1967 Frankie’ye Uğur Getirdi
Evet, bugün Bing Crosby, müzik dünyasının en zengin iş adamlarından biridir. Plak şirketlerinden, televizyon şirketlerinden Bing Crosby’ye her yıl durmadan para yağar! Ve miktarı da her yıl biraz daha artar. Bing Crosby için artık ne paranın ne de mevkiin hiç bir önemi kalmamıştır… Ünlü şarkıcıya müzik dünyasının milyoneridir, dense yeridir. Fakat bu büyük kazanca rağmen, günümüzün müziksever gençleri için artık Bing Crosby’nin adı «eski bir şöhret» olmaktan ileri gidemiyor…
Halbuki, Bing Crosby'den birkaç yıl sonra Amerika'da ismini duyurmaya başlamış, yani en az Bing Crosby kadar eski olan Frank Sinatra, bugün elli yaşını da aştığı halde günümüzün genç şarkıcılarıyla rahatça boy ölçüşebiliyor. Ünlü şarkıcının adına, dünyanın dört bir köşesinde yayınlanan «en sevilen şarkıcılar» listesinde bir hayli sık rastlıyoruz... Şöhretin zirvesine ulaştığı halde mesleğe olan aşkı bir türlü sönmeyen Sinatra, bugün ilerlemiş yaşına rağmen durmadan çalışıyor, didiniyor. Paraya mı ihtiyacı var? Hayır... Şöhrete mi ihtiyacı var? Hayır... Gençlik yıllarında kazandığı şöhret Frank Sinatra'ya da çocuklarına da hatta torunlarına da yeter!... Ama ünlü sanatçı her şeye rağmen gençlik yıllarındaki çalışma temposunu yavaşlatmak şöyle dursun, bilakis hızlandırarak genç meslektaşlarını gölgede bırakmak için olanca gücüyle çalışıyor.
Bundan birkaç yıl önce, Frank Sinatra da meslektaşı Bing Crosby gibi şöhretini kaybetme tehlikesiyle karşılaşmış, Elvis'ler, Beatle'lar, Rolling Stone'lar Frank Sinatra'nın tatlı sesini müzikseverlere unutturmuşlardı, işte bunun için 1967 yılı Frank Sinatra'nın meslek hayatının altın yılı olmuştur diyebiliriz... Şarkıcının «Strangers in the Night» isimli parçayla listelerin başında yer alı vermesi, bütün dünyada ilgiyle karşılandı... Frank Sinatra'nın sadece şarkıcılıkta değil, aktörlükte de şansı adamakıllı açılmıştı... 1953 yılında «İnsanlar Yaşadıkça» filmiyle Oscar Armağanını kazandığı zaman bile birçokları onun aktörlüğüne dudak bükmüşler, Sinatra'nın rol yapmasının zoraki olduğu kanaatine varmışlardı. Fakat 1967 yılında Frank Sinatra dünyanın en şöhretli aktörleriyle beraber film başına bir milyon dolar almaya başlayınca durum değişiverdi... Artık Frankie'nin aktörlüğüne kimse dudak bükmüyordu.
Bundan bir süre önce Las Vegas'ta milyarder filmci Howard Hughes'le açıkça mücadeleye girişen Sinatra'nın bu esrarengiz iş adamı karşısında uğradığı mağlubiyet hariç, giriştiği herhangi bir işte başarısızlığa uğradığı bugüne kadar görülmedi... Sinatra'nın plak şirketleri, film şirketleri, otelleri, gazinoları var... Şarkıcılık ve aktörlükten başka film rejisörlüğü de yapıyor... Plakları, dünyanın her köşesinde kapışılıp milyonların üstünde satış yapıyor... İşte bunun için bugün Amerika'da, müzik ve sinema dünyasında en çok sözü geçen şahsiyetlerden biri de şüphesiz Frank Sinatra'dır... Herhangi bir cemiyet menfaatine bir konser tertipleneceği zaman idareciler önce Frank Sinatra'ya haber verirler... Eğer o bu konsere katılmayı kabul ederse, diğer şöhretler de sırf Sinatra'nın izinden yürümüş olmak için seve seve konsere katılacaklarını bildirirler... Peşinden kalabalık halk kitlelerini sürüklemesini gayet iyi bilen Frank Sinatra için Amerika'nın müteveffa başkanı Kennedy şöyle demişti:
- «Eğer Sinatra yardım etmeseydi, ben seçimleri zor kazanırdım...»
Böylece Frank Sinatra'nın Amerika'da büyük bir nüfuz sahibi olduğu, ilerleyen yaşına rağmen genç şarkıcılarla boy ölçüşebilecek güçte idealist bir sanatçı olduğu açıkça anlaşılıyor.
Frank Sinatra'nın 1967 yılı içinde çeşitli televizyon programlarında yetmiş beş milyon dolar kazandığı tahmin ediliyor. Bugüne kadar televizyondan bir yıl içinde bu kadar çok para kazanan bir sanatçıya rastlanmadığı muhakkak... Ünlü şarkıcı - aktörün bir yılda bütün işlerinden kazandığı paranın tam olarak miktarını bulabilmek güç... Para kazanma sanatını çok iyi bilen Frank Sinatra para harcamada da çok ustadır. Bel-Air, Palm Springs, Londra, New York ve Acapulco'da olmak üzere beş tane villası vardır. Arkadaşlarının ortaklaşa kurmak istedikleri işlere de hiç çekinmeden gözü kapalı milyonlarca dolar para yatırır. Evindeki eşyanın, otomobillerinin, gece kulüplerinde harcadığı paranın ise hesabını değil başkası, kendisi bile bilmez.
1967 yılı her bakımdan Frank Sinatra için gerçekten çok uğurlu bir yıl oldu... Hem müzik, hem ticaret, hem de film alanında. Ünlü sanatçı bir filmi bitirmeden öbürüne başladı ve gene bu yıl içinde pek çok teklif aldı... Sinatra bunları düşünerek, «1967 yılı benim altın yılım oldu» diyor... Yalnız bu altın yılı gölgeleyen minimini bir bulutçuk var: Karısı Mia... Kızı yaşındaki genç eşiyle çok iyi anlaşabileceğini zanneden Sinatra başlangıçta kılıbık koca hüviyetini benimsediği için 1967 yılının ikinci yarısını çeşitli endişeler içinde sıkıntıyla geçirdi...
Bir kere Mia Farrow, kocasına gereken ihtimamı, sevgiyi göstermiyor, evli bir kadın olduğunu unutup genç kavalyeleriyle dilediği gibi dolaşmaktan geri kalmıyordu... Mia düğün pastasını kestiği andan itibaren, Sinatra'nın yıllar yılı titizlikle ayak uydurduğu gelenekleri de birer birer yıkmaya başlamıştı... Üçüncü evliliğinde büyük bir hayal kırıklığına uğradığı anlaşılan Frank Sinatra, 1968 yılı içinde evlilik hayatını da düzene sokmak için bazı çarelere baş vurmak zorunda kalacağa benziyor.
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 45. SAYISI