Kuzey Vargın Baba Olacak

Biz insanlar yazın sıcaktan, kışın soğuktan yakınıp dururuz. Ama her şeye rağmen yaz tatlı mevsimdir. O sabah yazın güzelliklerini, cazip taraflarını düşüne Kuzey Vargın’ın Ataköy’de ki kampinglerden birinde kiralamış olduğu çadıra vardık.

Kuzey’le daha önceki karşılaşmamızda, bu yıl yaptığı filmlerden, evliliğin kendine uğur ve huzur getirdiğinden söz açıp neticede evinden, eşinden çok memnun olduğunu anlatmış, sonra:

– «Yakında baba olacağım» derken gözlerinin içi parlamıştı. Sözlerini:






– «Şimdi Ataköy’de kamptayız. Bir pazar gelirseniz Ayla ve ben çok memnun oluruz,» diye bitirmişti. Biz de Kuzey’in bu sözünü hatırlayıp yola koyulduk.

Kampı ve çadırı bulmak güç olmadı. Fakat çadırın içi ve etrafı boştu. Vargınlardan görünürlerde kimse yoktu. Acaba neredeler? diye düşünürken, komşu çadırın arka tarafından Kuzey’in sesini duyduk. O tarafa doğru yöneldik. Yanında eşi Ayla da vardı. Kuzey Vargın bizi görür görmez:

– «Aman bu ne sürpriz. Buyurun, çadıra geçelim» dedi. Hep birlikte onların çadırına doğru yürüdük.






Çadırın önüne bir hasır yayılmış, üzerine sandalyeler ve bir masa yerleştirilmişti. Önümüzde Marmara Denizi bütün güzelliği ile pırıl pırıl…

Ayla Vargın bir sandalye çekerek, hiç kucağından ayırmadığı iki aylık köpeği ‘Çiza’ ile birlikte yanımıza oturup kampa çıkmalarım kendisinin istediğini, evde yalnızlıktan canının sıkıldığını anlattı. Kamp hayatını çok sevdiklerini sözlerine ekledi.

Eşi konuşurken Kuzey Vargın sigarasından derin nefesler çekiyor, bir yandan da onun söylediklerini başı ile tasdik ediyordu:



– «Buradan setlere gidip, gelmek benim için zor oluyor, ama Ayla’nın da bütün kış evde canı pek sıkılmıştı. Onun için burada yaşamak büyük bir değişiklik oldu. Ben de gidip, gelme güçlüğünü artık sineye çekiyorum. Sonra akşam üzeri işten yorgun argın dönünce şöyle bir denize giriyorum. Bütün yorgunluğum sanki bir anda akıp gidiyor,» diyordu.

Ayla Vargın eşini, işine yolcu edince çadırın arka kısmında mutfak haline getirdikleri bölmede önce bulaşıkları yıkıyor, sonra da ortalığı topluyormuş. Yemeğini ateşe koyduktan sonra yan taraftaki komşu çadırlara gidiyor veya onlar Ayla’ya geliyorlarmış.






Pazarlan genç karı – koca bütün bir gün birlikte olmanın zevkini çıkarmaya çalışıyorlar. Tavla veya iskambil oynuyorlar. Kuzey de fırsat buldukça denize dalıp çıkıyor. Ayla Vargın:

– «Bu, beni de imrendiriyor. Ama bu yıl ben pek denize giremeyeceğim,» diyor. Kuzey de gülerek ona takılıyor:

– «Ne yapalım, anne olmak kolay mı?»

Beş ay sonra doğacak çocuklarından bahsetmekten genç çift ayrı bir zevk duyuyordu. Nihayet Kuzey, oturduğu sandalyeden kalkıp:






– «Bana on dakika müsaade eder misiniz? Bir denize dalıp çıkayım. Her gün bu güzel saatlerde denize girmek fırsatım bulamıyorum,» dedi.

Sonra çadıra geçip mayosunu giyerek yanımıza geldi. Karı – koca deniz kenarına doğru yürüdüler.

Tahta bir kayık iskelesinin üzerinde kendi kendine oynayan bir kız çocuğu gözlerine ilişince durdular. İkisi de sevgi ile küçük kıza baktı, yaklaşıp adını sordu. «Funda!» diye tatlı bir çocuk cevabı aldı. Onun yanağını okşadı. Bu sırada Kuzey de onların yanına yaklaşmıştı. Genç çiftin gözlerinde daha şimdiden çocuk sevgisinin izleri görülüyordu.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 30. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir