Esen Püsküllü Muradına Erdi
Nişantaşı’ndaki bir kliniğin Ihlamur Deresine bakan 42 numaralı odasındayız. Esen Püsküllü, beyaz bir gecelik giymiş, alçalıp yükselebilen otomatik karyolasında 30 aralık 1967 günü 2 kilo 700 gram olarak doğan oğlu Kadir Ahmet Uçanoğlu ile birlikte yatıyor. Yanımızda eşi rejisör Yücel Uçanoğlu da var. İkisi de haddinden fazla mutlu görünüyorlar.
Esen, bir yandan beş günlük Ahmet’e agucuklar yapıyor, bir yandan da bizimle konuşuyor:
- «Size daha önce de söylemiştim. 'Benim oğlum olacak, adını da Ahmet koyacağım,' diye. Nasıl sözümü tuttum değil mi? Eee, şunun şurasında erkek kızız, çocuğumuz kız olacak değil ya. Ahmet' in başına niye mi Kadir ismini ekledim? Oğlum Kadir gecesi doğdu da onun için. Kadir oğlumun göbek adı. Şanslı, uğurlu, kısmetli çocuk olacak İnşallah!...» Esen Püsküllü daha konuşacaktı ama Yücel Uçanoğlu lafa karıştı: «İmam nikahı yaptık ya hanım» dedi. Allah'ın lütfü bu, Allah gönlümüze göre verdi.»
Bu sırada kapı açıldı, içeriye hemşire Fatma Koray girdi.
- «Müsaade ederseniz çocuğu alacağız. Temizlik saati geldi» dedi.
Esen Püsküllü: «Aman!» diye itiraz etti. «Çocuğumu üşütmeyin. Daha pek minnacık!»
Sonra gene bizimle konuşmaya başladı:
- «Şubatın ortasında doğum yapacağımı zannediyordum. Demek yanılmışım»
Yücel: «Ne var bunda Esen?» diye espri yaptı. «Çocuk yılbaşını bayramı bizimle geçirmek istemiş! Suç mu yani... Hem fena mı oldu? Yavrumuza bir an önce kavuştuk.»
Biraz sonra küçük Ahmet'in hemşiresi Fatma Koray tekrar geldi. Fakat bu defa elinde bebek yoktu, bir telgraf vardı. Telgrafta aynen şunlar yazıyordu:
- «Oğlunuzu analı babalı büyütmenizi temenni eder, bir de kızınızın olmasını dileriz.»
Bu telgraf Yücel'e cesaret vermiş olacak ki..... «Ayşe ne zaman gelsin Esen?» diye sordu. Esen, kocasına şöyle bir yan yan baktıktan sonra: «Artık beş, altı yıl çocuk yok»» dedi. «Mayısa doğru film çevirmeye başlayacağım. Biraz para yapıp daha büyük bir kat almam lazım. Malum ya artık oğlum da var. Üç odaya sığmayız ki. Biraz durdu, sonra devam etti:
- «Yeni fiyatım 10 bin lira. Her rolü de oynamayacağım. Az olsun, temiz olsun... Bugüne kadar bana teklif edilen her rolü oynadım da elime ne geçti?»
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 3. SAYISI