Yul Brynner’in Yürüyen Evi
Yıllardan beri elinde bavulları, otel otel dolaşmaktan bıkmıştı. Film çevirmek için gittiği ülkelerde en lüks otele bile yerleşmek onun rahata kavuşmasını sağlayamıyordu. Gazeteciler, hayranları, eski dostları, onun kaldığı oteli öğrenince dairesinin kapısına karargahı kuruveriyorlardı. Ünlü aktör Yul Brynner, film çevirmek için gittiği ülkelerde otel derdi yüzünden bin bir sıkıntı çekmek zorunda kalınca otelde oturmaktan vazgeçip her gittiği yerde bir ev, ya da apartman dairesi kiralamaya başladı. Başlangıçta durumundan şikayetçi değildi. Fakat genellikle macera filmlerinde rol aldığı için film çalışmaları ekseriyetle şehirlerden, kasabalardan uzakta yapılıyordu.
Aktör sabahları daha gün doğmadan arabasına atlayıp film setine gidiyor, gece yarısı yorgunluktan ölü gibi bitkin bir halde kilometrelerce yol katedip evine dönüyordu. Aktör çok geçmeden ev kiralama işinin de ona büyük bir fayda sağlamadığını anladı. En iyisi modern çingene hüviyetine bürünüp trailer denilen ve otomobilin arkasına takılabilen seyyar evlerden edinmekti... Yul Brynner bu kararı verince Amerika'da turistlere trailer kiralayan firmalarla temasa geçti. Fakat gördüğü trailerin hiç biri onun hayalinde canlandırdığı seyyar lüks eve benzemiyordu. Nihayet aktör çareyi bir fabrikayla anlaşıp kendine özel bir gezici ev yaptırmakta buldu.
Yul Brynner, 1966 yılında fabrikaya yürüyen evi ısmarlamıştı. Aynı yılın sonbaharında evi hazırdı. Fakat aktör, çok büyük ücret ödemesine rağmen bu evi beğenmedi. Başka bir fabrikaya yenisini ısmarladı. Planını da kendisi çizdi. Ayrıca evi çekecek olan arabaya da güçlü bir 'Rolls Royce' motoru taktırdı.
Sözün kısası, 6 silindirli Rolls Royce motorlu, iki oda, mutfak ve banyolu seyyar ev, Yul Brynner'e tamamı tamamına kırk iki bin dolara mal oldu... Gerçi onunki bu tip yürüyen evlerin en pahalısıydı, ama içinde herhangi bir kimsenin en basitinden en lüksüne kadar her türlü ihtiyacını karşılayabilecek özellikler mevcuttu. 12.5 metre uzunluğunda, üç metre genişliğinde olan tekerlekli evde devamlı olarak altmış galon su bulunduruluyor ve otomatik olarak bütan gazıyla ısıtılıyor. Suyu filtre etmek için de her türlü imkan mevcut. Tekerlekli evde buz sıkıntısı da çekilmiyor. Mutfaktaki otomatik aletler sayesinde özel kaplara geçen su, çok kısa bir anda buz halini alıveriyor.
Ayrıca otomatik bir tulumba da evin içine istenildiği zaman hem sıcak, hem de soğuk su dağıtıyor. Termostat sayesinde ise evin her tarafı aynı derecede ısıtılabiliyor. Elektrikle çalışan bir yelpaze evin içine sıcak havayı eşit miktarda dağıtıyor. Ayrıca soğuk hava tertibatı da var, ama tropikal bölgelere gidilmedikçe bu cihaz kullanılmıyor. Zira Yul Brynner, devamlı gürültüyü sevmiyor. Aktör, evinin dört bir tarafını da ses geçirmeyen maddelerden yaptırmış. Muazzam bir stereo pikap, dört dalgalı radyo aktörün ses ve müzik ihtiyacını gideriyor. Seyyar evde yatılı misafir ağırlamak imkanı da var. Salonda duran büyük kauçuk kanepe icabında iki kişilik kocaman bir karyola halini alabiliyor.
Yul Brynner, tekerlekli evinin en çok sevdiği bölümünün banyo dairesi olduğunu söylemektedir... Birçok apartmanlarda ve otellerde banyolarda duş kısmının bir naylon perdeyle ayrılmış olmasına karşılık, aktörün turistik evinde duş bir cam bölmeyle ayrılmış.
Yatak odalarında elektrikli battaniyelerden tutun da, kuştüyü yastıklara kadar her türlü rahatlığı temin edecek eşya mevcut.
Yul Brynner'in tam feza çağına yakışacak özellikteki seyyar evi, şu günlerde Meksika düzlüklerinde. Ünlü aktör, Robert Mitchum ve Hollywood'un şöhretli birkaç artistiyle beraber, Meksika'nın ünlü ihtilal liderlerinden Pancho Villa'nın hayat hikayesinden alınan bir filmi çeviriyor. Yıllar yılı dazlak başıyla seyircinin karşısına çıkmış olan Yul Brynner bu defa uzun saçlı, uzun bıyıklı amansız bir Meksikalı ihtilalci rolünde. Aktör, gençlik yıllarını çoktan geride bıraktığı halde at üstünde dimdik duruyor. Oradan oraya çevik adımlarla sıçrıyor ye Meksikalı Pancho Villa'nın hüviyetine başarıyla bürünebilmek için ne lazımsa yapıyor...
Pancho Villa'nın hayat hikayesi, 1933 yılında da filme çekilmiş. O devirde, Hollywood'un ünlü aktörü Wallace Berry, Pancho Villa'yı canlandırmış... Yul Brynner'in film çalışmalarını seyredenler, Yul'un kamera karşısında Wallace Berry'yi aratmayacak derecede başarılı bir Pancho Villa olabildiğini belirtmektedirler. Bazıları ise Wallace Berry'nin Pancho'sunun fazla sert, zalim bir Pancho olduğunu, Yul'un ise kahramana daha insancıl, daha yumuşak bir ifade kazandırdığını belirtiyorlar. Tabii film tamamlanmadan beyazperdenin biri yıllar önce, biri bugünkü iki Pancho Villa'sı hakkında kesin bir hükme varmaya imkan yok.
Yul Brynner, bu film için bıyık bırakmış, fakat onu şöhrete ulaştıran dazlak başı gene yerinde duruyor. Film çalışmaları başlarken Meksikalı şapkasıyla beraber siyah perukayı da başına geçiriyor.
Moğol asıllı aktör Yul Brynner, bugün dünyanın en zengin aktörlerinden biri olduğunu ve bu mevkie yükselebilmek için de pek çok çalıştığını gizlemiyor. Aktör, bugün İsviçre'de bir özel bankanın sahibidir. Oysa, aktörlüğe başlamadan önce sirklerde trapezcilik, lokantalarda garson yamaklığı yapmıştı... İlk eşinden yetişmiş bir oğlu, ikinci eşinden de yedi yaşında bir kızı var. Yul Brynner, oğlunun aktör olmasına şiddetle itiraz ettiği için küçük Yul da İsviçre'de tıp öğrenimi yapmaktadır. Fakat ileride kızı artist olmak isterse ona itiraz etmeyeceğini bildiren aktör, dillere destan olan seyyar eviyle hem dünyayı dolaşıyor, hem de film çevirip servetini çoğaltıyor.
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 4. SAYISI