Ediz Hun Sakal Bıraktı



«Sinekli bakkal» daki hakiki bıyık He takma sakallı Peregrini rolü Ediz Hun’a uğurlu geldi. Sadece keçi sakallı, pos bıyıklı bir Katolik papazı olmakla kalmadı, kendine «İyi oyuncu» da dedirtti... Şimdi «kız öpen jön» lüğü bırakan Ediz, bir taraftan saçlarını kısaltırken, sahici bıyık ve sakalını da uzattı.





Onu Yeniköy sırtlarında «Gönüllü Kahramanlar = Kanlı Aşk» isimli filimde çalışırken görünce ne yalan söyleyelim önce tanıyamadık. Sakal onu bambaşka bir insan yapmıştı. Yanında Yılmaz Köksal, Naci Erhun (Fransız Naci) ve SES 1968 Sinema Artisti Yarışması üçüncüsü Aykut Bora vardı.

Filmin konusu, 19'uncu yüzyıl sonlarında, OsmanlI İmparatorluğu hakimiyetindeki Sırbistan'da geçiyor. Ediz'in adı «Yüzbaşı Kemal»... Önce yeni «çehre» sinden söz açtık. Sonra özü Ediz Hun'a bıraktık. Bakın ne diyor:





- «Antalya Festivali'ne hazırlanıyoruz... 30'uncu gündür, hala çalışıyoruz. Fethiye'ye 18 martta gittik. 8 nisanda döndük. Oradaki Şövalye Adası'nda çalıştık. Evimi kasımda aynı yerde yaptırıyorum. Etrafa bakınca Domuz Adası, Köçek ve Hacı Halil Adası, Tersane Adası, Kızılada görünüyor. Gördüğüm en güzel yer. Hayatımı, daha doğrusu ihtiyarlık günlerimi orada geçireceğim. Fethiye'de bol bol Akya balığı, ahtapot yahnisi, mürekkep balığı tavası yedik. Karidesleri ise nefisti.»





«Biz Fethiye'de 15 000 kişinin İstiklal Harbi'nde terkettiği Kaya Köyü'nde çalıştık. Bu köyün insan üzerinde korkunç bir etkisi var. Ya 300 metrelik Küçük Kargı Köyü yarları?... Ben Fethiye'ye «aydınlık insanlar ülkesi» diyorum' Bu filimde romantik jönlüğü bıraktım, sakal bırakıp 'realist' jön oldum. Tıpkı Allahaısmarladık'taki gibi.»

«Allahaısmarladık» deyince ikimizin de aklına, o filimde ilk defa beraber oynadığı Seme Özcan gelmişti. Sustuk. Setten çağırdılar. Konuşmamız kesildi.



Ediz, kamera karşısına geçti. «Baba evine dönüş sahnesi» çekiliyordu. Evi Sırbistan'da. Annesi Nezihe Güler, babası Selahattin İçselökız, kardeşi Gülten Ceylan. Uzun provalardan sonra sahne çekildi. Filmin rejisörü Tunç Başaran, «Bu gidişle filmi 35 günde zor bitireceğiz,» dedi. «Ses mecmuasından gelmiş iki oyuncunun, 1963 yılı birincisi Ediz Hun ile, 1968 üçüncüsü Aykut Bora'nın yan yana oynaması güzel bir tesadüf oldu. Aykut çok 'suples' i olan, istidatlı bir çocuk. Yakında iyi bir karakter oyuncusu, hatta jönprömiye olacak.»





Ediz Hun ise Aykut için şöyle diyordu: «İyi çocuk... Kabiliyetli...»

Filim setinde bulunan herkes Ediz'i, genç meslektaşına yardım ettiği için övüyordu. Bunu kendisine söylediğimiz zaman, «Elimden geleni yaptım,» diye gülerek cevap verdi. «Hem nasıl yardım etmeyeyim, ne de olsa aynı mecmuanın çocuğuyuz.»



Öğlen tatilinde Yeniköy'deki sahil gazinolarına indik. Ediz Hun, Osmanlı yüzbaşısı rolünde, kaputu, kalpağı ve hele onu bambaşka bir hale getiren sakalı ile bir kat daha yakışıklı olmuştu. Yeni- köylü genç kızlar ünlü jönprömiyeye baktılar, sonra biraz kendi aralarında, biraz da bize duyurarak, «AAA, kardeş, Ediz Hun ne kadar güzelleşmiş? Vallahi hiç yakından görmemiştim. Sinema perdesinde gördüğümüzden daha güzel. Hele sakal ne güzel yakışmış, hep sakallı olsa,» dediler.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 18. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir