Rejisör, işi paydos edince, ünlü aktör Ömer Şerif hemen rol arkadaşı Anouk Aimee'nin yanına yaklaştı, «Bugün film çalışmaları sizi de beni de fazlasıyle yordu,» dedi. «İsterseniz bir yere gidip kahve içelim. Hem günün yorgunluğunu çıkarır, hem de bir iki laf ederiz...»

Roma'da «Appointment» (Randevu) isimli filmi çevirmekte olan Anouk Aimee, Ömer Şerif'in bu teklifini gayet makul karşıladı ve bu davete biraz da sevindi. Genç kadın, kocası Pierre Barrouh'dan ayrıydı. Roma'da hiç bir tanıdığı yoktu. Gerçi bu şehre defalarca gelmişti, ama şimdi koskoca Roma' da yapayalnız yaşamak canını sıkıyordu. Ömer Şerif’in de her şeyden önce kibar bir insan olduğunu düşünerek sevinmişti.

O akşam stüdyodan çıktıktan sonra Roma'nın lüks otellerinden birinin gazinosuna gittiler. Ömer Şerif, «Yorgunluğa birebirdir,» diyerek Anouk Aimee'ye Türk kahvesi ısmarladı. Sonra ikisi saatlerce havadan sudan konuştular. Dakikalar geçtikçe Ömer Şerif'in bakışları dalgınlaşıyor, gözlerini arkadaşından ayırmakta güçlük çekiyordu!...

Bu akşam gezintisini daha başkaları da takip edince gazeteciler de kolları sıvayıp bu iki şöhretin peşine düştüler. Ömer Şerif'in ümitsiz bir aşkın eşiğinde olduğu aşikardı... Genç adam, rol arkadaşına pek bağlanmış, onu yanından bir dakika olsun ayırmak istemediğini açıkça itiraf etmeye başlamıştı. Fakat Anouk Aimee, bu konudaki fikirlerini soran gazetecilere, «Ben kocamı seviyorum. Ömer sadece arkadaşım benim. Roma'da bana yalnızlığımı unutturdu. Boş zamanlarımızda ahbaplık ediyoruz. Hepsi o kadar,» cevabını veriyor. Fakat Roma'da günün dedikodusu haline gelen bu arkadaşlığın nasıl sonuçlanacağı sinema çevresinde pek merak ediliyor.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 17. SAYISI