Finalistlerin Heyecanı



1968 SİNEMA ARTİSTİ YARIŞMASI YARİ FİNALİSTLERİ NİN TECRÜBE FİLMLERİ ÇEKİLDİ

Geçen hafta Mecidiyeköy’deki Acar Film stüdyosunda ikinci elemeyi kazanıp yarı finalist olan 35 kız, 25 erkekle, ikinci elemeye giremeyen 5 yarışmacının tecrübe filmleri çekildi. Sabah 9'da başlayan film çekimi akşama kadar devam etti. Yarışmaya girenler kadar, onlara refakat eden anneler, babalar ve yakınları da heyecanlıydı. Bazıları kamera karşısında ne söyleyeceğini unutuyor, bazılarının da elleri, ayakları titriyordu. 1968 SES finalistleri, bu tecrübe filminin Büyük Jüri tarafından seyredilmesinden sonra belli olacaktır.





Tamamı tamamına 37 kız, 28 erkektiler... Hepsi de sabahın çok erken saatlerinde sıcacık yataklarından çıkıp yola dökülmüşlerdi. Yaz günlerini aratmayacak kadar güneşli bir cumartesiydi...

Aslına bakarsanız o cumartesi gününün diğerlerinden pek farklı bir tarafı yoktu. Bütün cumartesilerde olduğu gibi öğle saatlerinde bürolar boşalacak, memurlar diğer günlerden çok daha erken saatlerde evlerinde olmanın heyecanı içinde koşuşurken, İstanbul'u dolduran binlerce ev kadını öğle yemeğini yetiştirmek için sevimli bir telaşa gömülmüş olacaklardı. Fakat yukarıda sözünü ettiğimiz gençler için o günün belki de hayatlarını, istikballerini etkileyecek bir özelliği vardı. Çünkü takvimlerin 24 Şubat 1968 tarihini gösterdiği gün, SES dergisinde yapılan ikinci elemeyi kazanıp 1968 SES yarı finalistleri unvanım alanlar için tam bir «final» di. O gün 65 genç kız ve erkek bir bir kamera karşısına çıkacaklardı. Jüri üyelerinden birinin dediği gibi, «En küçük bir hatayı yüzlerce defa büyüterek gösteren kamera, geleceğin yıldızları için o gün vize verecekti.»





«SAAT DOKUZDA, MECİDİYEKÖY’DE»

İki hafta önce erkeklere, bir hafta önce de kızlara aynı cümle tekrarlanmıştı. «Cumartesi günü saat 9'da Mecidiyeköy'de Acar Film Stüdyosu'nda bulunun» denilmişti. Yarı finalistlerin hepsi de randevuya sadık kaldılar ve saat 8,30'dan itibaren platoda toplanmaya başladılar. Heyecan bakımından yarışmacılardan pek farklı olmayan jüri üyeleri, önce kendi aralarında bir ön toplantı yaptı. Tecrübe filmi için bazı esaslar tespit ettiler ve saat tam dokuzu on geçe yarışmacılara müsabakanın başladığı anons edildi.





ÖNCE KIZLAR...

Ses dergisinde yapılan «canlı eleme» de önce erkekler elenmiş, sonra sıra kızlara gelmişti. Kamera karşısında yapılan elemeye ise önce kızlar alındı.

Bütün yarışmacılar sırayla teker teker geldiler. Jüri karşısında biraz durdular, sonra rejisör Nejat Saydam'ın tarif ettiği şekilde «rol yaptılar ve çekildiler.» Tek sıra halinde kamera karşısına çıkan kızların sonuncusu kamera karşısındaki işini bitirdiği zaman, birincisi tekrar kamera karşısına geliyordu. Bu defa yarışma bir «mayolu güzeller resmi geçidine» dönmüştü. Böylece kız yarışmacılar önce elbiseli, sonra mayolu olarak jüri karşısına ve kamera önüne ikişer defa geldikten sonra, sıra erkeklere geldi.





Erkekler, kızlara nazaran daha şanslıydılar. Kız arkadaşlarının imtihanını seyretmişler ve yarışmanın şekli hakkında bir fikir edinmişlerdi. Onlar da tıpkı kız arkadaşları gibi kamera karşısından geçtiler, tecrübe filminin rejisörü Nejat Saydam'ın tarif ettiği şeyleri yaptılar. Kızların mayosuna karşılık, jüri erkeklerin kazak giymesini istemişti. Gerek mayo ve gerekse kazak giydirmenin sebebi şuydu. Elbise, insanın vücudu hakkında tam bir fikir veremiyor, bazı kusurları gizlediği gibi, sadece terzi hatasından doğan, aslında olmayan bazı kusurları da var gibi gösteriyordu. Yarışmanın başından beri aldığı her kararı saatlerce tartışan jüri, bu usulü, «en iyiyi, en güzeli» bulmak için seçmişti.





Nihayet günlerdir dedikodusu ve heyecanı sürüp giden yarışma, mükemmel bir organizasyonun meydana getirdiği olgun ve ciddi hava içinde sona erdi. Sinema kamerasının film sarmaya mahsus bobininin içinde duran kasetler, yarı finalistlerin çeşitli hareketleriyle doldurulmuş, yarışmacıların gerek tipleri ve gerek rol yapma kabiliyetleri kamera tarafından şaşmayan bir doğrulukla tespit edilmişti. İşleri biten müsabıklar, yavaş yavaş platoyu terk ederken, jüri üyeleri not verdikleri kâğıtları, başkan Murat Köseoğlu'na teslim ettiler ve o anda sadece banyo edilmemiş film rulosunun bildiği geleceğin «yıldızlarını» seçmek için ne zaman toplanacaklarını kararlaştırdılar. Sonunda çarşamba günü stüdyoda filmlerin seyredilmesine karar verildi.16 kişilik «Büyük Jüri» aynı filmi defalarca seyredecek ve SES FİNALİST'lerini tespit edecekti. Sonra da bu finalistlerin arasından ilk üç dereceyi paylaşacaklar ortaya çıkacaktı.





Aylarca devam eden hazırlıklar, elemeler sırasında zerrece hasislik gösterilmeden sarf edilen dikkatler, müsabıkların en rahat şartlar içinde yarışmaya katılmalarını sağlamak amacıyla perde arkasındakilerin göze görünmeyen fedakârane çalışmaları artık geride kalmıştı.

Acar Film stüdyosunda şimdiye kadar hep bugünün meşhur sinema yıldızları çalışırdı. Fakat SES mecmuasının 1968 Sinema Artisti Yarışması'na girenlerden «Canlı Eleme» yi kazanıp yarı finalist olanlarla mazereti olup da canlı elemeye gelemeyen 5 kişi o gün kameranın önünde bir hayli ter döktüler. Erkekler ve kızların iki ayrı kıyafetle filmleri çekildi. Her film setinde olduğu gibi o gün de kamera arkası, önünden çok daha ilgi çekici olaylara sahne oluyordu. Erkek ve kız, bütün yarışmacılar giyinirken birbirlerine yardım ediyor ve böylece sportmenliğin güzel bir örneğini veriyorlardı. Yarışmacıların bir kısmı birbirlerine yardım ederken diğerleri de platonun bir kenarından merakla jüri önündeki arkadaşlarını seyrediyor ve hayatlarında ilk defa gördükleri «set» havasına alışmaya çalışıyorlardı.





Bu arada bazı kız yarışmacıların erkek arkadaşlarını giydirdikleri de gözden kaçmadı... Yarışmanın başlarında platoya bir işi için gelen sinemanın yıllanmış bekârı Reha Yurdakul da, kalabalığı görünce merakla sete geldi ve hemen etrafını kuşatıveren yarışmacılara sinema kamerası hakkında bilgi verdi...

Yarışma sırasında Acar Film stüdyosunda birçok ilgi çekici olaylar geçti. Aşağıda 1968 yılı yarışmamızın son safhasındaki heyecan fırtınasına ait o gün orada bulunan bütün SES mensuplarının defterlerine kaydettikleri kısa notları bulacaksınız.





- 1968 SES Sinema Artisti Yarışması’ndan PTT'den başka herkes memnun. Önlerine bu yarışmalarla şöhret ve servet yolu açılan gençlerden tutun da, her yarışma sonunda beyazperdenin kazandığı tahsilli, bilgili artistlerle çalışan prodüktörlere kadar... Yalnız PTT idaresi bu konuda hayli dertli... Eeee! Binlerce mektubu her gün SES idarehanesine taşımak kolay değil tabii...

- SES yarışması geçen yıllarda olduğu gibi, bu yıl da yine Türk sinemasına birçok yeni yıldız kazandıracak. Ama bu yarışmadan tek kazançlı çıkan sinema değil tabii... Yarışmacıları önce Cağaloğlu'ndaki SES idarehanesine, sonra da Mecidiyeköy'deki Acar Film Stüdyosuna götüren taksi şoförlerinden tutun da kız yarışmacıların saçlarını yapan berberlere, fotoğraflarını çeken fotoğrafçılara kadar pek çok kimse bu yarışmadan kazançlı çıktı.





- Hazır konu kazançtan açılmışken geçenlerde kulağımıza gelen bir söylentiden de bahsedelim. Rivayet edilir ki. Kadın Berberleri Cemiyeti, SES yarışmasının her 15 günde bir tertiplenmesini istiyormuş ve bu isteklerini de kongreye götüreceklermiş... Bunun ne dereceye kadar doğru olduğunu bilemiyoruz tabii!...

- SES dergisindeki elemede Ümit Utku jürinin sözcülük görevini yüklenmişti. Bu işin üstesinden gayet güzel geldi ve stüdyoda da sözcülüğü kimseye bırakmadı.





- Yarışmaya katılanların en genci 15 yaşındaki bir kız, en yaşlısı ise 37'lik bir beyefendiydi. Ancak refakatçılar, yarışmacıları bu konuda fersah fersah geçtiler. En genç refakatçi 3 yaşındaki bir bebek, en yaşlısı ise yarım asrı dolduralı epey olmuş bir hanımefendiydi.

16 kişilik jüride Ümit Utku otoritesi ve yerinde müdahaleleri, Ertem Eğilmez açıklayıcı ihtarları, Baha Gelenbevi, iki fotoğraf makinesi ile durmadan fotoğraf çekmesi, Sadık Şendil intizamı, Hüsnü Cantürk «tebessüm tutkusu», Berker İnanoğlu ve Murat Köseoğlu da otoritesi ve titizliği ile dikkati çektiler. Melek ve Pesençiler de sessizlikten yana Berker İnanoğlu'ndan aşağı kalmıyorlardı.



- Hippy ve Beatnik modasının, kol gezdiği günlerde gerek idarehanemize, gerek stüdyoya gelen kız ve erkek bütün müsabıklar kıyafette aşırılığa yer vermemişlerdi. Erkeklerin hemen hepsi kravatlıydı. Kızlardan ise mini-etek giymeyen yok gibi bir şeydi. Bir kız pantolon, bir kız da etek giymişti.

- Stüdyoda yarışma devam ederken bir ara gözümüz Reha Yurdakul’a takıldı. Tam, «Acaba burada herkes artist seçerken sinemanın müzmin bekârı da kendine eş arıyor olmasın?» diye düşünürken etrafına toplanan kalabalığın dağılmasıyla iş meydana çıktı. Yarışmacılar onun etrafını sarmışlar ve kamera karşısında nasıl hareket edeceklerini sorup, öğrenmişlerdi. Yani kopya çekmişlerdi.





- Kazanç üstüne bu kadar laf ettik de Ankaralı cici bir müsabıkı unuttuk. Taa Ankaralardan kalkıp gelen bir kız yarışmacı, heyecanını bastırmak için içtiği Fruko’dan bir bisiklet sahibi oldu. Böylece yarı finale kalamayanlar arasında en kazançlı o olmuştu.

- Dergide yapılan «canlı eleme» ile kamera karşısında yapılan «son eleme» arasında gözle görülür bir fark vardı. İkinci elemede en sakin görünenler bile tecrübe filminin çekildiği Acar Film Stüdyosunda heyecandan yerlerinde duramaz haldeydiler. Bu durumu görenlerden biri, aradaki heyecan farkını şöyle yorumladı: «Kardeşim, dergide yarışmacılar topu kapıp yarı sahaya girmişlerdi... Şimdi öyle mi ya? Hepsi on sekizin içinde, demarke vaziyetteler. Attıkları şut ya kaleye girecek, ya avuta çıkacak... Eeee on sekiz içinde heyecan artar değil mi ya?»



- Yarışmanın en enteresan anı, erkekler kazak giyerken yaşandı. Sıralarını savan kızlar erkek arkadaşlara giyinirken onlara yardım ettiler. Bunu gören evlilerden biri acı acı söylendi: «Ah bekârlık, ah sultanlık...»

- Yarışmaya katılan adayların numaraları değiştirilmemiş, böylece rakam üzerine batıl inançları olanların, moralleri takviye edilmişti.

- 1968 SES Sinema Artisti yan finalist unvanını alan genç kızlar jüri karşısına şu sırayla çıktılar:



- (1) Sema Nil, (6) Selda Aşkım Sür-sol, (7) Ülkü özen, (10) Selma Süreyya Ansan, (12) Aynur Akarsu, (13) Sevil Ay, (14) Seyyal Taner, (28) İnci Gökben, (30) Nur Çiçek, (36) Vildan Evren, (37) Nilgün Danışman, (46) Oya An gün, (49) Nermin Gökben, (51) Bircan Düzgün, (52) Zuhal Gülsoy, (53) Serap Gümüşdağ, (67) Ayten Sevsay, (68) Filiz Elin, (72) Müjgân Ağralı, (75) Şöhret Arda, (77) Jale Ergüdenler, (81) Birsen Pınar, 87) Fatma Karanfil, (88) Yükselen Kavas, (95) Duygu Alev, (102) MualIâ Omay, (108) Birgül Kayacan, (115) Büşra Ay, (118) Alev Uygur, (130) Piraye Uzun, (124) Nil Kutbal, (134) Ayla Akıncı, (135) Reyal Varol, (143) Nükhet Yal, (144) Yıldız Civanoğlu.



- Yarı finalist olan erkekler sırasıyla şöyleydi:

- (8) Sühan Baydar, (9) Kuzey Akkartal, (12) Ender Tuğan, (23) Haşan Özlü, (28) Avni Noyan, (44) Yalım Tarcan, (52) Ferda Ayhan, (66) Sümer Tilmaç, (70) Aşkın Gökhan, (77) Tugay Doray, (87) Uğur Güçlü, (104) Taşkın Tarkan, (117) Metin Atay, (133) Engin Çağlar, (140) Ertan Tezel, (156) Demir Karahan, (167) Seyyit Demir, (177) Doğan Özinan, (178) Aykut Bora, (183) Kadir İnanır, (189) Merih Armağan, (190) Nezih Onat, (257) Bülent Yengin, (262) Altan Bozkurt, (270) Faruk Akçimen.



- Bu arada fotoğraf elemesini kazanıp da canlı elemeye gelemeyen ve mazeretini daha önceden bildiren 5 kız ve erkek yarışmacı da yarı finalistlerle birlikte jürinin karşısına çıktı. Bunlar (145) Ayhan Ersu, (146) Füruz Yorulmaz, (271) Canan Aran, (272) Hasan Önder, (273) Cari Polat’tı.

- En enteresan yarışmacı unvanını Ankaralı Selma Süreyya Arısan kazandı. Drama Tiyatrosu’nda oynayan Arısan her iki yarışma için de sabah Ankara'dan uçakla İstanbul’a gelmiş, jüri karşısına çıktıktan sonra kapıda bekleyen taksi ile doğru havaalanına gitmişti. Böylece Arısan, jüri karşısına çıktığı her iki gün de Ankara’da matineye yetişti...



Acar Film Stüdyosunda yarışmacılar tecrübe filmi çekilirken pür dikkat kesilmişler, arkadaşlarından rol çalıyorlardı. Bilhassa kız yarışmacıları, film setine getiren anneleri, babaları, ablaları veya arkadaşları da en az kamera karşısındaki yakınları kadar heyecanlıydılar. «Aaa, maşallah, tıpkı artist gibi... Vallahi filancadan veya falancadan iyi oynuyor,» sözleri tecrübe filminin çekilişi sırasında en çok duyulan cümlelerdi.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 11. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir