Sevda Ferdağ ile Fikret Hakan’ın Aşkı
Türk sineması, hep kendi «sınırları» içinde kız alıp veren «kapalı aileler» gibidir. Yenli film oyuncuları da, bütün oyunlarını, eğlencelerini, aşklarını, kendi aralarında yaparlar
Yerli sinemanın erkekleri de, «çok eşli» erkekler gibidir.
Mesela, bugün Fikret Hakan’a:
– «Şimdiye kadar hayatından kaç kadın geçti?» diye sorsanız ve arkadan:
– «Bu listeyi tam veremezsen, senin kafanı keseceğiz!» deseniz, Fikret de, başkaları da size tam bir cevap veremezler. Son yıllarda, ancak iş «resmiyete» döküldüğü zaman öğrenilen isimler «gerçek liste»nin binde biri bile değildir.
Bu kaideye uygun olarak, bugünlerde, yerli sinema dışarıya kız vermiyor ve Fikret Hakan, üç yıllık Tamer’inden ayrılan Sevda Ferdağ adı ile adını birleştiriyor. Bu olayın gerçekliğini, «Adem ile Havva» filminde gördük. Acar Film ekibiyle, Karacabey’e gitmiştik. Filimde Fikret «Adem», Sevda da «Havva» rolünü yapıyor. Ama, ikisi de meydanda yok. Meğer, Fikret’in seyyar eve benzeyen minibüsü ile geleceklermiş.. Bu minibüste, iskemle, koltuk, masa, dolap, yatak, hatta tuvalet bile vardır. «Fikret’in minibüsü» demek, çok şey demektir.
«Fikret’in seyyar evi», beklendiği günün akşam üstü, saat 19’a doğru Karacabey’in Boğazköy isimli sahiline geldi. İçinden Fikret ve Sevda indiler… Ama ikisinde de surat bir karıştı..
– «Birbirini sevenler, hem sevişir, hem darılır!» dedik. Ama, film çekimi boyunca suratlar yumuşamadı, «tarizli», «kinayeli» taş atmalar, cinaslı sözler de sürüp gitti. Böylece, biri erkek, biri dişi, iki yerli film oyuncusunun birbirleriyle olan ilgileri de aşikar oldu..
Zaten, buraya gelmeden, Boğaziçi’nde Fidan Lokantasında, Trabya’da Batı Kulüp’te yan yana yemiş, içmiş, dans etmiş, sonra da Fikret’in «minibüsü» ne bindikleri gibi gözden kaybolmuşlardı. Tamer, Sevda’yı bırakmış, bala, Alman kızı Dagmara ile gece gündüz beraber geziyordu. Sevda, neden sevda çekip ah- etsin? Rejisör Nejat Saydam, filim setindeki birkaç dakikalık duraklamadan faydalanıp:
– «Fikret, sevda çekmek güzel şey mi?» diye sordu. Fikret ise:
– «Başlangıcı daima güzel… Ama sonunda cılk çıkmasa» diye karşılık verdi. Deniz kenarında, filimdeki iki aptal oğlu (Tanju Gürsu ve Salih Güney) ile çalışan Fikret Hakan, rol icabı Sevda Ferdağ ile sevişiyor, kamera durduğu zaman hemen uzaklaşıp bir kenara çekiliyordu. Bir aralık Sevda, Fikret’e:
– «Çantam senin arabanda kalmış, kapısını açıp alır mısın?» dedi. 10 metre ötedeki minibüse bakan Fikret kımıldamadı:
– «Gidemem!» dedi.
Sevda iyice kızdı. Fikret, yaptığına pişman oldu. Herkese konyak dağıtırken, Sevda’ya da uzattı. Bu sefer Sevda reddetti:
– «İçmem!» diye nazlandı. Fikret’in cevabı:
– «İçmezsen içme!» oldu. Birkaç saat sonra, minibüsün kapısı açılmıştı. Sevda, Fikret’e döndü:
– «Senin arabadaki aynana bakabilir miyim?» diye «çok resmi ve çok uzak» bir insanmış gibi sordu. Fikret’le Sevda arasındaki «aşık nazları» böylece sürüp gitti.
Yerli «Adem ile Havva», kocaman incir yapraklarını elbise diye kullanıp film kamerası karşısında «elma»yı yemediler. Ama, biz setten ayrılıp İstanbul’a dönerken, Fikret ile Sevda arasında buzlar erimişti.
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 29. SAYISI