Mireille Mathieu Büyüdü




Hafif müzik aleminin en sevimli yıldızlarından Mireille Mathieu, geçenlerde yirminci doğum gününü kutladı. Oysa daha 1965 yılının ilkbaharında herkes yepyeni bir çocuk yıldızın doğumunu alkışlamıştı. Bundan 15 ay sonra ise şarkı alanında artık onun üstünde başka isim kabul edilmiyordu bile. Hem Mireille öylesine düzenli bir şekilde zirveye doğru tırmanmıştı ki, şaşmamak imkansızdı! Bu iki yıl içinde bu çocuk yıldız büyüdü ve «devleşti»…



Bu yaz ortasındaki başarılı turnelerinden sonra artık herkes onun «eşsiz bir sanatı» olduğunu kabul etmekte ve Mireille adı ister istemez efsaneleşmektedir.

1967 yaz mevsiminde Fransa gerçek bir «hadise» ye şahit olmuştur. Bunu 1963’te Johnny Hallyday’in altın çağını yaşadığı devirdeki heyecan kasırgasına birçok noktalardan benzetebiliriz. Organizatörler Hallyday ve Adamo mucizelerinden sonra, bu üçüncü dalganın da umulmadık zirvelere ulaştığına memnuniyetle şahit olmaktadırlar.






Seyircilerin hemfikir oldukları bir nokta var: «Mireille tıpkı Johnny gibi fırtınalar estirmesini beceren biri. Görünüşte üç dakika içinde en sakin bir seyirci topluluğunu dahi coşturmak kabiliyetlerinden başka iki devin ortak hiç bir tarafları da yok! Bir de kazandıkları büyük paralar birbirine benziyor. Bu yüzden Mireille ve Johnny’ye «aynı ekürinin atları» gözüyle bakanlar çok. İkisi de Johnny Stark’ın emprezaryoluğuna muhakkak ki çok şeyler borçlular. Edith Piaf bile onun için, «Stark bir emprezaryodan da çok insanları dizginleyen biridir,» derdi. Bakın aynı Stark, Johnny Hallyday ile Mireille’i nasıl kıyaslıyor:






– «İki sanatçıyı ayıran hiç bir şey yoktur. Çünkü ikisi de şarkı dünyasının iki devidir. Şarkı, sahne ve mikrofon, ikisinin de kanma işlemiştir. Sahne açılmadan üç dakika önce ikisi de korkudan ölebilirler, dişleri takırdayabilir, seslerinin bile çıkmamasından endişe duyarlar. Fakat sahneye çıktıktan 30 saniye sonra, forsa gibi kan ter içinde kalarak seyirciyi büyülerler. Seyirci bunlar için adeta bir aynadır. Mireille başarılı konserlerinden sonra karşıma gelince, kendisine bir biftek yemesini söylerim. «Karnım tok!» der. Çünkü o alkışlarla, bravo nidalarıyla doymuştur. İkisinde de gerçek bir yıldız hamuru olduğunu kabul etmek gerek. Tıpkı Frank Sinatra‘lar, Judy Garland‘lar, Beatle‘lar, Presley‘ler gibi… Bir gün Amerika’da bir gazeteci Mireille’e, ‘Aşık mısınız?’ diye sormuştu. Ne cevap verdi biliyor musunuz? ‘Ne diye aşık olayım? Ben şarkılara aşığım, yetmez mi?’ dedi!»






Mireille’in zayıf fiziğine rağmen en az bir Johnny Hallyday kadar sahneye ve seyirciye hakim oluşunu da Stark şöyle izah ediyor:

– «14 yaşından beri Mireille müspet bir şeye doğru yönelmişti: Piaf’a hayrandı! Daha mini mini bir kızken Piaf’ın en zor şarkılarından en azından on tanesini ustaca okuyabiliyordu. Sesi yerindeydi, buna insancıl bir sıcaklık katmasını da biliyordu. Sadece okuduğu şarkıyı ‘oynaması’ eksikti. Derken 1965 kasımında televizyonda görünen bu mini – şarkıcı, umulmadık bir fırtına kopardı. 1966 mart ayında ise Mireille bombası infilak ediyordu. Plaklarını yayınlayan firmanın sahibi ünlü Eddie Barclay, ‘Müessesemin yıkılması için, Mireille Mathieu’nün ölmesi kafi,’ demekten çekinmiyordu. Haksız da değildi. Eddie Barclay çünkü Mireille’in plakları, «peynir ekmek gibi satılıyor» deyimine en uygun şekilce müşteri buluyor, kapış kapış gidiyordu. Bundan sanatçının kendisi de memnundu. Çünkü paraya önem vermediği halde, yine paranın kendisine çok iyi imkanlar hazırladığını pekala biliyordu.



Mireille’in sanatının sırrına gelince: Bu mini mini büyük yıldız, aslında ne «beat»ci, ne «rock ‘n’ roll»cu, ne «jerk» ci veya «rythm and blue»cudur. O modern bir klasik şarkıcıdır. 14 yaşından 24 yaşına kadar, herkese hitap eder. Amerika’da ona boşuna «yaşsızların meleği» dememişlerdir.

Müzikhollerin babası ve genç yıldızların babacan kılavuzu Maurice Chevaller belki de Mireille’in en iyi portresini şu sözlerle çizmiştir: «O Piaf’ın halefi olmuştur. Fakat ortaya yepyeni şahsiyetini koyarak bu zor işi becermiştir. Gençliği, melekleri andıran cazibesi ve sıhhati gibi kozlarını bu uğurda seferber edebilmiştir!» Maurice Chevalier teşhislerinde hiç yanılmayan bir otorite olduğuna göre, bu sözlerine iyi kulak vermek gerekir. Demek ki doğan yıldız, hakikaten çok parlaktır! İşte bundan dolayıdır ki, 1967 yazı Mireille için sonsuz bir başarı olmuştur.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 36. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir