Leyla Sayar’ın İlginç Mesleği
Işıklar yavaş yavaş söndü. Duvardaki projektörün renkli ışığı kırmızı perde üzerine kocaman bir daire kondurdu. Afrika’nın göbeğindeki yamyamların ilkel musikisini andıran monoton bir melodi bütün salonu sardı. Gittikçe ses hacmi büyüdü, büyüdü; bu «ses kuvveti», ufacık masalarda oturan biz fani kulların ruhlarında garip hayaller, tuhaf istekler, büyülü düşünceler uyandırdı. Sanki yüzyıllar önce, bu dünyadan başka dünyalarda yaşayan, bambaşka insanlar olmuştuk. Duvardaki projektörün kırmızı dairesi perdenin açılmasıyla beraber değişti. Devamlı olarak dönen bir disk projektörünün ışıklarını zebraların çizgilerine benzer helezonlara çevirdi. Artık perdenin arkası görünmüştü, ama «soyun – dökün» dansını yapacak kadın henüz meydanda yoktu. Bir gece kulübünde «strip – tease» denilen ikinci Dünya Harbi sonrası yadigarını görecektik. Hem de öyle adı sanı duyulmamış Frengistan tazelerinden değil, anlı şanlı «film ve dans yıldızı» Leyla Sayar Hanımdan!…
Şimdi, bütün yerli film seyircileri:
- «Aaaa, Leyla Sayar, dansözlüğü bırakıp «strip - tease'ci mi oldu?» diyeceklerdir. Evet, 1957 Türkiye Güzeli Leyla Sayar 28 yaşına girdiği bugünlerde strip - tease dansı ile nafakasını çıkarmakta... Daha doğrusu Valikonağı caddesinde satın aldığı apartman katının taksitlerini ödemek için soyunup dökünüyor.
İşte, Leyla Sayar karanlıktan aydınlığa çıkıyor. Önce ışıklar söndü, sonra yandı. Yandığı anda karşımızda bir rahibe gördük! Rahibe pelerininin içinden uzattığı elinde çift mumlu bir şamdan var. Ufak masanın önünde diz çöken Leyla, avuçlarını birbirine yapıştırıp Hıristiyanvari dua etmeye başlamaz mı? Fondaki müzik değişmiş, kilise orgları duyulmaya başlamıştı. Leyla, duasını bitirip başındaki kapüşonu açtı. Sonra pelerini iki yana savurdu. Derken bunlar yere düştü. O masum bakışlı rahibe şimdi tam bir «vamp» olup çıkmıştı. Rahibe elbisesinin altındaki tuvaleti de yavaş yavaş, güle oynaya çıkardı. Siyah gepiyerin altındaki çorapları da, o malum pozlarla attı. Seyirciler nefes bile almıyor. Leyla sanki odasında yalnızmış gibi gepiyer denilen o korse - sutyen ittifakını da çözüp yere attı. Sutyen çıkınca ışıklar söndü. Yandığı zaman Leyla ortalıktan sırra kadem basmıştı. Neden sonra alkışlar yükseldi. Zebra ışıkları da sönünce yorulan gözlerimizi dinlendirmek için etrafa bakındık. Leyla Sayar, biraz sonra çıktı, salona geldi:
- «Gecede yani 15 dakikada 1 000 lira veriyorlar. Zaten dansözlüğün «strip - tease» cilikten pek farkı yok. Hem zaten yerli filmlerde iyice soyunup dökünüyorduk. Artık inceldim, vücudum daha da güzelleşti. Neyim eksik o «vedet» strip - tease'cilerden.
On yıl önceki Türkiye Güzeli, 66 filmin başrolünü oynamış olan ünlü film yıldızı Leyla Sayar böyle diyordu. Orkestra başka bir strip - tease'ci için «hazırlık müziği» çalıyordu.
- «Niçin rahibe olarak sahneye çıkıyorsunuz? dedim.
Ağır işittiği için kulağını uzattı. Sorumuzu tekrarladık. Anladı ve cevap verdi:
- «Böyle olursa daha tesirli oluyor. Düşünün, rahibe elbisesi insanın aklına neler getirir? Ondan sonra birdenbire «seksi» bir kadın çıkıyor ortaya... Sürpriz... Bu oppozitlik, bu kontrastlık seyirciyi anbale eder... Avrupa'da da görmüştüm aynı numarayı... Burada biraz değiştirdim...»
- «Laf atan oluyor mu?»
- «Buraya gelen müşteri çırılçıplak dans edenlere bile ses çıkarmaz. Anadolu kasabasında soyunmuyoruz ya? Bilir misiniz, strip - tease benim pek hoşuma gidiyor... Daha birkaç yıl böyle idare eder geçinir gideriz. Sonra yaşım ne başım ne?»
Bir başka strip - tease'ci sahneye çıktığı, için konuşmamız kesildi. Yeşilçam'dan kaçan Leyla Sayar ekmek parası için kendine yeni bir meslek daha edinmişti.
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 2. SAYISI