Aile Reisi Selçuk Ural

Artık ne Tülin Elgin’ler, ne Devlet Devrim’ler, ne Ceyhan Cem’ler, ne şu, ne bu. Hepsi geride kaldı. Selçuk Ural için. 20 ekim 1967’den beri bütün çapkınlık defterlerini kapadı, aşklara, maceralara bir son verdi.





20 ekim 1967 Selçuk Ural ile terzi Mualla'nın kızı Canan'ın nişan tarihleridir. Üç aylık bir flört devresinden sonra kız tarafının ağır basması üzerine nişan halkaları bir anda genç sevgililerin parmaklarına takılı vermişti. Gerçekten birbirlerini seviyorlardı. Daha ilk gün her ikisi de geçmişin kötü günleri unutacaklarına söz verdiler. Ve hemen nikah hazırlıklarına giriştiler.

17 kasım cuma günü bütün takvimlerde «Bu akşam kandildir» cümlesi yazılı idi. Müslümanların bu kutsal gününde iki Müslüman dünya evine girmeyi kararlaştırmıştı. Terzi Mualla’nın evinde Selçuk - Canan çifti yıldırım nikahı ile «Bir ömür boyu» dileğiyle, hayatlarını birleştirdiler.





Selçuk Ural 1945 yılının son gününde dünyaya gelmiş. Lise öğrenimi sırasında «Viking» 1er adlı topluluğu ile müzik çalışmalarına başlamış. Fakat hem ailesinin, hem de okulun baskısı yüzünden bir yıl mikrofonu eline alamamış. Bakmış ki olacak gibi değil, tahsil defterini kapatıp «Vokal Mini» adlı topluluğu kurmuş. Bu arada Ankara Devlet Tiyatrosuna girmiş. «Vokal Mini» nin dağılması üzerine de o yılların ünlü topluluğu Jüpiter'leri kurup profesyonel olmuş.





İstanbullu müzikseverler Selçuk Ural'a bundan dört yıl önce hoş geldin dediler. Şerif Yüzbaşıoğlu orkestrası ile sahneye çıkan yakışıklı şantör, kısa zamanda İstanbullu müzikseverlere kendini sevdirdi. Bunda günün sevilen melodilerini repertuvarına almasının büyük payı oldu... Bütün yeni parçalan hemen öğreniyor ve dinleyicilerine tatlı sesiyle veriyordu. Selçuk Ural bir yıl sonra Şerif Yüzbaşıoğlu’ndan ayrıldı. Tek başına çeşitli lokallerde Show yapmaya başladı. Bir süre sonra film yıldızlan ile olan aşkları dillerde dolaşmaya başladı. Adı iğfal davalarına karıştı. Mahkemelere düştü. Ve sonunda Tanrı, Selçuk Ural’a acımış olacak ki, karşısına Canan'ı çıkardı. Yeni evliler, evlendiklerinden bu yana bir kere olsun patırtı etmemişler. Gül gibi geçinip gidiyorlarmış. Canan bunun sebebini, Selçuk'un erine bağlı bir erkek olmasında buluyor. Selçuk Ural ise karısının anlayışlı hareket etmesinde. Şimdi gelin, Canan Ural'ın şöhretli eşini nasıl gördüğünü öğrenelim:





- «Selçuk benim için ideal bir koca. Evine son derece bağlı. Beni katiyen ihmal etmez. Mantıklıdır. Maceraperest hayatı terk etti. Nişanlandığımızdan bu yana aile dışı hiç bir davranışını görmedim. Ayrıca bana da çok bağlı. Selçuk'un en sevdiğim tarafı hiç yalan söylememesidir. Her şeyi, kötü dahi olsa açıkça söyler. Tabii bu arada bazı şikayetlerim de yok değil. İlki çok az yemek yemesi. Sanki adet yerini bulsun diye sofraya oturuyor. Aşın kıskanç oluşu ise ikinci şikayetim. Ama üzerinde durmuyorum. Selçuk ne de olsa bir erkek. Siz Selçuk'u dışarda pırıl pırıl görüyorsunuz değil mi? Tertemiz. Gelin bunu bir de bana sorun bakalım. Selçuk o kadar pasaklıdır ki, bazen gömleği yere düşer de onu yerden kaldırmak şöyle dursun, üzerinde ayakkabı ile dolaşır. Elbisesinin hemen her gün bir tarafı sökülür. Bütün bunlara rağmen Selçuk'um eşi bulunmaz bir insan, bir kocadır.»

Kayınvalidesinin düşünceleri de Canan Ural'ınkilere uyuyor. Damadını çok seviyorlar.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 4. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir