David Hemmings ile Gayle Hunnicut’un Reklam Aşkı
Her yerde daima beraberdiler. Film çalışmaları devam ederken genç kız, setin bir kenarına çekilip gözlerini bir dakika bile sevgili nişanlısından ayırmıyordu… Çalışmalara ara verilince de hemen nişanlısının yanma koşuyordu. Birlikte tenha bir köşeye çekilip kumrular gibi ağız ağıza sohbet ediyorlardı. Bazı günler de onları çevrelerindeki kalabalığa aldırmadan yere uzanmış güneşlenirken görmek mümkün oluyordu. Hafta sonlarında Ankara’ya gidiyorlar, gece kulüplerinde yanak yanağa dans ediyorlardı. David Hemmings, eli açık bir nişanlıydı. Her fırsatta sevdiği genç kızı koluna takıp mağaza mağaza dolaştırıyor, onu hediye yağmuruna tutuyordu. Sevgililer, kendilerini Türkiye’de öylesine mutlu hissetmişlerdi ki, genç nişanlı Gayle Hunnicutt, düğünlerinin bile bu tatlı hatıralarla dolu ülkede yapılmasını istiyordu.
David Hemmings’e de bakarsanız Gayle’i eskiden de seviyordu, ama Türkiye’de ona çok daha fazla bağlanmıştı. Şimdi onu gözünün önünden bir dakika bile ayırmak istemiyordu. Filim çalışmaları bittikten sonra hemen düğün hazırlıklarına başlayacaklardı.
İstanbul’da bir ara Gayle Hunnicutt’un nişanlısından kaçıp gizlice Mel Ferrer ile buluştuğu haberi çıkarıldıktan sonra gerek David Hemmings, gerekse Gayle, «tatsız bir şaka» diye vasıflandırdıkları bu olayın, mutluluklarını hafifçe gölgelediğini itiraf etmişlerdi. Fakat arası çok geçmeden her şeyi unutup gene eski günlerine dönmüşlerdi. Gayle, karşısına çıkan herkese David Hemmings’i methediyor, «Onun eşi bulunmaz bir insan olduğunu belirtmekten özel bir zevk duyuyordu. David Hemmings de, «Gayle Hollywood’un en güzel kızıdır. Dünyanın da en iyi insanı. Bana mutlu bir hayat sürdüreceğinden hiç şüphem yok,» diyordu…
GELELİM MESELENİN ASLINA
Ancak «Hafif Süvari Alayının Hücumu» filminin çevrilişini takip eden Ses ekibi, her şeye rağmen iki gencin yakınlığında bir zorlama hava, bir yapmacıklık sezmişti. Gayle Hunnicutt’un İstanbul’a ister Mel Ferrer ile buluşmak için, ister bir filim anlaşmasını görüşmek için gelirken meseleden, bu derece sevdiğini söylediği nişanlısının hiç haberdar olmaması çok garipti. Nitekim aynı gece Gayle’in İstanbul’a uçtuğu bildirildiği zaman, David Hemmings şaşırmıştı.
Durumu Londra muhabirimiz vasıtası ile İngiltere başkentinde David Hemmings’e yakın çevrelerden tahkik ettirdik. Netice umduğumuz gibiydi. Hele Hemmings’e yakın çevrelerden aldığımız İngilizce bir mektup, kanaatimizi tamamen doğruluyordu.
Mektupta, Türk basınında haftalardan beri iri puntolu başlıklarla yer alan bu haberin Hemmings’in Londralı arkadaşları tarafından ciddiye alınmadığı söylenmektedir. Onlar için Gayle Hunnicutt sadece güzel bir genç kızdır. Aktörün Ankara’da aşık nişanlı havasına bürünmesini de onlar tebessümle karşılamaktadır. Hemmings, Londra’dan ayrılmadan önce onlara evlenmekten hiç söz etmemiştir. İlk evliliğinden ağzı yanan genç adamın bu gidişle uzun müddet evleneceği de yoktur.
Onu bu Hollywoodlu güzel kızla tanıştıran aktörün basın müşavirleri olmuştur. Aynı müşavirler, Gayle ile dostluk kurması için de kulağını iyice bükmüşler. Güzel bir genç kızla ilgilenmesinin şöhretinin artmasında önemli rol oynayacağını hatırlatmışlardır. Böylece David Hemmings, Gayle Hunnicutt ile macerasına şaka niyetine başlamış, fakat nişan dedikoduları yayılıp da her yerde isminin sık sık geçtiğini görünce de nişan hikayesine dört elle sarılmıştır.
Şu anda Gayle Hunnicutt çok uzaklara, Amerika’ya uçmuş bulunuyor. Ancak beraber oldukları süre içinde aktörün «nişanlısına» karşı tamamen ilgisiz kaldığım söylemek de güç… Haftalardan beri birbirine çılgınca aşık sevgili rolünü oynamak iki gencin de duygularında sanıldığı gibi işi evlenmeye kadar götürecek hararetli bir aşkın olmadığı muhakkaktı.
Ama bakarsınız David Hemmings ve Gayle Hunnicutt günün birinde gerçekten evlenmişler. Sinema dünyasının şöhretlerinden bir kısmının propaganda uğruna evlenip ayrıldıkları bir hakikat olduğuna göre David Hemmings ile Gayle de niçin aynı şekilde davranmasınlar?
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 27. SAYISI