Zeynep Değirmencioğlu Çocukluğa Veda Ediyor
Ayşecik’in son filmi «Canım Annem»i gördükten sonra «tamam» dedik. «Artık çocukluk bitti, genç kızlık başladı Zeynep için…» Nitekim, babası Hamdi Değirmencioğlu da artık kızının büyüdüğünü, çocukluk çağını geride bıraktığını düşünerek filmin senaryosunu kızının yeni durumuna göre hazırlamıştı. Baba Değirmencioğlu, Zeynep’in büyüdüğünü, bir genç kız olduğunu seyirciye bazı konuşmalarla hissettirmeye çalışıyordu. Eğer bu filmi görmüşseniz mutlaka hatırlarsınız. Film boyunca bir «komşunun oğlu» sözü sık sık geçer durur. Bu söz, seyirciye Ayşecik’in artık bir genç kız olduğunu anlatmak için konulmuştu. Zeynep’in bundan sonra çevireceği filmler için bir hazırlık, bir yatırımdı!
Geçen gün Zeynep'in Ihlamur yokuşundaki evindeydik. Bizi elinde gitarla karşıladı. Boyu büyümüş, yüzü güzelleşmişti. Daha dünün çocuksu Zeynep'i yerini kibar, hanım hanımcık bir genç kıza bırakmıştı.
Zeynep'le çocuk - artist olduğu günlerde de röportaj yapmıştık. O zamanlar utangaç, gazeteci amcalarının karşısında güçlükle konuşabilen, minnacık bir çocuktu! Ama, yılda 500 bin lira kazanan şöhretli bir çocuk...
Bunları hatırlatınca güldü:
- «O günler bana daha tatlı geliyor» dedi. «Çocuk olmak, çocukların sevgilisi olmak tatlı şey. Çocukların sevgileri büyüklerinki gibi değil ki. Ne sahte, ne yalan, ne de yapmacık!...»
Sonra konuyu değiştirdi:
- «Bırakalım bunları» dedi. «Şimdi söyleyin bana... Yerimi kim alacak?»
Tatsız bir soruydu bu. Cevap vermek doğrusu çok zordu. Sustuk ve karşılıklı gülüştük. Ama sorunun ilgi çekici yönü de yok değildi hani!... Öyle ya, Ayşecik artık çocukluktan kurtulmuştu. Yani Türkiye'de çocuk filmi yapılmayacak mıydı? Yapılacaktı. O halde bu tür filmleri acaba filmcilerimiz kime çevirteceklerdi? Çevirtseler bile şu anda değil 150 bin lira, acaba 30 bin lira verebilecekleri ikinci bir çocuk artist var mıydı? Cevap kesindi: Yok.
Kısacası, Ayşecik gitmiş, çocuk filmleri bitmişti...
Zeynep, bir taraftan bizimle konuşuyor, bir taraftan da kendi eliyle pişirdiği kekleri tabaklarımıza koyuyordu.
- «Genç kızlık filmlerimde ucuza oynadığımı zannetmeyin... Eskisi gibi 150 bin lira almıyorum ama, gene Türkan ablamdan az, Hülya ablamdan, Fatma ablamdan çok alıyorum. Miktar sır. Söyleyemem, kusura bakmayın...»
Gitarın» aldı, dizkapaklarının epeyce üstünde olan mini-etekli elbisesiyle dans etmeye, şarkılar söylemeye başladı. Acayip sesler çıkarıyor, kızılderililer gibi tepiniyordu.
«Ye... ye... ye... ye... ye...»
Zeynep'e genç kızlık da yakışmıştı hani.
Zeynep Değirmencioğlu'nun genç kızlık devrine girdiği şu günlerde, hayli sıkıntılı günler geçirdiği muhakkak. Çocuklukta elde ettiği şöhreti devam ettiremediği takdirde, bir zamanlar bütün dünyanın taptığı çocuk yıldız Shirley Temple'in durumuna düşeceğini çok iyi biliyor. Onun durumuna düşmemek için fiyatını indirmiş, «Seyirci tarafından unutulmamak için film yapmak lazım,» zihniyetiyle hareket ediyor ki, bu da doğrusu çok akıllıca alınmış bir karar.
Şu anda dünün küçük «Ayşecik» i hala eski ününden faydalanma yolunda. Son filmi «Canım Annem» de ismi yine filmin isminden büyük yazılmıştı. Yakında Türkan Şoray'Ia birlikte «Sinekli Bakkalda oynayacaktı. Belki daha başka filmler de çevirecekti. Fakat eskisi gibi acaba adı afişlerde en üstte gözükecek miydi?
Kendisi bunun böyle olacağına inanmış. Ocak apartmanından çıkarken Zeynep Değirmencioğlu pencereye çıkmış, arkamızdan bağırıyordu:
- «Benimle daha 30 yaşıma kadar röportaj yapacaksınız, ayağınızı denk alın!...»
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 49. SAYISI