“Dişi Kurt” Sahnede



Balkonun kenarına siyah eldivenli bir el uzandı. Onu bir ikinci el takip etti. Sonra ağır ağır, bir karaltı kendini yukarı çekti ve bir tüy hafifliğiyle içeri atladı. Gölgelere sığınarak usul usul ilerledi. Balkonun camlarını yokladı. Bir, iki kurcalama usta bir el hareketi, kapalı kapının açılmasına yetmişti. Gölge, geldiği gibi usulca içeri süzüldü. Az sonra, becerikli parmaklan şifreli bir kasanın kapağını açıyor ve içindeki paralar birkaç saniyede sahip değiştiriyordu.





Bu, Fransa’da yeni çevrilmeye başlanan filmden bir sahneydi. Prodüktör, seyirciye Arsen Lüpen - James Bond arası bir gösteri sunmak istemiş ve yep yeni bir tip yaratmıştı. «Dişi Kurt» tu bu tipin adı; işin ilgi çekici tarafı bir kadın tarafından canlandırılıyordu. Son defa «Kayıp Topraklar» isimli filmde başrolü oynayıp büyük sükse yapan Daniele Gaubert’ti «Dişi Kurt» u oynayan...





Konusuna gelince; «Dişi Kurt» Françoise Dilmont adında 23 yaşında, son derece güzel bir genç kızın başından geçen maceraları canlandırmaktadır. Ve bu maceralar, belki de Arsen Lüpen'i heyecandan titretecek, James Bond'u ürkütecek ve seyirciye ölümle daimi bir yarış halinde imiş hissini verecek kadar hareketlidir.





Güzel Françoise, küçük yaştan beri bir sirkte annesinin dublörlüğünü yapmıştı. Trapez üzerindeki numarası, erkek, kadın bütün seyircilerin soluklarını kesiyordu. Bir kaza sonunda anne ve babasını kaybeden Françoise, onlardan kalan mütevazı bir mirasla geçinmeye ve bu arada bir emlak şirketinde sekreter olarak çalışmaya başladı. Şirketteki görevi onun bir çok müessese ile temas etmesini ve bir çok insan tanımasını sağlamıştı. Françoise, görünüşte son derece sakin ve cana yakın bir kızdı. Fakat gece olur olmaz, kızıl maskeyi andıran ve yalnız gözlerini açıkta bırakan tek parçalı siyah mayosu ile vurguna çıkıyordu. Cüreti sonsuzdu, ustalığına ise diyecek yoktu. Çalıştığı emlak şirketi sayesinde en lüks binaların giriş çıkışlarını öğrenmişti. Cambazlıktaki mahareti sayesinde de en çetin engelleri aşıp soygunlarını tertipleyebiliyordu.



Fakat her mutluluğun bir sonu vardır: Dişi Kurt bir gün kendisinden daha becerikli bir polisin eline düştü. Şimdi, adaletin pençesinden kurtulabilmek için, polisin hesabına diplomatik dokunulmazlığı olan bir esrar kaçakçısını takip etmesi gerekiyordu. Ancak Dişi Kurt, bu arada aşkı da tatmıştı. Ve, bir an önce bu kirli işlerden sıyrılmak istiyordu. Ama, ne mümkün. Aşkla ölüm, para ve ihanet arasında yapacağı seçim onun son şansıydı.



Çaresiz kalan Françoise, engin bir mutlulukla sarıldığı adamın kollarından sıyrıldı ve karanlık bir gecede, şiddetli yağmur altında hayatının en zorlu macerasına atıldı.

Şimdi Fransa Dişi Kurt'ta, Brigitte Bardot, Michele Mercier gibi bir yıldızın Daniele Gaubert'in doğumunu alkışlamaya hazırlanmaktadır. Dişi Kurt, Daniele Gaubert'in yanı sıra genç ve cüretli rejisör Edouard Logereau’yu da şöhrete ulaştıracaktır.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 21. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir