansını elde edince, koskoca bir şehir halkının ilgisini üzerinde toplamasını da tabii karşılamak gerekiyor…

Bu, geleceğin, hem de pek uzak geleceğin kadını, Amerikan sinemasının genç yıldızı Jane Fonda‘dan başkası değildir. Ona bu unvanı layık gören de kocası Roger Vadim. Sanatçı karı – koca, son zamanlarda dünya basınında pek büyük ilgi gören «Barbarella» isimli çizgi romanı beyazperdeye aktarmak için kolları sıvamışlar, çalışıyorlar… Daha doğrusu Roger Vadim kollarını sıvamış, Jane Fonda ise iyice soyunmuş, hummalı bir faaliyet içinde filmi bir an önce tamamlamaya gayret ediyorlar…






Eşlerine kamera karşısında en cüretli çıplak pozları verdirmekle isim yapmış olan rejisör Roger Vadim, Jane Fonda’nın Barbarella rolünü oynamasını doğru bulmayanlara şu cevabı veriyor: «Barbarella rolünü oynamasını doğru bulmayanlara şu cevabı veriyor: «Barbarella bir roman kahramanıdır. Filmde onun hüviyetini değiştirmem doğru olmazdı. Sonra mesele sadece kamera karşısına çıplak kadın çıkarmaktan ibaret değil… Barbarella, hangi devirde, hangi yüzyılda olursa olsun, kadın neslini temsil etmektedir… Bu bakımdan benim Jane’i kamera karşısına sadece çıplak çıkarmak kastiyle hareket ettiğimi söyleyenler yanılıyorlar… Romanın kahramanı çıplak dolaştığı için Jane de filmi çevirirken sansürün imkan verdiği nispette soyunmak zorunda kaldı…»






Roger Vadim’in bu şekilde konuşmasına rağmen onun Jane Fonda’yı bu rolde oynatmasını doğru bulmayanlar var. «Haysiyetli bir erkek karısının çırılçıplak kamera karşısında görünmesine nasıl razı olur?» diyorlar. Roger Vadim ise: «Ben filmimde baş rolü en iyi şekilde oynayacak kadını seçmek zorundayım» cevabını veriyor, «en iyi tanıdığım ve özelliklerini bildiğim tek kadın karım… Onun bu rolde başarı sağlayacağına kanaat getirdikten sonra film çalışmalarına başladım…»

Jane Fonda’ya gelince, o da Barbarella rolünü oynamaktan pek memnun. Çıplak çevrilen sahnelerde üşümese bu filmin çekiminin aylarca devam etmesini isteyecek ama genç kadın çalışmalar sırasında da birkaç kere hastalandığı için işlerin bir an önce tamamlanmasını istiyor…






Barbarella, bir bakıma, günümüzün modern kadının idealindeki kadın tipi olarak da ayrıca ilgi çekiyor… Erkeklerin istediklerine boyun eğecek, onların hükmü altında yaşayacak yerde, onlara sözünü dinleten, erkekleri karşısında zavallı, çaresiz birer yaratık haline getiren bu ultramodern yaratık romanı okuyanlar kadar Jane Fonda’yı da etkilemiş. «Keşke bugünün kadını da Barbarella gibi olabilseydi» diyor, fakat Jane Fonda’nın stüdyodaki davranışlarını izleyenler onun sözleriyle hareketlerinin hiç bir zaman birbirini tutmadığını fark ediyorlar…



Ünlü İtalyan film yapımcısı Dino De Laurentiis, «Barbarella» konusuyla iki yıl önce ilgilenmiş fakat bu rolü oynayabilecek cürette ve aynı zamanda kabiliyetli yıldızı bulamadığı için projesinden vazgeçmişti… Roger Vadim’in aynı romanla ilgilendiğini duyduktan sonra ise hemen karar değiştirmiş ve Jane Fonda’ya bu ilgi çekici filmde başrolü oynamasını teklif etmişti. Jane Fonda eser hakkında hiç bir fikrinin olmadığını söylediği halde Roger Vadim, karısının namına teklife evet cevabını vermişti. Karı-koca Amerika’daki film çalışmalarını tamamladıktan sonra Roma’ya gelip çalışmalara başlamışlardı…

Büyük masraflarla meydana getirilen sette ve aylarca sürecek yorucu film çalışmalarının sonunda umulan başarının elde edilip edilemeyeceği şimdilik meçhul.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 34. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir