Müzeyyen Senar’ın Kızı Feray Annesini Dinlemedi

Feraye’dir benim adım,

Feraye’dir, yar yandım aman.

Esmer yarim, yandım aman Ferave…

Yıllar öncesinin şöhreti Müzeyyen Senar’ın kızı Feraye işte bu ünlü Yörük türküsü ile sahneye çıkıyor. Müzeyyen Senar’ın kızı olmak Feraye’ye çok şeyler kazandırmış. Bunların başında küçük yaşından beri kulağının müzikle dolu olması geliyor. Durmadan dönen pikap, hiç kapanmayan radyo, bir zamanlar adını Türk müziği tarihine altın harflerle geçirmiş bir anne Feraye’yi bugünkü durumuna getirmiş.





Feraye alaturka müziğe hayran, fakat iş söylemeye gelince Batı müziğini tercih ediyor. Belki annesinin izinden yürüseydi onun için çok daha iyi olurdu. Ayrıca annesi onun alaturka söylemesini istiyordu. Fakat Feraye buna rağmen, Batı müziğini, alaturkaya tercih etti. Tek arzusu ileride iyi bir Batı müziği şarkıcısı olabilmek. Kendine tip olarak ünlü «Mama Cass» ı seçmiş. Hani ünlü «Mama's and Papa’s» topluluğunun tombul şarkıcısı var ya, işte onu... Kendi adına bir dörtlü kurup dilediği gibi şarkı söylemek Feraye'nin en büyük arzusu...



İki yıllık evli olan Feraye, 1 şubat 1947 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiş. İlk öğrenimi İstanbul'da tamamlamış. Sonra da annesi onu Londra'ya, bir kız kolejine göndermiş. Feraye Londra’da tam iki yıl kalmış. Bu iki yıl boyunca da okulda bir rahibe hayatı yaşamış. Fakat bütün bu sıkıcı hayata rağmen okulda yine de tatlı günleri olmuş. Bunların bilini her fırsatta tekrarlamaktan büyük zevk alıyor. Feraye Londra'daki öğrencilik yıllarında adeta hastalık derecesinde Cliff Richard’a hayranmış. Dergilerde Richard’a ait her ne çıkarsa tek tek kesiyor, bir deftere yapıştırıyormuş.





Günün birinde bu defteri ders sırasında karıştırınca öğretmenleri onu suçüstü yakalamışlar. Söylemeye ne hacet... Feraye disiplin kuruluna, Feraye için altın değerinde olan kitap da sobaya... Bütün bunlara rağmen Feraye, Cliff hayranlığından vaz geçememiş. Cliff'in resimlerini toplamaya devam etmiş. İşte Feraye, Cliff Richard ve Shadows topluluğuna böylesine tutkun. Bugün evli olduğu için ünlü şarkıcının resimlerini kesmiyor, ama onun hakkında çıkan yazılan son satırına kadar okumayı ihmal etmiyor. Hastalık derecesinde Cliff Richard hayranı olan Feraye, o talebelik yıllarında şarkıcı ile konuşmasını «Hayatımın en tatlı dakikaları,» diye vasıflandırıyor.



Feraye «Hippie» lerin düşüncelerini çok doğru buluyor. Onların L.S.D. dışındaki bütün fikirlerini tasvip ediyor. Dilediği gibi yaşamak onun en bayıldığı şey. Bilindiği gibi «Hippie» lerin parolası «Harp yok, aşk var.» Bu yüzden onları yürekten alkışlıyor. Aslında kendi yaşantısı da öyle. Aklına ne eserse yapabiliyor. Bir şeyi bir kere kafasına koymaya görsün. Tabii bütün bunlar eşi Lem’i Tanca’nın sınırladığı çerçeve içinde oluyor.





Feraye’nin çeşitli meşgaleleri var. Bunların başında bütün dünya ülkelerinin sigara ve kibrit kutularını biriktirmek, su sporu yapmak ve köpek beslemek geliyor. Denizciliğe, ait bilgisi çok geniş. Bu yaz kocaman bir tekne yaptırmışlar. Feraye, gelecek yıl eşiyle beraber Marmara'ya açılacak ve sünger avcılığı yapacakmış.

Feraye’nin köpekler hakkındaki bilgisi de en az deniz kadar geniş. Bu hayvanları (pardon, ana - kız Senar'lar köpekleri çocuk diye çağırırlar) çok yakından incelemiş. Bakınız bu konuda neler söylüyor:



- «Annem ve ben köpekleri çok severiz. Çok, çok param olsa bir ev yaptırır, içini köpeklerle doldururum. Çocukları neden çok seviyorum biliyor musunuz? Bir kere ağızları var, dilleri yok. Üstelik hem anlayışlı, hem de çok sadık oluyorlar. Zaman zaman onları insanlardan üstün tuttuğum bile oluyor. Şöyle tay kadar Danuva tipi bir köpeğim olmasını Öyle istiyorum ki... Büyük ve cins bir köpeğin hali başka oluyor doğrusu!»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 7. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir