Jennifer Jones İntihar mı Etti?
Gece yarısı… Okyanusun hırçın dalgalan, kayalık sahili insafsızca dövüyor… Gökyüzünde bir tek yıldız yok. Kapkara bir gece… Şiddetle esen rüzgarın uğultusu insana dehşet veriyor. Sahilde bir karaltı beliriyor. Bu, taşların üzerinde yürürken düşmemek için büyük zorluk çeken bir kadının karaltısıdır… Rüzgarda dağılan saçları, yüzünü kısmen örtmüş. Denizin dalgalan ve şiddetle esen rüzgarın uğultusu arasında kadının kesik hıçkırıkları zorlukla duyulmakta. Ne yapacağını, nereye gideceğini bilmeyen, şaşkın ve perişan, kadın, gecenin dehşetine dehşet katmakta. Biraz sonra karaltıma takati kesilecek, taşların üzerine baygın bir halde boylu boyunca uzanacak. İşte tam bu sırada Los Angeles polisi de seferber olmuştu.
Gecenin erken saatlerinde doktoruna telefon eden yıldız, sinirlerinin çok bozuk olduğunu söylemiş ve doktorun hemen kendisini aramasını istemişti. Doktor yıldızın evine geldiği zaman arabasını garajda bulamamış, hemen polise durumu bildirmişti.
Polis arabaları canavar düdüklerini öttüre öttüre, kayalık kıyının üzerindeki yolda Jennifer Jones'un izini ararken yıldız, kayalar arasında baygın bir halde yatıyordu.
Ertesi günkü gazeteler, Jennifer Jones'un başına gelenleri büyük başlıklarla yazdılar. Yıldız sabaha karşı sahilde bulunmuş ve hastaneye kaldırılmıştı. Yanma kimse sokulmadığı gibi, hadisenin kaza mı, intihar mı olduğu da bilinmiyordu. Fakat yıldızı yakından tanıyanlar ve son yıllarda birbirinin peşi sıra başına gelen felaketleri bilenler, hadisenin kazadan çok intihar olabileceğini düşündüler.
Jennifer Jones, 2 mart 1917’de Oklahoma eyaletinin Tulsa şehrinde doğmuştu. Asıl adı Phyllis Isley'di. Annesi de, babası da tiyatro artistiydi. Bu yüzden küçük Phyllis'in de çocukluk günleri tiyatro kulislerinde geçti. Büyüdükten sonra tiyatro tahsili yapıp ünlü bir sanatçı olmak için çalışmaya başlamıştı. Hollywood’un genç şöhretlerinden Robert Walker ile evlendikten sonra, Jennifer Jones adıyla film çevirmeye de başlamış, 1943'te «Song of Bernadette» (Bernadette'in Şarkısı) isimli filmdeki başarılı oyunuyla Oscar kazanmıştı. Jennifer Jones artık şöhretli bir yıldızdı. Sevişerek evlendiği kocasıyla da mutlu olmadığım kimse iddia edemezdi.
Bu evlilikten dünyaya gelen iki erkek çocuk, onu evine her geçen gün biraz daha bağlıyordu. Fakat günün birinde yıldızın karşısına çıkan ikinci erkek, David O'Selznick, Jennifer Jones'un hayat görüşünü tamamen değiştirdi. Genç kadın artık kocasını da eskisi kadar sevmiyordu. Robert Walker'in hırçın, sinirli bir erkek olması Jennifer'in sabrım taşırmaya başlamıştı. Nihayet Selznick’in vaat ettiği ışıklı, mutlu dünya, genç kadına Robert Walker'in sinirli havasından daha cazip geldi ve boşanmak için mahkemeye baş vurdu... Genç kadın boşanma ilamını alır almaz David O'Selznick'le evlenmiş ve Hollywood'da altın devrini yaşamaya başlamıştı.
Kocası onun hangi rollerde başardı olabileceğini önceden kestiriyor, genç kadına meslek hayatında destek oluyordu. 1951'de Robert Walker, karısının hasretine dayanamayarak intihar ettikten sonra Jennifer Jones ile oğullarının da aralan açılmaya başlamıştı. Çocuklar, babalarının ölümünden annelerini sorumlu tutmaktaydılar.
Jennifer Jones, yıllarca Bayan Selznick unvanıyla Hollywood'da bir kraliçe gibi yaşadı. Fakat Selznick'in ölümünden sonra hiç bir şey teselli edemedi.
İşte o fırtınalı, karanlık cumartesi gecesi yıldızı sahile sürükleyen sebeplerin başında yalnızlık geliyordu. Bir zamanlar bütün dünya delikanlılarının taptığı Jennifer Jones, artık yeryüzünde yapayalnız kalmıştı... Tutunacak bir tek dalı bile yoktu.
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 49. SAYISI