Ceyda Sadıkoğlu ve Erkut Taçkın Nişanlandı

Yedi aydan beri İstanbul sosyetesini ve müzik alemini meşgul eden aşk hikayesi nihayet tatlıya bağlandı. Tatlıya bağlandı, çünkü kız tarafı iki gencin sevişmelerine şiddetle karşı koyuyor, kızlarının bir şarkıcı ile yuva kurmasını asla arzu etmiyorlardı. Fakat iki gencin birbirlerini çılgınca sevmeleri yüzünden, kız tarafı sonunda «evet» demek zorunda kaldı. Böylece gençler aşklarını nişanla perçinlediler.





Milyoner Talat Sadıkoğlu'nun kızı Ceyda ile, Amiral Namık Taçkın'ın oğlu arasındaki aşk geçen mayıs ayında Suadiye'de başlamıştı. «Beat» kralı o aylarda Reşat Kulüpte çalışıyordu. Ceyda, Erkut'a kısa zamanda öylesine bağlanmıştı ki, onu dinleyebilmek için arkadaşları ile birlikte sık sık Ada'dan motorla Suadiye'ye kaçıyordu. Önceleri bir şeyden haberleri olmayan Sadıkoğulları durumu öğrenince hayli sinirlendiler ve hemen o tarihten sonra kızlarına ihtarı çektiler: Erkut'la görüşmeyecekti. Fakat aşk ferman dinler mi? Ne annesinin, ne de babasının yaptığı baskılar Ceyda'yı etkilemedi. Uzun süren mücadeleden sonra Ceyda ve Erkut Sadıkoğulları'nı ikna etti. Ve 27 kasım 1967 günü saat 21.00'de Sadıkoğulları apartmanında Ceyda ile Erkut Taçkın hayatlarını birleştirme yolundaki ilk adımı attılar, nişanlandılar.





Nişan gecesi, sosyetenin hemen bütün ileri gelenleri Şişli'deki apartmanda toplanmıştı. Sosyete berberinden, milyoner armatörlere kadar 100 kişilik davetli vardı. Çoğunluk gençlerden meydana geliyordu.

Saatler 21.30'u gösterirken Ceyda ve Erkut en mutlu dakikalarını yaşadılar. Herkesin birbiriyle konuştuğu bir sırada iki nişan halkası «ömür boyu mutluluk» dileği ile genç sevgililerin parmaklarına geçirildi.

Ceyda Sadıkoğlu'nun elbisesi kendinden desenli, ipek kadifedendi. Yakası, kolları ve beli renkli taşlarla süslenmişti. Ayakkabıları da aynı kumaştan yapılmıştı. Sarı peruktan yapılan saçı arasına da gene aynı renkten ve kumaştan yapılma bir gül iliştirilmişti.





Koyu renk elbiseleri içinde Erkut Taçkın tam bir damat adayıydı. Davetliler arasındaki genç kızların yüreğini bir hayli hoplattı.

Talat Sadıkoğlu, kızına «takı» olarak 12 taşlı, dört-köşe bir pırlanta yüzük armağan etti. Ceyda'nın nişan halkası ise tek taşlı bir pırlanta idi.

20 şişeden fazla viskinin, bir o kadar vermut, şampanyanın ve çeşitli içkilerin içildiği gecede kuş sütüne kadar her şey vardı. Geç saatlere doğru misafirlere büyük bir sofra hazırlandı. Akla gelebilecek her yemeğin bulunduğu bu sofradan kalkıldıktan sonra genç nişanlılar, eğlencelerini devam ettirmek için Erkut Taçkın'ın çalıştığı Batı Kulübün yolunu tuttular.





Gece yarısını iki saat geçe çiftler kulüpteydiler. Kulüpten içeri adım attıkları anda bir alkış koptu. Salondakiler Kazanova'nın dize gelmesi şerefine kadehlerini kaldırdılar.

Gönül Yazar Show da gene genç nişanlılara takılmadan edemedi, ünlü «Halime» şarkısına varıncaya kadar bütün repertuvarını onların masasında okudu Bu haliyle Gönül Yazar iyice çakırkeyif olmuş, dinleyicilerin neşesine neşe katıyordu.



Erkut Taçkın o gece Show'a çıkmayacaktı. Ama, salonun ısrarlı alkışları sonunda kendisini bir anda sahnede buluverdi. Üzerinde nişan kıyafeti olduğu halde gençlerin kanını kaynatan ye-ye parçalarından birini söyledi. Erkut, her zamankinden neşeli görünüyordu. Şöhretli ve genç şarkıcı bir şarkı okuduktan sonra mikrofonu ümit Yaşar'a devretti. Ümit Yaşar, gecenin atmosferine çok uygun bir kaç aşk şiiri okuduktan sonra mikrofonu bir başka şöhrete verdi, o da bir başkasına... Bu, sabah oluncaya kadar böyle devam etti durdu. Sonunda misafirler genç nişanlılara. saadetler dileyerek ayrıldılar.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 50. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir