Tamer Yiğit’i Tanıyabildiniz mi? 



«Merhaba, hoş geldiniz...»

Ses, Tamer'in tanıdığımız, bildiğimiz hafif genizden gelen kalın sesi... Gözler, öyle. Eh, saçlar da hemen hemen aynı. Ama işte o kadar... Sesi, saçı, gözü atın bir kenara, karşımızda Tamer Yiğit'e ait bir şey yok.





Tozluk, neredeyse diz kapağına değecek kadar uzun konçlu çizmeler, simsiyah, şayak bir pantolon. Kalın bir «kovboy kemeri». Üç düğmeli, göğsü açık bir beyaz gömlek. Üstünde cepkenle montgomeri arası bir «şey...» Tabii o da siyah. Boynuna, tıpkı «Amerikan kovboyları» gibi ne işe yaradığı pek bilinmez bir mendil bağlamış. Ya sakal... Aslında, çeşit çeşit kıyafetlerde gördüğümüz halde yadırgamadığımız Tamer'de bize yabancılık hissi veren o simsiyah sakal... Biz merakla Tamer'i tetkik ededuralım, o bir kahkaha patlattı, «İsterseniz yıllar sonra bir daha tanışalım. Ben Tamer Yiğit,» deyip elini uzattı. Bizdeki şaşkınlığa bakın siz. Bir şey söylemeden uzattığı eli alıp sıktık. Tam, «Memnun oldum. Ben de!» diye ismimizi söyleyecektik, aklımız birden başımıza geldi. Hemen bir ağaç altı bulup oraya çöktük ve Tamer'le konuşmaya başladık: «Bazı filmlerde sakal bırakmıştım, ama hayatımda ilk defa bu filmde başından sonuna kadar sakallı oynuyorum. Bu filmin teklifini aldığım zaman uzun uzun düşündüm. Kendi kendime, 'Beni seyirci sakalla nasıl karşılar?' diye sordum, ama sonunda konuyu çok beğendiğim için kabul ettim. Zannediyorum, seyirciler de mert Davut'u sevecek.»





Bu arada «Kara Güneş» filmiyle ilgili çok enteresan bir şey öğrendik. filmde Tamer Yiğit'ten başka «SES 1968 Sinema Artisti Yarışması» finalistlerinden Seyyal Taner'le birlikte bir zamanların büyük şöhreti Orhan Günşiray da oynuyor. Senaryoya göre filmin sonunda Tamer'le Orhan kıyasıya dövüşürler ve neticede Orhan, Tamer'in 47'nci kurbanı olarak serilip kalırmış. Orhan Günşiray, «Ben yumrukla ölmem. Dövüşelim, sonunda Tamer tabancasını çekip beni kurşunla öldürsün,» demiş. Türk sinemasında ne ararsınız da bulunmaz, derde devadan gayri! Hemen oracıkta filmin finali değiştirivermişler!

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 20. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir