Gayle Hunnicutt Boşandı



Her şey o kadar ani olup bitti ki. Haberi alanlar neye uğradıklarını şaşırdılar... 1967 yılının modern Romeo - Juliet'inin ayrıldığına kimse inanmak istemiyordu. Genç karı - kocanın evlenme dedikodularının arkası kesilmeden maceranın- bittiği açıklayıvermişti. Önce genç koca, genç yıldız Alexandra Stewart ile film çevirmek için Akdeniz kıyılarına gitmişti... Arası çok geçmeden bu filmdeki ateşli aşk sahnelerinin fotoğrafları dünya basınında yayınlanmaya başlamış ve genç gelin haklı olarak öfkeden küplere binmişti... Bu hadisenin üzerinden bir hafta bile geçmeden genç gelin, bin bir ümit ve hayal ile hayatını birleştirdiği erkekten sessiz sedasız boşanıverdi...





Bu maceranın kahramanları olan Gayle Hunnicutt ile David Hemmings, Amerika’da tanışmışlar, genç aktör Ankara'da «Hafif Süvari Alayının Hücumu» isimli filmi çevirirken nişanlanmışlar ve film çalışmaları bittikten kısa bir süre sonra da «Bir ömür boyu temennisiyle» hayatlarını birleştirmişlerdi. Kimi buna yıldırım aşkı, kimi de reklam diyordu. Fakat onlar söylentilere kulaklarını tıkayarak baş başa, sakin, mutlu bir hayat sürmek istiyorlardı... Bu yüzden David Hemmings, İsviçre'de küçük bir şato satın aldı. Eşiyle birlikte buraya yerleşti... Tabii film çalışmalarından fırsat bulabildikçe İsviçre'ye gidebiliyorlardı...





Aslında sakin, mutlu yuva hayalinin kolay kolay gerçekleşemeyeceğini ikisi de biliyordu... David Hemmings, film çevirmek için durmadan diyar diyar gezmek zorundaydı. Genç kadın da film çevirdiği için aylarca birbirlerinden uzakta yaşıyorlardı.

Gayle Hunnicutt ilk günlerin heyecanı geçtikten sonra evlenmekle hata ettiğini düşünmeye başlamıştı... Zira David Hemmings’in hiç bir zaman bir tek kadına bağlı kalmasına imkan olmadığını biliyordu... Belki David Hemmings'in evlilik hayatına zarar vermesini istemiyordu, ama Gayle her şeye rağmen bu durumundan memnun değildi... Ve Alexandra Stewart hikayesi de bardağı taşıran son damla oluverdi!...





Gayle Hunnicutt, İsviçre'deki şato yavrusu evinde şimdilik hürriyetin tadını çıkarıyor. Genç kadın bir süre film de çevirmeyecek. Bu arada yün örmek, dikiş dikmek, kitap okumak gibi çoktandır hasret kaldığı basit eğlencelere de yer vermeyi ihmal etmiyor... David Hemmings ile tanıştıktan sonra «Hollywood'un en güzel kızı» unvanıyla herkesin dikkatini çeken bu genç yıldız adayı, sinema dünyasına girdikten sonra basit meraklarıyla uğraşmak hakkından da mahrum kalmıştı... Yabancı gözlerin her dakika kendisini süzdüğünü görmek Gayle'yi çileden çıkarıyordu. Belki ileride yapayalnız yaşamaktan bıkarsa tekrar Hollywood'a dönmeyi düşünebilirdi, ama şimdilik yalnız kalıp başını dinlemekten başka hiç bir isteği yoktu.



Gelecek için plan hazırlamaya niyeti yoktu. İşleri biraz da oluruna bırakmak istiyordu. Film şirketlerinden gelecek teklifler üzerinde de iyice düşünmeden karar vermeyecekti.

David Hemmings'e gelince... Genç aktör, meslek hayatında şöhretin zirvesine ulaşmak üzere olduğu bu sıralarda herkesin onu beğendiğini, takdir ettiğini düşünürken karısının ayrılmak istemesine doğrusu çok üzülmüştü. Fakat bu üzüntü pek kısa sürdü... Yakışıklıydı, şöhretliydi... Bu iki vasıf ona Gayle'yi unutturabilirdi. Ve unutturdu da. Eşinden ayrıldığı haberi yayılınca güzeller genç adamın etrafını sarıverdiler...

Böylece, biraz da reklam uğruna büyütülmüş bir evlilik hikayesi beklenmedik bir şekilde ve umulmayan bir zamanda sona ermiş oldu...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 8. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir