Tijen Par’ın Saçları Gitti




Yıllar yılı esmer olarak tanıdığınız bir kimseyi birden karşınızda sarışın görünce ne hissederseniz, biz de Tijen Par’ı Nişantaşı’nda görünce onu hissettik. Şaşırdık. Hatta önce tanımadık bile. Herkesin «Esmer Tijen» olarak tanıdığı Tijen Par gitmiş, yerine, sapsarı saçlı bir Tijen Par gelmişti… Şaşkınlığımız her halde yüzümüzden okunuyor olmalı ki, hal hatır sorma faslına girmeden: «Ne o, çok şaşırdınız değil mi?» «Hani şaşırmakta da yerden göğe kadar haklısınız. Bazen aynaya baktığım zaman ben bile kendimi tanıyamıyorum.» diye söze başladı, sonra da renk değişikliğinin neden icap ettiğini anlattı:





- «Saçlarımı sarıya boyatışım, kadınların o değişiklik arzusundan ileri gelmiyor. Sırf sanat aşkım beni bu hale soktu. Biliyorsunuz, bugünlerde Şehir Tiyatrosu Üsküdar Bölümünde «Othello» oyununda «Desdemona» yı canlandırıyorum. «Desdemona» sarı saçlıdır. Ben siyah saçlıyım. Desciemona bana uymayınca ben ona uymak zorunda kaldım.»

Tijen Par bir taraftan anlatıyor, bir taraftan da vitrinde kendini süzüyordu. «Galiba,» diye söze başladı. «Bundan bir süre önce, size pek iddialı bir laf etmiştim. 'Kadının saçı, başı neyse öyle kalmalı' cinsinden. Görüyorsunuz insan büyük lokma yemeli, büyük laf etmemeliymiş...»



Birlikte, Tijen Par'ın Nişantaşı'ndaki yeni evine doğru yürümeye başladık.

Kocaman vitrinli bir mağazanın önünden geçerken Tijen Par birden duruverdi. Önce vitrindeki eşyalardan birini göstereceğini sandık. Fakat o, vitrindeki birbirinden güzel giyim eşyaları yerine vitrindeki aksine bakıyordu: «Şimdi bana bir hastalık arız oldu,» diye yeniden söze başladı: «Vitrin camlarında kendimi seyretme hastalığı bu... Bakmayayım diyorum, ama elimde değil. Çok tuhaf bir şey, belki size tam olarak anlatamıyorum. Berberden sarışın olup çıktığım günü ömrüm oldukça unutamam.»





Bu sırada Tijen Par, zemin kattaki dairesinin kapısına gelmişti, içeri girip biraz dinlendikten sonra:

«Evet nerede kalmıştım?» diyerek, kaldığı yerden tekrar anlatmaya başladı:

- «Berberden sarı saçlı Tijen olarak çıkınca birden önüme, gözümün 'ısırdığı' bir kadın çıktı. Bana bakıyordu. Selam verdim, o da aynen mukabele etti. Sonra 'kimdi acaba?' diye tekrar bakınca, bir hamalın sırtında taşıdığı aynalara selam verdiğimi anladım! Sokaklarda gülmemek için kendimi zor tuttum. Eve gelince katıla katıla gülmeye başladım. Bu olayı ne zaman hatırlasana hala da gülerim ya...»



Tijen Par nedense yeni halinden pek memnun değil. Sarışın Tijen'i hiç beğenmiyor. Tiyatrodaki oyunu biter bitmez hemen eski haline dönecekmiş.

Tijen Par, otuzdan fazla piyeste rol almış. En son oyunu da 'Othello'. Sekiz yıl önce rejisini Atıf Yılmaz'ın yaptığı, Adana civarında çekilen «Karacaoğlan'ın Kara Sevdası» filmiyle sinemaya girmiş. Gene otuzdan fazla filmde rol almış. Fakat sinemayı pek sevmiyor. Tiyatroya ise delice aşık olduğunu söylüyor.



- «Eğer saçlarımın rengini değiştirmek, sinema için olsaydı gülüp geçerdim. Ama tiyatroya gelince iş değişiyor. Değil saçlarımın rengini değiştirmek, kökünden bile kazıtırım.»

Kendisi sarışın halini ne kadar beğenmezse beğenmesin, sarışınlık Tijen Par'a çok yakışmış. Cici, şipşirin bir kız olmuş. Bunu yeni evinden ayrılırken kendisine söylediğimiz zaman önce şöyle bir güldü. «İltifatınıza teşekkürler,» dedi. «Ama, gönlüm yine de esmerde. Malum ya insan bîr kere bir şeye alışmasın ondan kolay kurtulamıyor.»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 46. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir