Dünya Sinema Tarihi



«ALİ BABA» DOĞUYOR: 1926, Hollywood komedyenleri için uğursuz bir yıldı. Kepçe kulaklı, iri gözlü, ufak tefek esmer bir adam, Charlie Chaplin'lerin Harold Lloyd'ların binbir mücadeleyle kazandıkları şöhreti, bir tek film ile silmeyi başarmıştı. Türk sinema severlerinin «Ali Baba» takma adıyla seyredip hayran kaldıkları Eddie Cantor, hem sessiz hem de sesli sinemada devrinde rakiplerinin çokluğuna rağmen, şöhretini uzun yıllar devam ettirmiştir. Eddie Cantor'un ilk çevirdiği film «Kid Boots» (Çocuk Çizmeleri) bir başka artistin daha şöhrete ulaşmasını sağlaması bakımından ayrıca önem taşır. Filmde Eddie Cantor'un rol arkadaşlığını yapan Clara Bow, sonraki yıllarda sinemanın bir numaralı kadın yıldızı olmuştu. Fakat Clara Bow, Eddie Cantor'la rol arkadaşlığını uzun süre devam ettirmedi. Birbiriyle pek bağdaşan çiftin ilk ve son filmi «Kid Boots»du.





KÜLKEDİSİ'NİN KADERİ: Bir hikaye, bir artist beğenilmeye görsün artık filmciler, seyirciyi bu beğenilen hikayeden yada artistten bıktırıncaya kadar uğraşırlar! Sinema kurulduğundan beri dünyanın her tarafında aynı hata, bir çok kereler tekrarlanmıştır ve hâlâ da tekrarlanmaktadır... İşte 1925 yılında çevrilen Peter Pan filminin çok tutulması, rejisör Herbert Benon'u bir başka masalı, ünlü «Külkedisi» masalını beyazperdeye aktarmaya zorlamıştı. Ama 1926 yılında sinema seyircisi çocuk masallarını seyretmek istemiyordu. Bu sebeple Külkedisi», «Peter Pan»ın başarısına ulaşamadı.





GÜZELLİK MÜSABAKASINDAN PERDEYE: Bugün yerli, yabancı birçok şöhretli sinema artistinin hayat hikayesini şöyle bir karıştırırsanız, altından hemen mutlaka bir güzellik müsabakası çıkar. Gerçekten de güzellik müsabakaları günümüzde olduğu gibi eski devirlerde de sinemaya birçok isim kazandırmıştır. Bu müsabakaların 1926 yılında sinemaya kazandırdığı şöhret de Clara Bow oldu. Komedilerde ufak tefek rollerde dikkati çeken yıldız, sonradan bir numaralı cinsi cazibe kraliçesi olmuştur.





İLK FİLMİ: 13 mayıs 1961'de hayata gözlerini kapayan ünlü aktör Gary Cooper, ilk filmini 1926 yılında çevirmişti. Sinemanın ölümsüz kovboyu baş rol oynadığı ilk film Samuel Goldwyn hesabına çevrilmiş ve yöneticiliğini Henry King yapmıştı. Gary Cooper, ilk filminde giydiği kovboy kıyafetini meslek hayatı boyunca gardrobundan eksik etmemiştir. Kadın seyirciler, daha ilk günden Gary Cooper'i çok sevmişlerdi...





SIRA KADINLARDA: Amerikan sinemasının ünlü aktörü Wallace Beery'nin kamera karşısına kadın kıyafetiyle çıkması büyük bir hadise olmuştu. Bu ilk denemeden sonra bir çok aktör, kıyafet değiştirerek seyircinin karşısına çıkmayı denemiştir. Fakat nedense, kadınların erkek kıyafetine girip seyircinin karşısına çıkması, erkeklerin kıyafet değiştirmeleri kadar benimsenmemiştir. İşte mesela 1926 yılında Anna Nilsson, erkek kıyafetiyle film çevirmiş ve başarı kazanmıştı... Ama bu başarıyı bir daha tekrarlayamadı. Fotoğrafta, Anna Nilsson, «Miss Nobody»de.





İLK BEN - HUR: Dünya sinemasında olup bitenleri takip edenler, 1959 - 60 yıllarında «Ben Hur» filminin sinema dünyasında yarattığı fırtınaya her halde katılacaklardır. MGM hesabına ve William Wyler'in yönetiminde çevrilen bu film, o yıl başka sanatçıların Oscar armağanı kazanmalarına fırsat bırakmamış, bütün armağanları silip süpürmüştü. «Ben Hur» rolünü oynayan Charlton Heston ise bu filmin sayesinde dünyanın en zengin aktörlerinden biri olmuştu.





«Ben Hur» romanı, bu başarılı filmin çekilmesinden yıllarca önce, 1927'de de filme alınmış ve 1959'da çevrileni kadar değilse bile, onunkine yakın bir ilgi görmüştü. İlk «Ben Hur» filminde (Ben Hur)u o günlerin yakışıklı aktörü Ramon Novarro oynamıştı. Son «Ben Hur» da Massala'yı canlandıran Stephen Boyd'un yerinde ise Francis Bushman oynamaktaydı. Son «Ben Hur» filminde milyonlarca dolara mal olduğu bildirilen araba yarışı sahnesi, ilk «Ben Hur»un çevrilişinde de tam iki yüz elli bin dolara malolmuştu.





«ZAFERİN BEDELİ NE?»: Laurence Stallings ile gazeteci Maxwell Anderson, 1923 yılında treji - komik bir savaş piyesi yazmıştı. Piyesin başlığının altına da «Birkaç ölümlü komedi» sözleri eklemişti. İki arkadaş, bu piyesi bir yıl sonra Broadway tiyatrolarından birine satmışlardı. 1924 yılında «Zaferin Bedeli Ne?» ismiyle sahneye konan bu eserle, önceleri Hollywood pek ilgilenmemişti. Sinema seyircisinin savaş filminden hoşlanmayacağını düşünüyorlardı. Ama «The Big Parade» filminin kazandığı başarı, Hollywood filmcilerinin düşüncelerinin yanlış olduğunu ortaya koydu. Victor McLaglen, Edmund Lowe ve Dolores Del Rio'nun baş rolerini paylaştıkları bu film, sinema tarihinin ilgi çekici savaş filmlerinden biri oluverdi.





HOLLYWOOD'A PASAPORT: İsveçli rejisör Mauritz Stiller, 1923'te ünlü yazar Selma Lagerlöff'ün «Gösta Berling'in Hikayesi» isimli romanını İsveç'te beyazperdeye aktarmıştı. Bu filmde himayesine almış olduğu genç bir yıldız adayını da başrolde oynatmış ve şöhrete ulaşmasını sağlamıştı. Bu genç artist adayının adı Greta Garbo idi... Stiller, bu sessiz sedasız, ağır başlı kızda büyük bir kabiliyet bulunduğunu sezmiş ve onu yükseltmek için her şeyi göze almıştı. 1927 yılında Mauritz Stiller, Greta Garbo'yu şöhrete ulaştırmak için çırpınmaktaydı. Hollywood filmcileri, «Gösta Berling»i gördükten sonra Stiller'i Hollywood'a davet ettikleri zaman, Stiller, Greta ile kontratı şart koştu «Gösta Berling» Mauritz Stiller ve Greta Garbo için bir çeşit Hollywood'a pasaport yerine geçmişti. Fotoğrafta Lars Hanson ve G. Garbo bu filmde.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 21. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir