Terence Stamp Saçlarını Sarıya Boyattı
Galadan sonra evine dönüp üstünü değiştirdi, birkaç parça giyim eşyasını eline geçirdiği küçük bir bavula tıkıştırdı ve Londra havaalanının yolunu tuttu. Genç adam «Far From the Madding Crowd» (Çılgın Kalabalık) isimli filminin Kraliyet Galasında hazır bulunduktan sonra şerefine verilen partiye katılmamış, işin garibi film hakkında eleştiricilerin neler yazdıklarını öğrenmek için sabah gazetelerinin ilk baskılarını dahi beklemek lüzumunu duymamıştı… Biran önce New York’a gitmek zorundaydı. Zira orada da filmciler, sinema dünyasının genç aktörü Terence Stamp ile yeni bir film üzerinde anlaşma yapmak için bekliyorlardı.
Gerçi, klasik bir romandan alınmış olan «Çılgın Kalabalık», Terence Stamp'in meslek hayatında önemli bir yer tutabilirdi, aktör bundan sonra hiç film çevirmese de, bu filmden elde ettiği başarıyla hayranlarının kalbinde taht kurabilirdi. Ama genç adam durmadan film çevirmeyi aklına koymuştu bir kere. Bundan kısa bir süre önce «Trence Stamp'in de şöhreti söndü. 'Korkunç Koleksiyoncu'dan sonra başarılı bir oyun çıkaramadı» diyerek aktörü baltalamak isteyenler çıkmıştı. Bunların ellerindeki tek koz ise Terence Stamp'in «Modesty Blaise» filmindeki başarısızlıktan sonra bir köşeye çekilip gelen film tekliflerini hiç düşünmeden geri çevirmesiydi. Birçokları Terence Stamp'in işi serseriliğe döktüğünü, film çevirmezse unutulacağını ileri sürüyorlardı.
Genç aktör ise bu dedikodulara kulak asmıyordu. «Korkunç Koleksiyoncu» dan hemen sonra sırf film çevirmiş olmak için «Modesty Blaise» de rol aldığına bin pişman olmuştu ve bir daha aynı hatayı tekrarlamak da istemiyordu. Kısa zamanda şöhrete ulaşan bir sinema artistinin yolunu dikkatle seçmesi ve hata işlememesi gerekirdi. Bu, sinema aleminin değişmez kuralıydı.
Terence Stamp bu düşünceyle bir köşeye çekilip karşısına çıkacak ikinci fırsatı beklemeye başlamış ve nihayet «Çılgın Kalabalık»ın senaryosunu okuduktan sonra bu filmin ona yeni bir başarı kazandıracağına kanaat getirmişti. Nitekim öyle oldu. Londra galasından hemen sonra, New York'a gittiği sırada, eleştiriciler, Terence Stamp'i göklere çıkarıp onu, önümüzdeki yılın en kuvvetli Oscar adayı olarak ilan ediverdiler. Bir zamanlar aktörün seyrek film çevirmesini tenkit edenler bile bu filmi gördükten sonra ona hak vermiş, sanatını da kabul etmek zorunda kalmışlardı. Terence Stamp girdiği çetin mücadeleden galip çıkmıştı.
Zaten genç aktör sinemayı kendine meslek seçebilmek için çocukluğundan beri çetin bir mücadele içinde yaşamıştı. Aktörlüğe heveslendiğini babasına açtığı zaman Londralı tahsilsiz bir işçi olan yaşlı adam buna şiddetle karşı koymuştu. Baba Stamp için aktörlük asla ciddi bir meslek değildi! Bin bir maddi güçlükle büyüttüğü oğlunun doğru dürüst bir işe girip para kazanmasını istemişti. Ama Terence Stamp, babasını dinlemeyip hayalini gerçekleştirebilmek için kendi başına mücadeleye girişti. Gündüzleri çeşitli işlerde çalışıp geceleri tiyatro okullarına devam etti. Sonra ek işleri bıraktı. Kendini tiyatroya adamıştı. Parasızdı, ama mesuttu.
Terence Stamp, bugün dünya sinemasının en ünlü aktörlerinden biri olmasını da başkalarının tesiri altında kalmadan idealini gerçekleştirmek uğruna ısrarla, yılmadan, çalışmasına borçludur. Genç adam, güzel manken Jean Shrimpton ile kısa bir süre nişanlı kaldıktan sonra, her şeyden önce mesleğini düşünmesi gerektiğini ileri sürerek nişanlısından ayrıldı. Şimdi ise Celia Hammond adındaki genç bir mankenle sık sık buluşup Jean'i unutmaya çalışıyor. Bir taraftan da İngiltere'de gençler arasında pek yaygın olan 'Hippi' modasının da öncülüğünü yapmaktan geri kalmıyor... Halen Meksika'da «Blue» isimli bir kovboy filmi çevirmekte olan Terence Stamp'in en büyük isteği kendisinin boş zamanlarında yazdığı romanlardan birinin filme çekilmesi ve kendi kafasından, kaleminden çıkan kahramanlarından birini beyazperdede canlandırmak...
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 48. SAYISI