Yeşilçam’ın Unutulmaz Filminde 3 Hadise Oldu



Suat Sadıkoğlu'nun Ortaköy'deki yalısına girdiğim zaman büyük bir masanın etrafında dört kişi oturmuş, zengin sofrasında yemek yiyordu. Beyaz saçlı erkek ile karşısındaki kadın 55 - 60 yaşlarında kadar gösteriyordu. Masanın diğer yanlarında ince, uzun bir delikanlı ile kız kardeşi yer almıştı. Ortada çiçekler ve kenarlarda tabaklar. Bir yandan önündeki eti kesip yiyen yaşlı erkek, bir yandan da konuşuyor: «Nikahı bizim Müjgan teyzenin evinde yapalım. Daha iyi olmaz mı?» diye soruyordu.



Genç erkek, siyah elbiseli ihtiyar kadına: «Çok iyi olur anneciğim. Buna çok sevindim!» diyor ve hemen arkasından teşekkür ediyordu.

Bu sahne, «Kadın Asla Unutmaz» adlı filmin bir bölümüydü. İngiliz lordlarına benzeyen yaşlı erkek, yerli sinemada «jönprömiye» rolerini bıraktıktan, daha doğrusu Yeşilçam'ı bıraktıktan 18 ay sonra tekrar «kürkçü dükkanına» dönen Ahmet Mekin'di. Yanındaki delikanlı ise Ediz Hun... Ya Ediz Hun'un «Anne!» dediği artist?...





Hemen söyleyelim, bu filmde Ediz Hun'un annesi rolüne girmek için makyaj yapan, kaşlarını, kirpiklerini, hatta dudaklarını bile beyazlatan kadın, 17 yaşındaki Selma Güneri'den başkası değildi. Selma Güneri, yerli filmcilikte ilk defa ihtiyarlıyor ve tam 33 yıl birden yaşlanıp 50 yaşına giriyordu. Biz de bu sahneyi gördükten sonra «bir yaşıma daha girdim,» diyerek hayretimizi belirttik. Filmin rejisörü Orhan Aksoy, «Senaryoyu ben yazdım,» dedi. «Ediz Hun, filmin başında bıyıklı ve yaşlıydı. Ama rol icabı öldü ve kendi oğlu rolünde tekrar karşımıza çıktı. Ediz'in bu filmdeki sevgilisi H. Koçyiğit.»



Biraz sonra sarı yağmurluğu içinde Hülya Koçyiğit kamera karşısına geçmişti. Ediz Hun'un «masa sahnesi» bitmiş, başka bir sahne başlamıştı. Tam bu sırada içeriye Fenerbahçe'den temmuz transferi için 80 000 lira alan futbolcu Selim Soydan geldi. Nişanlısı, yalının birinci katında çalışırken Selim Soydan yukarıya, Suat Sadıkoğlu'nun balkonlu salonuna çıktı. Biraz sonra elbise değişmek ve sırasını beklemek için yanımıza Ediz Hun geldi. Hülya Koçyiğit'in yeni nişanlısı Selim Soydan ile, bir zamanlar Hülya ile evlenecekleri yazılıp çizilen Ediz Hun'un yan yana gelmesi, yerli sinema seyircileri ve okurları için cazip bir manzara teşkil ediyordu. Foto muhabirimiz bu müstesna «mülakatı» kaçırmadı ve deklanşöre arka arkaya basarak 5 pozla bu «yakınlığı» tespit etti. Selim Soydan, yandaki Batanay Restoranda çalışan garson tanıdığına kaşar peynirli ve yağlı sandviç ısmarlamış. Bir tabak içinde gelen sandviçlerden birini hemen «eski rakibi» Ediz Hun'a ikram etmek centilmenliğini ve nezaketini göstermişti. Fakat resminin çekildiğini fark eder etmez bir tuhaf oldu. Önce «büyük politikasıyla» düşündü. Sonra, Hülya'nın kız kardeşi Feryal Koçyiğit'le (setlerde daima ablasının yanındadır) birkaç gizli cümle konuştu. En sonra, ağır ağır yanımıza geldi. Kimsenin duymayacağı bir şekilde kulağıma fısıldadı: «Aman abi foto muhabiri resmimi çekti. Bilirsin ben setlere hiç gelmem. Aman resmim çıkmasın. Benim için hiç iyi olmaz!»





Birkaç teselli cümlesi söyleyip aşağı indim.

Selim Soydan ile Ediz Hun'un birbirlerine davranışları, iki taraf da Hülya'nın mazisinde geçen yakın arkadaşlığı bildiği için, aşırı nezaketle dayanıyordu. Yeşil sahalarda kendine yer yapan futbolcu Selim, Yeşilçam'da da dostluk kurmak için, sinema yazarından prodüktöre, rejisöre kadar iltifat ediyor, Yeşilçam'ın kanunlarını öğrenmek için elinden geleni ardına konuyordu.



Selim'e, «Kampta olmadığın zamanlar her gün sete gelip oturuyor ve işi bitince Hülya'yı kendi arabana bindirip götürüyorsun kardeşim! (Sarmaşık Gülleri) filminde de bu, böyle oldu, (Kadın Asla Unutmaz) filminde de... Sadece alıp gitmekle kalmıyor, elbiselerinin ve bavullarının taşınmasına da yardım ediyorsun. Üstelik 'artist annelerinden' birlikte şikayet ettik, 'Hülya'nın idaresini ele aldığını ve para, film, angajman işlerini konuşmaya yetkili olduğunu' da sen söyledin,» diyecektim. Ama, Hülya Koçyiğit'in o günkü rolü bitmişti, gitmek üzereydi. Tam bu sırada Saner Film firmasının temsilcisi ve işletme müdürü Yılmaz Tümtürk geldi. Yeni bir film için Selim'le konuşmak istiyordu. Bu filmde Hülya Koçyiğit oynayacaktı tabii... Bir köşeye çekildiler; rol, senaryo, rol arkadaşları ve en sonunda alınacak ücret meselesi konuşuldu. Bu görüşme esnasında Hülya, iki erkeğin gayet yakınında oturuyor ve konuşulanlara katiyen müdahale etmiyordu. Sonunda konuşma bitti ve film setine gelen Saner Film temsilcisiyle birlikte ayağa kalkıp sokağa çıktılar. Bu arada, Selim, fotoğrafının çekilip çekilmediğini kontrol etmek için dönüp dönüp arkasına bakıyordu. Melek Koçyiğit'ten, «Hülya'nın idaresini» devralan futbolcu Selim Soydan, başarılı bir menajer, ince politika sahibi bir «emprezaryo» hüviyetinde karşımıza çıkıyordu. Fakat, ne düşünüyorsa düşünüyor, setlerde, hele Ediz Hun'la birlikte fotoğrafının çekilmesine sinirleniyordu.

Biz bunun sebebini anlayamadık. Siz anladınız mı?

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 27. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir