Filmcilerin Balosu’nda



Prodüktörler Cemiyeti balosunda, yerli sinemanın birçok şöhretleri bir araya geldi. Beş ünlü sinema yıldızının, hayranlarıyla yemek yemek için açık artırmaya çıkarılması, gecenin en sürprizli olayı idi. Selda Alkor, Sezer Güvenirgil, Hülya Darcan, Zeynep Aksu ve Figen Say’ın yanı sıra, Cüneyt Arkın da açık artırmaya çıkartıldı.

«1968 SES Sinema Artisti Yarışması»nda ilk üç dereceyi alan kız ve erkek yıldız namzetleri. Prodüktörler Cemiyeti’nin ananevi yıllık balosunda ilk defa halk karşısına çıktılar ve salonu dolduran davetliler tarafından çılgınca alkışlandılar.





18 mart gecesi Hilton salonlarında yapılan Prodüktörler Cemiyeti'nin balosu, geçen yıl yapılandan çok daha renkli, çok daha haraketli geçti. Türk beyazperdesinin eski, yeni birçok şöhretinin baloya gelmesi doğrusu geceyi hayli renklendirdi. Balo değil sanki bir şöhret resmi geçidiydi.





Kimler yoktu ki baloda? İzzet Güney, Kartal Tibet, Cüneyt Arkın, Tunç Oral, Murat Soydan, Senih Orkan, Öztürk Serengil yerli sinemanın erkekler cephesini teşkil ediyordu. Selda Alkor, Sezer Güvenirgil, Hülya Darcan, Figen Say, Zeynep Aksu ve Sibel Göksel kadın yıldızları; Yurdaer Doğulu, Birsen Armağan, Juanito, Muhittin Paydaş da müzikçileri... Filiz Akın hasta olduğu için, Fikret Hakan, Fatma Girik, Süleyman Turan, Esen Püsküllü, Devlet Devrim,Tugay Toksöz İstanbul dışında bulundukları için baloya gelememişlerdi.





Balo için pek «dört başı mamur» geçti diyemeyiz. Ufak tefek bazı aksaklıklar olmadı değil, içlerinde Ekrem Bora ve Nilüfer Koçyiğit’in de bulunduğu yerli sinemanın birçok şöhreti baloda yer bulamayıp geri döndü. Türk sinemasında başı çeken izzet Günay, Kartal Tibet gibi şöhretler, en arka masalarda oturmak zorunda kaldılar. Ama bütün bunlar hep tecrübesizlikten ileri gelen hatalardı. Her halde gelecek yıllarda bunların önü alınacağını umarız.





SES bu balonun şeref misafiriydi. 1968 sinema artisti yarışmasının birinci, ikinci ve üçüncüleri ilk defa bu baloda halkın huzuruna çıkarıldılar. Bugünün şöhretleri baloya, yarının şöhretlerini alkışlamak, onlara moral vermek, kendilerini tanımak ve onlara başarılar dilemek için gelmişlerdi. Doğrusu vazifelerini de mükemmelen başardılar. Yarının yıldızlarına çok iyi bir örnek oldular.





Film Prodüktörleri Cemiyeti’nin balosunda gerçi film çevrilmedi ama filmleri aratmayacak kadar enteresan hadiseler, hoş sürprizler birbirini kovaladı. Dans ve show gibi her baloda rastlanan normal eğlencelerin yanı sıra, baloya gelen şöhretlerin piste çıkarılması ve açık artırma davetlilere hayli neşeli dakikalar yaşattı. Piyangonun biletlerini şöhretli film yıldızları masa masa dolaşarak sattılar. Bir şöhretli artistin elinden aldığınız kapalı zarfı açınca, bir başka şöhretli yıldızın fotoğrafı ile karşılaşıyordunuz. Fotoğrafın arkasında bir numara vardı. Kazananlar hediyelerini bu numaralara göre alacaklardı. Balonun başından beri her an yeni bir sürprizle karşılaşan davetlileri piyangonun sonunda başka bir sürpriz bekliyordu. Hediyelerin durduğu masada, kazandığı hediyeyi bulup da dönebilen talihli insanların sayısı çok azdı. Bilet alanların büyük bir çoğunluğu hediyelerini bulamadılar ve durumu dalgınlıkla izaha çalıştılar.





AÇIK ARTIRMA

Balonun en neşeli dakikaları «açık artırma» sırasında yaşandı. Türkiye’de ilk defa yapılan böyle bir açık artırmayı kazanan, kur'a sonunda belli olacak bir yıldızla Deniz Atı'nda mükellef bir yemek yiyecekti. Balodaki bütün beyler, ellerine birer sepet alıp pistte yan yana sıralanan Hülya Darcan, Zeynep Aksu, Sezer Güvenirgil, Figen Say, Selda Alkor beşlisini görünce dayanamayıp artırmaya girdiler. İlk anın hızı geçince eşleri ya da nişanlıları ile gelenlerin (Her halde evde yaşanacak bazı dramatik sahnelerin akla gelişiyle) piyasayı «Ezeli bekarlara» terk ettikleri görüldü. Ama, onların da sultanlığı uzun sürmedi. Ali Ramazanoğlu birden, bir saha komiseri edasıyla artırmayı kontrol altına aldı ve işe Selda Alkor'a 500 lira vererek girişti. Beş yıldız ellerinde sepet, teker teker Ramazanoğlu’nun yanına gittiler ve onun bereketli bir iftar sofrasından farksız cebindeki paracıklarını sepetlerine aktardılar.





Bu arada Cüneyt Arkın da bir hanım tarafından açık artırmaya dahil edildi ve mecburen o da eline bir sepet alıp sahneye çıktı. Bayan Kavunoğlu bir ara Cüneyt için 1.000 lira birden verdi. Çok enteresan başlayan, çeşitli esprilerle devam eden artırmanın sonunda Bay Ramazanoğlu tüccarlığını gösterdi ve kuraya razı olmayıp beş yıldızla birden yemek yemeği tercih edeceğini söyledi.







ŞEREF MİSAFİRLERİ

Binlerce gencin katıldığı 1968 SES sinema artisti yarışmasında ilk üç dereceyi alanlar bu balonun şeref misafiriydiler. Yarışma neticelenmiş, fakat neticelerin ilanı baloya bırakılmıştı. Bunu bilen davetliler, bir an önce beklenen anın gelmesini arzuluyorlardı. Nihayet baloyu başından sonuna kadar çok başarılı bir şekilde takdim eden Erkan Yolaç mikrofon başına geldi ve «şeref misafirleri» nin davetlilere takdim edileceğini anons etti. Erkan Yolaç’ın sahneye çağırdığı ilk «yeni artist» yarışmanın üçüncülerinden Bursalı Aykut Bora'ydı. Onu kızlar arasında, üçüncülüğü kazanan Üsküdarlı Fatma Karanfil takip etti. Erkan, iki genci iki yanına aldı, alkışların dinmesini bekledi, bekledi, sonunda ellerini kaldırarak armağan vermek üzere rejisör Baha Gelenbevi’yi sahneye davet etti. SES yıldızlarına verilmek üzere özel olarak hazırlatılmış madalyonun bir yüzünde «SES Sinema Artisti» ibaresi ile yarışmacının derecesini belirten bir yazı vardı. «Madalyonun ters tarafında» ise yarışmacının ismi yazılıydı...





Baha Gelenbevi üçüncülerin madalyonunu takıp birkaç cümle ile onları tebrik ettikten sonra Erkan Yolaç, yarışmanın ikincilerini, Engin Çağlar'la Ülkü Özen'i sahneye davet etti. İkinciler de ortaya geldiler ve madalyonlarını SES sinema artisti yarışması tertip komitesi genel sekreteri, prodüktör Ümit Utku’dan aldılar. Sıra birincilerdeydi. Erkan Yolaç, erkekler arasında birinciliği kazanan Uğur Güçlü'yü sahneye davet ettiği zaman alkışlar son haddini bulmuştu. Onu kızlar arasında birinciliği alan Nil Kutval takip etti. Selda, Erkan Yolaç'ın elinden aldığı madalyonu Uğur Güçlü'nün başından geçirdi ve onu yanaklarından öperek tebrik etti. Nihayet Erkan Yolaç, baloyu başından sonuna kadar dikkatle izleyen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Nedim Demirel'i sahneye davet etti ve onun, birinci Nil Kutval'ın madalyonunu taktıktan sonra yaptığı kısa konuşmayla 1968 SES sinema artisti yarışması galiplerinin takdim töreni bitmiş oldu.





SES yoluyla yerli sinemaya geçen Selda Alkor, Sezer Güvenirgil, Hülya Darcan ve Tunç Oral bu tören sırasında çırpınıp durdular. Genç meslektaşlarına yardım edebilmek için, baloda bulunan diğer şöhretlerle, İzzet Günay, Kartal Tibet, Cüneyt Arkın, Murat Soydan, Figen Say, Zeynep Aksu ve Sibel Göksel’le beraber, ellerinden geleni yaptılar. Gönül isterdi ki, hiç değilse bu tören sırasında, Türk sinemasına, SES Artist Yarışması vasıtasıyla giren Ediz Hun, Hülya Koçyiğit, Ajda Pekkan, Tamer Yiğit, Yusuf Sezgin gibi şöhretler de bulunsunlar ve kendileri gibi SES yoluya sinemaya meslek edinen yeni arkadaşlarına ağabeylik, ablalık etsinler... Ama olmadı, gelmedi veya gelemediler...





Tören bitmişti ama, balo bitmemişti. Boşalan sahne hemen Yurdaer Doğulu ve arkadaşları tarafından işgal edildi. Onlan Juanito ve 5 yaşındaki sevimli oğlu ile Senih Orkan takip etti. Semih Orkan şiirleriyle, bilhassa Suphi Kaner’in bir şiiriyle baloda bulunan bütün davetlilerin gözlerini yaşarttı.





Juanito’ya eşlik eden Muhittin Paydaş orkestrası, gelişiyle baloya apayrı bir renk katan Öztürk Serengil’i de sahnede yalnız bırakmadı.

Gün ağarırken balo salonu da yavaş yavaş boşalmaya başladı. Gecenin en mesut insanları SES 1968 yıldızlarıydı. Artık onlar da halkın malı olmuşlardı.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 14. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir