Yusuf Sezgin’in Askerliği Bitti
Genç kadın o gece gazinodaki seansına çıkarken tahtaya vurmuş ve yüksek sesle bir dua okumuştu. «Allah’ım, tez vakitte beni Yusuf’uma kavuştur.» Tam bu sırada takdimci «Şimdi karşınızda Selma Güneri» diye anonsunu yapıyor ve genç kadın şarkısını söyleyerek sahneye giriyordu.
Çamlık Senar Gazinosunun koskoca bahçesini dolduran seyirciler, susmuşlar… Nefis bir tuvaletle sahneye çıkan genç film yıldızını dinliyorlardı… O ise bir taraftan şarkılarını söylüyor, seyircilerin çok hoşuna giden tatlı danslarını yapıyor, bir yandan da, kısa bir süre uzak kaldığı eşini düşünüyordu. Bacağındaki kireçlenmeden ötürü sadece 6 ay askerlik yapacak olan Yusuf’un, 6 aylık süresi o gece doluyordu. Amasya’dan dosdoğru gelecek olsa bile, ancak ertesi gün gelebilirdi… 6 ay geçmişti de, şimdi saatler bir türlü geçmek bilmiyordu.
Aynı saatlerde İzmir’in Kahramanlar semtinde 1412. Sokak 57 numaradaki evine yorgun argın gelen Yusuf Sezgin, gazinoda okuyan bir yıllık, güzel eşi Selma heyecanlanmasın diye telefon etmemişti. Eli, masanın üzerinde duran telefona birkaç defa gitmiş, sonra vazgeçmişti. Çok özlemişti Selma’sını!… Evleri, Çamlık Senar Gazinosunun bulunduğu yere yakın olduğu için onun sesini, söylediği şarkıyı duyabiliyordu. Bu şarkıda Selma, onu özlediğini, çabuk gelmesini söylüyordu… O gece eve döndüğü zaman dünyalar onun oldu… Salonun bir köşesinde Yusuf’un asker elbiseleri, şapkası, beraber çektirdikleri resimler vardır. Fakat o ortalarda yoktu… Karısına sürpriz yapmak istemiş, sonra da, oturduğu divanda yorgunluktan uyuya kalmıştı. Selma uyandırmaya kıyamadı Yusuf’u… Ama doğrusu daha fazla bekleyemezdi… Dayanamadı, uyandırdı. Birbirlerine hasretle sarıldılar… Ana oğulun sarılmaları da gözleri yaşarttı.
Ertesi sabah erkenden ayaktaydılar… Selma’nın Yusuf için aldığı kurbanı kesmeleri lazımdı… Adağı vardı Selma’nın… «Yusuf’um askerden dönsün, bir kurban keseceğim» demişti. Birkaç gün önce alınan kurban arka avluda, kesileceği günü bekliyordu, işte nihayet Yusuf gelmişti… Çağrılan bir kasap, Selma’nın adağını yerine getirdi ve kurbanı kesti… Sabah kahvaltısından sonra, birbirlerini özleyen mutlu çift, Kordon boyuna çıktılar… Körfezin bulanık renkli sularını bir süre seyrettiler. Bir faytona atlayıp İzmir’i bir baştan bir başa dolaştılar… Onları gören «Ne güzel çift… Yusuf Sezgin’le Selma Güneri değil mi?… Birbirlerine ne de çok yakışıyorlar» diyor, hayranlıkla, gıpta ile arkalarından bakıyorlardı…
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 38. SAYISI